*Fotoğraf: Sefa Karacan/ AA.
Rusya'da üç gün süren parlamento seçimlerinde 2016 seçimlerine göre yaklaşık yüzde 4'lük bir oy kaybıyla Devlet Başkanı Putin'in Birleşik Rusya partisi tekrar birinci çıktı.
Sonuçlar şaşırtıcı mı? Muhalif Navalyn'nin uygulamasının etkisi olabilir miydi? gibi soruları gazeteci Cenk Başlamış'a sorduk.
CNN'deki bir analizde "Rusya seçim sonuçları henüz ilk oy kullanılmadan belliydi" deniyor. Katılıyor musunuz?
Eğer kastedilen seçimi iktidar yanlısı Birleşik Rusya Partisi'nin kazanacağının önceden belli olmasıysa, evet katılıyorum.
Başka bir sonucun çıkması olasılığı zaten kesinlikle yoktu. Ama açıklanan oy yüzleriyle ve müdahale iddialarıyla ilgili polemiğe girmeden çıkan sonucun zaten üç aşağı beş yukarı beklenen sonuç olduğunu söylemek mümkün.
Rusya'daki sistem var olan düzenin milim değişmeden sürmesi için bütün güce, olanaklara ve mekanizmalara sahip.
Hatta daha da ileri giderek, sistemin hangi partinin virgülüne kadar ne kadar oy alacağını önceden belirleme gücüne sahip olduğunu bile iddia edebilirim.
"Muhalif adaylığı" aşamasında yok ediliyorlar
Somut olarak son seçimde iktidar bu gücünü kullanmamış olabilir ama arzu edilmeyen bir sonucun çıkmaması için alınabilecek her türlü önlem mutlaka alınmış, bütün delikler kapatılmıştır.
Rusya'daki sistem saat gibi o kadar tıkır tıkır işliyor ki, bir kişi ya da hareket "muhalif" olmasına izin verilmeden daha "muhalif adaylığı" aşamasında yok edilebiliyor.
Satranç Şampiyonu Kasparov örneği
Bu konuda ilk aklıma gelen, eski Dünya Satranç Şampiyonu Garri Kasparov'un 2005 yılında muhalif bir hareket kurmak için çıktığı yolda daha halka ulaşamadan pes ettirilmesi.
Başka bir örnek de, siyasete atılabileceğini ima eden ve muhalif partilere yardımda bulunan ünlü oligark Mihail Hodorkovski'nin yine 2000'li yıllarda hapse atılması ve sahibi olduğu petrol devi Yukos'un parçalanması.
Şu anda cezaevinde bulunan Aleksey Navalnıy ise en güncel örnek. Elbette bütün bunları eleştirebiliriz, eleştirmeliyiz de ama Rusya'da demokrasinin sadece 30 yıllık geçmişi bulunduğunu kafamızın bir köşesinde tutmalıyız.
"Ülkede değişiklik beklentisi yoktu"
Ülkede, muhalefette, seçmende "bu kez bir şeyler değişebilir" beklentisi var mıydı?
Rusya'da var olan siyasi sistem o kadar sağlam ki ülkede kimsenin herhangi bir değişiklik beklentisi içinde olduğunu düşünmüyorum.
Kaldı ki Duma'nın Rusya siyasetindeki ağırlığı son derece sınırlı. Haklı olarak, "Duma bu kadar güçsüzse iktidar seçimi neden önemsiyor" diye sorabilirsiniz.
Çünkü seçim iktidara uygulamalarının halk tarafından desteklendiği propagandasını yapma olanağı sağlıyor, ayrıca kendisine meşruiyet kazandırıyor.
"Rusya'da iki çeşit 'muhalefet' var"
"Muhalefet" konusunu ise biraz açmak gerekiyor.
Ülkede iki çeşit muhalefet var:
Birincisi, iktidara karşıymış gibi yapan ama aslında sistemin devam etmesini sağlayan, kendilerine düşen rolü yıllardır başarıyla oynayan, "majestelerin muhalefeti" diye tanımlanabilecek kesim.
Bunların başında ise, parlamentodaki ikinci büyük grup olan Komünist Parti geliyor. Partinin adı yanıltmasın, komünistlerin bir şeyleri değiştirmeye ne gücü var ne de isteği. Bir de parlamento dışında tutulan, marjinalleştirilerek serpilmesine, halka ulaşmasına izin verilmeyen muhalefet var.
İşte, bu "muhalefetsizlik" koşullarında Navalny gibi aslında toplum içinde desteği sınırlı ve görüşleri tartışmalı olan biri günümüzde "muhalefet lideri" unvanıyla anılıyor.
"Oyunun kuralları baştan belirlenmiş"
Navalyn'nin geliştirilmesini sağladığı uygulama etkili bir yöntem olabilir miydi?
Dediğim gibi oyunun kuralları baştan belirlenmiş durumda. Navalnıy ve taraftarlarının geliştirdiği "Akıllı Oylama" uygulamasının bir şeyleri değiştirmesi mümkün değildi.
Bu uygulama, herhangi bir seçim bölgesinde oyların iktidar karşısında kazanması en olası adayda toplanmasını sağlamayı amaçlıyor.
Evet sonuç açısından bir şey değişmezdi ama en azından iktidardan hoşnut olmasa da bunu dile getirebilecek bir mecra bulamayan seçmenlerin seslerini duyurarak "minik bir psikolojik zafer" kazanmasını sağlayabilirdi.
Dünya Putin'i ne kadar daha görecek?
Önümüzdeki 10 yılda hep Putinli bir Rusya mı görecek dünya sizin öngörülerinize göre?
Putin'in görev süresi 2024 yılında son bulacak. Geçen yıl yapılan anayasa değişikleri isterse iki dönem daha yani 2036'ya kadar iktidarda kalmasının yolunu açtı.
Bu cümlede altı çizilmesi gereken "isterse" kelimesi.
Daha 2024 gelmeden onu 2036'ya kadar Rusya'nın başında görev geniş bir kesim olsa da ben Putin'in üç yıl sonra çekilme olasılığının hiç de az olmadığını düşünüyorum.
Dışarıdan öyle görünse de, geçen yılki referandumun amacı Putin'i iki dönem daha başkanlıkta tutmak değil, sistemin 2024 sonrası her türlü senaryoya karşı hazırlık yapmaya başlamasıydı.
Peki, bunun kararını kim verecek? Birincisi Putin'in kendisi.
"Asıl karar verici olan..."
2000 yılından beri iktidarda olduğu için yorulduğu biliniyor, ayrıca halkın büyük bölümü tarafından desteklense de yüzünün eskidiği gerçek.
Ama bence asıl karar verici, adına ister "sistem" deyin, ister "derin devlet" ya da "gizli servis", onu 21 yıl önce iktidara taşıyan yapı olacak.
Ayrılma senaryosunda iki olasılık var: Ya tamamen emekli olacak ya da-bence-başkanlık koltuğunu bırakacak ama başka bir yapının, örneğin son referandumla yetkileri artırılan Devlet Konseyi'nin başına geçerek bir şekilde ağırlığını sürdürecek.
Rusya'daki sistem kişilere bağlı olmadığı için Putin emekliye ayrılsa bile 2024'ten sonra karşımızda bambaşka bir Rusya görmeyeceğimizi şimdiden söylemek mümkün.
Rusya-Türkiye: Pragmatizm ağır basıyor
Rusya-Türkiye ilişkileri şu an özetle nasıl bir noktada?
Ben Türk-Rus ilişkilerini, eşlerin aslında birbirini sevmediği ama kişisel hesaplar ve mecburiyetler nedeniyle sürdürülen evliliklere, bir tür "zoraki nikah"a benzetiyorum.
Türkiye de Rusya da bölgesel hırslara sahip, birbirlerinin doğal rakibi olan ülkeler. İki tarafta da ama özellikle Rus tarafında pragmatizm ağır basıyor. Üstelik iki ülke de birbirleriyle olan ilişkilerini Batı'ya karşı koz olarak kullanmaya çalışıyor.
Kısacası, çıkarlar dönem dönem iki ülkenin iş birliği içinde bulunmasını zorunlu kılıyor. Ama rekabetin doğası nedeniyle şu anda Suriye'de olduğu gibi iş birliği yapılan alanda bile gedikler açılabiliyor.
Bu "zoraki nikah" taraflardan biri yüzüğü atıncaya kadar devam edecek görünüyor. Ama yüzüğün ne zaman atılacağı konusunda tahmininde bulunmak bugün için zor.
(PT)