DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu hakkında "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması Sapanca Adliyesinde görüldü.
Çerkezoğlu hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sapanca İlçe Örgütünün 05 Haziran 2016'da Sapanca'da düzenlediği, "Türkiye Nereye Gidiyor" konulu panelde yaptığı konuşma nedeniyle TCK 216/1. Maddesine göre halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçunu oluşturduğu iddiasıyla, bir yıl ile üç yıl arasında hapis istemiyle ceza davası açılmıştı.
TCK Madde 216 ne diyor?Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. |
Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davayı çok sayıda kurum temsilcisinin yanı sıra, ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu), EPSU (Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu) uluslararası sendikal hareket temsilcileri ve gazeteciler izledi.
Kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanı iddianameyi okudu. Mahkeme başkanının, yargılama sonunda ceza alması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) maddesinin uygulanmasına rızasının olup olmadığını sorması üzerine Çerkezoğlu "hayır" cevabını verdi.
"Ülkemiz fikirlerin sorgulandığı ve cezalandırıldığı bir ülke haline geldi"
Çerkezoğlu'nun avukatları suç unsurlarının oluşmadığını belirterek, Çerkezoğlu hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
Çerkezoğlu savunmasında, yaptığı konuşmayı fikir ve ifade özgürlüğü olarak tanımladı ve bu konunun tartışılması gerektiği yerin mahkeme salonları olamayacağını söyledi.
"Ancak ülkemiz maalesef yaşanan rejim değişikliği ile beraber, fikirlerin, özellikle de ülkeyi yönetenlerin beğenmediği fikirlerin mahkemelerde sorgulandığı ve cezalandırıldığı bir ülke haline gelmiştir.
"Ülkemizde yeni bir rejimin inşa edildiği bir süreçte, sistemin ve rejimin değişmesi gerektiğini söylediğim bir konuşma nedeniyle buradayım. Bahse konu konuşmamı yaptığım dönem anayasal düzlemde ülkemizdeki yönetim sisteminin değiştirilme tartışmalarının yaşandığı ve devamında değiştirildiği bir tarihsel andır.
"Düşüncelerimin muhatabı demokrasi birikimini yok etmeye çalışanlardır"
"Sistemin ve rejimin değişmesi gerektiğini söylemek suç değildir, bir fikirdir. Bu değişikliğin asıl olarak, sokakta da verilecek demokratik bir mücadeleyle gerçekleşebileceğini söylemek de suç değildir. Bu bir fikirdir. İfade özgürlüğü hatta rahatsız edici fikirlerin özgürlüğü Türkiye'nin tarafı olduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve AİHM kararları ile güvence altına alınmıştır.
"Bu fikirlerin, bu talep ve önerilerin muhatabı mahkemeler değildir, muhatap ülkeyi yönetenlerdir. Düşüncelerimin muhatabı ülkemizde rejimi değiştirerek, bu toprakların eksiğiyle gediğiyle de olsa var olan 150 yıllık demokrasi birikimini yok etmeye çalışanlardır. Yani ağır aksak da olsa işletmeye çalıştığımız parlamenter sistemin, güçler ayrılığı ilkesinin, hukukun üstünlüğünün tümüyle ortadan kaldırıldığı yeni bir rejimin inşası sürecinde bugün bunları konuşuyoruz.
"Ancak bu ülkede çok sayıda gazeteci, akademisyen, siyasetçi, sendika, meslek odası, demokratik kitle örgütü yöneticisi ve hatta kahvede konuşan yurttaş, twit atan genç, iktidarın beğenmediği fikirleri ifade ettiklerinde karşılarında polisi, savcıyı ve hakimi görmektedir.
"Fikrin karşısına kolluk gücü ile çıkan rejim demokrasi ile anılamaz"
"Aslında bu bile eleştirilerin ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Fikrin karşısına kolluk gücü, iddianame ve hapishane çıkarılan bir rejim, çok sayıda sıfatla anılabilir ancak "demokrasi" kavramı ile anılamaz. Bu antidemokratik rejimin demokratik yollarla değişmesini istemek ve bunun nasıl gerçekleşebileceğine dair fikirlerimi ifade etmek de, benim açımdan sadece bir yurttaşlık görevi değil aynı zamanda Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu yöneticisi olarak görevimdir.
"Maalesef eldeki iddianame Türkiye'de kurulmak istenen rejimin ruhuna uygun bir iddianamedir. Belki de öyle olmak zorundadır. İktidarı eleştirmeyi, rejimin/sistemin değiştirilmesi gerektiğini söylemeyi ve bunun için birliğin ve sokaklarda hak aramanın şart olduğunu suçlu gösteren bir iddianame bu rejime uyabilir ancak insanlığın ve bu toprakların yüzlerce yıllık evrensel-demokratik kazanımlarına uymaz. İddianame ifade özgürlüğünü suç olarak görmektedir. İfade özgürlüğü anayasal ve evrensel bir haktır."
Duruşma Temmuz'a bırakıldı
Çerkezoğlu'nun savunmasının ardından talepleri değerlendiren mahkeme başkanı, Sapanca Cumhuriyet Başsavcılığına Çerkezoğlu hakkında söz konusu konuşma nedeniyle başka soruşturmanın açılıp açılmadığının sorulmasına, İlçe Emniyet Müdürlüğünden panel hakkında görsel ve yazılı evrakların tamamının istenmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 9 Temmuz'da görülecek. (HA)