Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) anma etkinliklerini yerel derneklerinde ve bölgesel olarak da İstanbul, Kefken, Samsun, Adana ve İzmir'de düzenliyor. Bu yıl Türkiye'nin değişik illerinden gelen Çerkesler 18:00'de Beşiktaş'ta buluşacak.
Kocaeli Kefken'de birkaç yüz kişinin katılımı ile başlayan anma etkinliklerine her yıl katılım arttı. Geçen yıl 10 bin kişi katıldı etkinliğe.
Federasyonun ve federasyonun üyesi bölge derneklerinin girişimleri ile Kefken'in Babalı sahilindeki mağaralar, Kültür Bakanlığınca sit alanı ilan edildi ve Karaağaç Mezarlığı'nda yeni düzenlemeler yapıldı.
Bu iki yer çok önemli çünkü. 19 Şubat 1878'de Osmanlılar ve Ruslar ateşkes anlaşması yaptıklarında, Abhazya Ruslara kaldı ve yeni bir Çerkes Sürgün başladı. Yeni sürgün dalgasının en önemli duraklarından birisi de Kefken'deki koylardı. 1864-1867-1878 sürgünlerine uğrayanlar Babalı sahilindeki mağaraların duvarlarına kazıdıkları yazılar Sürgün'ün kanıtları ve bugüne ulaşan izler. Karaağaç Köyü'ndeki mezarlıkta ise Çerkes büyüklerin anıt mezarları bulunuyor.
KAFFED, 2011, 21 Mayıs Sürgün Anma etkinliklerini Çerkeslerin Osmanlı topraklarına sürgün edildiklerinde İstanbul'daki ilk yerleşim yerlerinden biri olan Beşiktaş'a taşımaya karar verdi. Hedef 25 bin kişiyi Beşiktaş Meydanına taşımak ve her yıl olduğu gibi bu yıl da sürgün yolunda ölenleri anarken aynı zamanda anavatan ve Türkiye için taleplerimizi dile getirmek.
KAFFED, Yönetim Kurulu Üyesi Handan Demiröz ile Sürgünün 147. yıl anma etkinlikleri öncesi bir söyleşi yaptık. Demiröz etkinlikleri ve taleplerini şöyle anlattı:
* Büyük sürgünden sonra Çerkesler, dünyanın dört bir yanına dağıldı. En büyük diaspora Türkiye'de. Dünyada 5-6 milyon kadar Çerkes olduğunu tahmin ediyoruz. Bu konuda çalışma olmadığı için tahmini bir rakam verebiliyoruz.
* O gün 1,5- 2 milyon kadar Çerkes'in sürgün edildiğini biliyoruz. Yaklaşık 500 bininin yollarda hayatını kaybettiği düşünülüyor. 1 milyon üzerinden bir hesaplama yaptığımızda en az 5-6 milyon insanın yaşaması gerektiğini var sayıyoruz.
* 800 bin, belki 1 milyon Çerkes de Türkiye'de, ikinci anavatanlarında yaşıyor.
* Geçmişi unutmadığımız göstermek için yapıyoruz bu etkinliği ve unutturmayacağımızı kendi insanlarımıza ve bize bu haksızlığı yapanlara göstermek istiyoruz.
* Hem vatandaşı olduğumuz Türkiye'den ve tarihsel olarak uğradığımız haksızlık nedeniyle bize borcu olduğunu düşündüğümüz Çarlık Rusyası'nın devamı olan Rusya'dan taleplerimizi dile getirmek amacımız.
* Tüm insanlar gibi demokratik anayasa istiyoruz her şeyden önce. Uluslararası sözleşmelere hiçbir çekince koymaksızın imza atmasını istiyoruz ülkemizden.
* Kendi kimliğimizi ifade etmemizin önündeki bütün engelleri kaldırılmasını istiyoruz. Çocuklarımıza kendi dilimizden isimler koyabilmeliyiz. Aile adlarımızı kullanma hakkı istiyoruz. Köy adlarımızın yeniden Çerkesçe olmalı. "Vatandaş Türkçe konuş" kampanyalarıyla değiştirilmişti hepsi. Nüfus memurlarının insafına bırakılmak istemiyoruz. Bu Türkçe değil diyerek isimler reddedilebiliyor.
* Ben kızımın adını Türk mitolojisinde bir kahramanın adı diyerek koyabildim, yalan söylemek zorunda kaldım. "Ergenekon destanında var, nasıl bilmezsin" diyerek üste çıktım da kabul ettirdim.
* Anadilimizi öğrenmek istiyoruz. Dolayısıyla seçmeli ders konulmasını, televizyon kanalı, radyo istiyoruz. Enstitülerin kurulmasını, üniversitelerde Çerkesçe kürsülerinin kurulmasını talep ediyoruz.
* Çifte vatandaşlık hakkı da başka bir konu. Bireysel olarak Rusya'ya gidebiliyoruz tabii, ama iki ülke arasında karşılıklı anlaşmalarla garanti altına alınmalı; haklarımız devredilmeli.
* Bizim geleneklerimize göre bir şey istemek ayıp. Karşı taraf bunu bilmeli, fark etmeli diye düşünürüz. Böyle bir algımız var. Ama dünyanın gerçeğine uymuyor. Bunun farkındayız. Sesimizi artık daha gür duyacaksınız. (HK)