Fotoğraf: Murat Çelikkan/Civil Rights Defenders
Son yıllarda Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının durumu giderek kaygı verici bir halde. Bu yüzden 2023 seçimleri genellikle ülkenin modern tarihinin en önemli seçimleri olarak adlandırılıyor. Bir değişimin gerçekleşmesi ve Erdoğan'ın 20 yıllık otokratik yönetimine son verilmesine dair bir umut ışığı veriyor. Ancak insan hakları açısından ne gibi değişiklikler bekleyebiliriz? Sivil Haklar Savunucuları* (Civil Rights Defenders) 2018 Sivil Haklar Savunucusu Ödülü sahibi Murat Çelikkan'la ülkenin karşı karşıya olduğu güncel sorunlar ve muhtemel seçim sonuçlarının insan hakları üzerindeki potansiyel etkileri üzerine söyleşti.
* * *
Bugünlerin Türkiye'deki en acil insan hakları sorunlarını belirleyip tanımlayabilir misiniz?
2015'ten bu yana her şey hızla kötüleştiğinden, aralarından birini öne çıkarmak çok zor. Ancak hukukun üstünlüğünün ortadan kalkması en acil konu olabilir. Hakim ve savcılar cumhurbaşkanının kamçısı gibi iş görüyor hukuksuz, akıl almaz mahkumiyet ve tutuklama kararları veriyorlar. Elbette ifade özgürlüğü hakkının yok edilişi bununla el ele yürüyor. Bir başka konu da güvenlik güçlerinin barışçıl protestolara karşı orantısız şiddet kullanması olabilir.
Türkiye'deki siyasi iklim son birkaç yılda nasıl değişti ve insan haklarını nasıl etkiledi?
80 milyon insanın bir kişinin zihninde hapsedildiği bir ulus düşünün. Ve bu kişinin çok otoriter, dindar, yayılmacılıktan yana bir muhafazakar olarak düşünün. Şu anda Türkiye'de olan bu. Türkiye, adli istatistiklere göre, dünyada en fazla sayıda "terörist"e sahip, çünkü savcılar ve hakimler terörle mücadele yasalarını keyfi ve bol keseden kullanma eğiliminde. Terörle mücadele yasalarıyla yargılanan veya hüküm giyen on binlerce insan var. Binlerce insan cumhurbaşkanına hakaret etmiş sayılıyor. Türkiye'nin hiçbir yerinde barışçıl bir gösteri ve protesto yapamazsınız. Güvenlik güçleri doğruca saldırır ve gözaltına alır. İçişleri Bakanı her gün LGBTİ+'ları hedef alıyor ve kriminalize ediyor. Muhalefetteki yasal Kürt partisi, hükümet temsilcilerince terörist olarak adlandırılıyor. Siyasetin bütün fırsat ve alanları kapatılmış durumda.
Neden, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerininTürkiye'nin yakın tarihindeki en önemli ve belirleyici anlardan biri olduğu söyleniyor?
Ülke neredeyse iflas halinde. Enflasyon oranının yüzde 150 olduğu iddia ediliyor. Nepotizm öylesine güçlü ki, ülkedeki kurumların hiçbirinin verimli çalışması mümkün değil. Son deprem bu açıdan çok dramatik bir deneyim oldu. Liyakatsizlik yüzünden binlerce insan hayatını kaybetti. Öte yandan, Türkiye siyaset tarihinde ilk kez, tamamen farklı siyasi hedeflere sahip birçok parti, otokratik rejime karşı neredeyse bir cephe oluştururcasına bir araya gelebildi. Dolayısıyla, Türkiye'de demokrasi ve insan hakları için gerekli değişimi yaratabilmek açısından tarihsel bir andayız.
Uzun süredir Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın ya da muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanmasının Türkiye'de insan hakları açısından karşılaştırmalı potansiyel sonuçları neler ve politikaları insan haklarının belirli alanlarını nasıl etkileyebilir?
Muhalefet kazanırsa, muhtemelen sınırlı da olsa, ortak bir geleceğin tartışılabileceği bir alan açılabilir. Erdoğan'la demokrasi ve insan hakları için sivil ya da siyasal alan olmayacak.
Muhalefet adayının (eğer kazanırsa) insan hakları durumunu iyileştirmek açısından ele alması gereken en acil konular hangileri?
Devlet kurumlarının, yargının, güvenlik güçlerinin, akademinin ve basının siyasallaşması. Son 7 yıldır herhangi bir muhalefete ve tartışmaya yer yok. İnsan hakları örgütleri ve insanlar ya marjinalleştirildi ya da kriminalize edildi. LGBTİ+'lar, Türk ailelerini mahvetmek için uğraşan Batı'nın ahlaksız, sapkın ajanları vb. olarak hükümetin doğrudan hedefi. Kadınlar kolektif haklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya ve Kürtlerin hakları için sesini çıkartmak isteyen herkes ya cezaevine atılıyor ya da terörist olarak kriminalize ediliyor. Şu anda Türkiye'de geçerli olan tek paradigma, komşularla, bölgede veya ülke içinde güvenliktir. Tüm sistem ve ideolojinin değişmesi gerek.
Ülkedeki insan haklarının uzun vadeli sonucu ve değişimi ile ilgili kişisel umutlarınız ?
Muhalefet kazansa bile, insan hakları savunucularının uzun bir zamandan beri birike gelen insan hakları sorunlarının dürüst ve adilane ele alınmasının sağlamaları için güçlü bir mücadele vermek gerekecek. Dolayısıyla seçimden hangi sonuçla çıkılırsa çıkılsın insan hakları savunucularının çok çalışması gerekecek.
Murat Çelikkan ve Sivil Haklar Savunucuları hakkında_______________ Murat Çelikkan, 2018 Sivil Haklar Savunucusu Ödülü sahibi. Mesleği gazetecilik ve ülkede insan hakları adına en inatçı seslerden biri. Sivil toplum için giderek zorlaşan koşullara karşın, daha özgür bir Türkiye için mücadeleye devam ediyor. Sivil Haklar Savunucuları (Eski adıyla İsveç Helsinki Komitesi), İsveç'in Stockholm kentinde yerleşik, medeni ve siyasi haklara odaklı insan hakları çalışmaları yürüten bir uluslararası sivil toplum kuruluşu. Öncelikle yerel insan hakları savunucuları için kapasite geliştirme, eğitim ve finansman sağlamanın yanı sıra risk altındaki insan hakları savunucularına güvenlik ve acil durum desteği sunarak destek olmak için çalışıyor. 1982'de İsveç Helsinki Komitesi olarak kurulan Sivil Haklar Savunucuları'nın özgün çalışma odağı Helsinki Anlaşması'nın sivil haklar bölümünü izlemek ve desteklemekti. 2009'da adını Sivil Haklar Savunucuları olarak değiştiren kuruluş, halen İsveç, Doğu Avrupa, Orta Asya, Güneydoğu Asya, Batı Balkanlar, Latin Amerika ve Afrika Boynuzu'nda etkinlik sürdürüyor. |
(AEK)