Çanakkale Yahudi cemaati başkanı Sami Kumru cemaatin geçmişini, bugününü ve
yarınını İlhan Kaya'ya anlattı. (*)
Sami Kumru kimdir?
Soyadı kanunundan önce Hatem olan soyadımız daha sonra Kumru olarak değiştirilmiş. 1950 doğumluyum ve doğma büyüme Çanakkaleliyim . 1992'de de İstanbul'a geldim. İstanbul'a gelişimden on sene önce cemaat başkanlığı görevini üstlendim.Fakat oradan ayrılırken başkanlığı devredecek birini bulamayınca, her şey gibi onu da beraberimde getirdim . Demek ki 20 senedir Çanakkale Cemaati başkanıyım.
Cemaatin bugünkü durumu hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Dört sene evvel yirmi kişiyle bir seçim yapabildik. 11 Kasımda yapacağımız bu seneki seçim için ise 8 seçmen bulabildik. Şu anda Çanakkale'de sekiz kişi yaşıyor. Fakat biz bu cemaati öyle ya da böyle, yaşatmak zorundayız. Şu anda pek fazla ilgili olmadığı için de, bunun sorumluluğu benim omuzlarımın üstünde sayılır.
Biliyorsunuz; her cemaatin olduğu gibi bizim de resmi bir vakfımız var. Tüm malımız ve mülkümüz bu vakfa aittir. Mücadelemiz bunları kaybetmemek içindir.
Size görevinizde yardımcı olan başkaları var mı?
Yirmi sene önce bu görevi devraldığımdan beri, oradaki mali işlerimizle ilgilenen bir mali müşavirimiz var. Kendisi, mülklerin kiralarını bankaya yatırır, hesaplarla ilgilenir. Çok yakın zamana kadar geçimlerine yardım edilen iki ihtiyaçlımız vardı. Aynı kişi onlara da yardımcı olurdu. Artık çok fazla ilgi gerektiren bir durum da kalmadı.
Biraz da Çanakkale Sinagogu hakkında bilgilendirir misiniz?
Çok güzel, değerli ama en önemlisi, zamanında kalabalıktan taşan, çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği bir sinagogumuz var. Buraya karşı ilgisiz kaldığım için tenkit ediliyorum. İstanbul'da yaşayan birçok Çanakkaleli, sinagogun yenilenmesini, düzenlenmesini istiyor. Bu sinagog çalışmadıktan yani ibadete açılamadıktan sonra, onarsanız da, süsleseniz de, benim inancıma göre yaşatmanız imkansız . O zaman niçin gereksiz bir harcama yapılsın? Tabii ki, bu kişisel düşüncem. Yanlış anlayanlar oluyor. Şahsen, birçok kimseden daha fazla Çanakkaleli olduğumu iddia ediyorum. Benim halen orada evim, yazlığım ve en önemlisi dostlarım var. Aslında ne yapmam gerektiğini de kestiremiyorum. Hatta bu nedenle geçenlerde, Av. Nedim Karako'dan yardım isteyerek bir yol göstermelerini rica ettim. Benim de gönlüm sinagogun yok olmasına el vermez. Çanakkale ahalisi tarafından da baskı görüyorum. Onlar da yüzyıllarca yaşamış bir tarihin yok olmaması, gelecek nesillere ışık tutabilmesi için, şu veya bu şekilde yaşatılması gerektiğini söylüyorlar. Oranın bir müze olarak değerlendirilmesi fikri aslında en cazip olanı gibi görünüyor. İleriki günler bakalım bize ne gösterecek?
Yükünüz ağır gibi görünüyor. Bu arada mezarlıkların durumu nedir?
Çanakkale'nin bir tek mezarlığı vardır. Belediye küçük bir bölümünü cemaatimize ayırmıştır. Eskiden daha büyük bir kısımda gömü yapılırdı, fakat göçler artınca ihtiyaç azaldı ve dolayısıyla bize ayrılan bölüm de küçüldü. Ayrıca şehrin içinde bir mezarlık daha vardı fakat sonraları orası kaldırıldı ve yol oldu. Taşlar ise diğer mezarlığa nakledildi.
1992 senesinde göç ettiniz. O zamana kadar olan göçler hakkında bilgi
verir misiniz?
60'lı yıllar da hatırlarım, bayramlarda300-400 kişilik kapasitesi olan sinagogda yer bulamazdık . Yani oldukça kalabalık bir cemaattik. 1967 Savaşı'yla büyük bir göç yaşandı . Özellikle İstanbul'a çok giden oldu. Ailelerin bir diğer endişesi de evlenme yaşına gelen çocuklarıydı. Cemaatin gün geçtikçe küçülmesi ve yaşlanması göçleri hızlandırdı.
Cemaatin geleceği ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Yaşatmak ve
unutturmamak için neler yapılabilir?
Eskiden orada bir Yahudi mahallesi vardı. Ayrıca manifaturacılar çarşısında bulunan dükkanların çoğu Yahudilere aitti. Bu nedenle cumartesi günleri ve bayramlarda çarşı kapanırdı. Bu insanların hepsinin orada ortak bir geçmişleri vardı. Gün geçtikçe onların talepleri artık bana haklı görünmeye başlıyor. Bu geçmişi yaşatmak, anıları taze tutmak lazım. Bir şeyi yapmak zor ama yıkmak en kolayı. En iyi şartlarda bana en cazip görüneni müze fikridir. Ayrıca şu anda Yılmaz Benadrete'nin başlattığı bir çalışma var. Aslında beş, altı senedir devam ediyor. Amacımız, bir organizasyonla insanları Çanakkale'ye götürerek cemaatin halen var olduğunu, oranın başıboş bırakılmadığını göstermek . 29 Ekim'de de bir ziyaret düşünülüyor. İşte bu şekilde cemaatimizle ilgili çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İstanbul cemaati ile görüşmeleriniz veya yardım talepleriniz oldu mu?
İstanbul Cemaati her zaman yardıma hazır olmuştur. İhtiyacımız olduğu zaman yanımızda oldular ve gerekli ilgiyi gösterdiler. 1970'lerde sinagogumuzun hahamı İsrail'e göç etmişti. 1992'de İstanbul'a gelene kadar her bayramda İstanbul'dan bir haham gelerek kutlamalarımıza ve ibadetimize devam etmemizi sağladı. Fakat daha sonraki senelerde minyan bulunamayınca buna da gerek kalmadı. Giderlerimiz fazla olduğu zamanlar İstanbul'da yaşayan Çanakkaleliler yardımcı oldular. Bu nedenle çok büyük bir sorunumuz veya talebimiz olmadı.
Çanakkale Yahudi Cemaati Başkanı Sami Kumru ile yaptığım söyleşinin sonunda, gelecek nesillere nakledilmesi gereken tarihsel zenginliklerin emin ellerde olduğuna, bir kez daha tanık oldum. Unutulmaya yüz tutmuş cemaatlerin yaşatılması için ellerinden geleni yapan tüm ilgililere kolay gelsin...
______________________
(*)Bu söyleşideki destekleri için Şalom Gazetesi'ne teşekkür ederiz.