Siyasi analist Kenan Kalyon, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yöneticilerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadeye çağrılmasını, "Şimdiye kadar ittifak halinde mücadele yürütmüş güçler arasında çatışma" olarak yorumladı.
"MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve eski Müsteşar Emre Taner'in şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmasının nedenini tam olarak bilmiyoruz. Çağrılma nedeni Oslo görüşmeleri midir, yoksa MİT'in KCK ile ilişkileri ya da MİT kadrolarının görevlerini aşıp aşmadıkları mıdır, bilmiyoruz."
Kalyon, somut iddiayı henüz bilmediğimizi ama her ne olursa olsun, konunun yeni olmadığını, Hakan Fidan ve MİT olayının bir süredir ısıtıldığını ifade ediyor ve ekliyor:
"Oslo görüşmelerinin kayıtlarının sızdırılması aslında bunun habercisiydi. Sonra Uludere katliamı dolayısıyla yeniden MİT'i sorumlu tutan açıklamalar yapıldı. Dolayısıyla bir kanadın bir tür Hakan Fidan'ı hedef tahtası haline getirdiği ya da MİT'te mevzi talep ettiğini söyleyebiliriz."
"Görüşme siyaseti kriminalize ediliyor"
Günlük gazetelerde yer alan "Kürt sorununun çözümünde şiddet politikalarının terk edilmesi sorgulanıyor" yönünde iddiaları değerlendiren Kalyon, bu bakış açısının Kürt sorununda "güvenlikçi politika"ya dönüşte hükümeti tamamen aklamaya dönük bir söylem olduğu görüşünde.
Kalyon, MİT yöneticilerinin KCK operasyonu çerçevesinde ifadeye çağrıldığı yönündeki iddialarla ilgili olarak ise "Bu iddia doğruysa Kürt sorununun çözümü için kullanılan 'görüşme siyaseti' kriminalize ediliyor." dedi.
"Devlet içinde güvenlikçi politikadan uzaklaşmak isteyenler varsa veya günün birinde böyle bir dönüş olacaksa, bu ön alıcı hamleyle bu tarz görüşmeler suç kapsamına alınmış olunuyor.
"Hatta daha ileri gidecek olursak, bu adım Başbakan Erdoğan'a da bir gözdağı olarak yorumlanabilir. Çünkü bütün bu görüşmeler onun siyasi sorumluluğu ve bilgisi dahilinde gerçekleşmişti."
"Cemaat daha fazla güç istiyor"
Süreci, iktidar içi kavga yönünden Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) gözdağı olarak da görebileceğimizi söyleyen Kalyon, cemaatin yeni bir iktidar dağılımı istediği görüşünde.
Kalyon, cemaatin sızmacı ve hiyerarşik bir yapı olduğuna vurgu yaparak, cemaatin devlet aygıtını ele geçirmeye çalıştığında da toptancı davrandığını söylüyor.
"Cemaat kimi kurumların özerkliğini istemez; emniyet, yargı ve sivil bürokrasi arasında tam bir şebeke tarzı kaynaşma ister. Çünkü kendi yapısı böyle.
"Bu kavga iktidarın bir odağının yapısından kaynaklanıyor. Bu yapı hep daha fazlasını talep eder ve total iktidar ister. Bu bir anlamda bumerang etkisi yaratmaya başladı; dönüp hükümeti vuruyor."
Kalyon, "Başbakanın şahsında AKP'ye karşı bir hamle" olarak değerlendirdiği gelişmeler çerçevesinde cemaatin artık görece kendi kontrolü dışında kalan MİT gibi kurumlarda daha fazla kontrol istediği görüşünde.
Bir günde üç olay: MİT'çiler, Emniyet ve Baransu
Kalyon'a MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılmasıyla KCK operasyonlarını yürüten Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün ve İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ın görevden alınmaları arasındaki bağlantıyı ve Taraf gazetesi yazarlarından Mehmet Baransu'nun kendisini takip ettiğini iddia ettiği iki MİT'çiyi yakalatmasının aynı güne denk gelmesinin tesadüf olup olmadığını soruyoruz.
Terörle Mücadele Şube Müdürü ve İstihbarat Şube Müdürü'nün görevden alınmasını, MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılmasına karşı hükümetin hamlesi olarak değerlendiren Kalyon, Baransu konusunda ise şunları söyledi:
"Baransu, Emniyet-MİT ilişkileri denkleminin içinde biri. Uludere katliamı sonrası MİT'le ilgili iddiaları ortaya atan kişiydi. Bu süreçte Başbakan Erdoğan'la yaşadığı tartışma kamuoyu önünde cereyan etti. Belli ki bu cephede çatışmanın kızıştığı ana denk gelen olaylar."
"Cemaat-hükümet çatışması AKP'yi sarsmaz"
"Eğer eski ittifak şimdi kavgalı hale gelmeye başladıysa, bu hakimiyetlerinin bir hayli derinleştiğini gösterir; bundan emin olduklarını, diğer rakiplerini saf dışı ettiklerini gösterir" diyen Kalyon, bu çekişmenin böyle devam edeceği, zaman zaman barışacakları, zaman zaman çatışmanın kızışacağı görüşünde.
Kalyon, cemaat-hükümet çatışmasının AKP iktidarını sarsacağını düşünmüyor:
"Kavga da etseler bu iki güç birbirine muhtaç. Birini çekip alırsanız, diğeri de savrulur ve kurumlarını yitirirler. Bu, daha ziyade iki güç arası iktidarın yeniden paylaşımı kavgasıdır."
Türkiye'deki toplumsal muhalefetin kendi geleceğini bu çelişkiye bağlamaması, bu çelişkiye haddinden fazla anlam yüklememesi ve bu çelişki neticesinde cemaat-hükümet ittifakının çökeceği beklentisine kapılmaması gerektiğini söyleyen Kalyon, sürecin Erdoğan'a uzanmayacağı düşüncesinde. (EKN)