Fotoğraf: Muhammed Selim - Ankara/AA
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın açıklamalarına ilişkin değerlendirme yapan Çelik, Biden’ın ABD Başkan Yardımcılığı yaptığını belirterek, söz konusu açıklamaların diplomatik nezaketten tamamen uzak olduğunu söyledi.
Çelik, “Biden'in ‘darbe’ diye kullandığı kelime ‘seçim’, ‘seçim’ diye kullandığı kelime de ‘darbe’ anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre Çelik, özetle şunları dedi:
“Sözleri darbecilik”
“Yedi ay öncesinden yaptığı bu röportaj, özellikle cumhurbaşkanımızla ilgili bölümü, PKK'ya yakın birtakım yerlerde özellikle gündem yapıldıktan sonra başka yerlere de sıçrayarak çok yoğun bir gündem oluşturdu. Özellikle sosyal medyada neredeyse en üst sıralarda birkaç gün boyunca kaldı.
“Tabii bu mesele bir zihniyeti göstermesi bakımından son derece önemli. Bunlar söze 'Erdoğan otokrattır, Erdoğan diktatördür' diye başlarlar. Sonra da altına Cumhurbaşkanımızın Doğu Akdeniz'de, Suriye'de, Libya'da onların dediğini yapmadığını itiraf edecek cümleler kurarlar.
“Demek ki Cumhurbaşkanımız onların istediği gibi Libya'da, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de ve çeşitli coğrafyalarda onların dediğini yapan ya da yaptıklarına sessiz kalan bir cumhurbaşkanı olsaydı onların gözünde otokrat değil demokrat olacaktı."
“Biden açıklamasında, ‘Ben Erdoğan'ı değiştireceğim, bununla ilgili olarak da muhalefetle iş birliği içerisine gireceğim ama bunu darbe ile değil seçimde yapacağım’ diyor. Sözlerinin aslında siyaset bilimi, siyaset teorisi anlamında tam anlamıyla 'darbecilik' olduğunu fark ettiği için 'darbe ile değil seçimle yapacağım' diye bir ekleme ihtiyacı hissediyor.
“Biden'in ‘darbe’ diye kullandığı kelime ‘seçim’, ‘seçim’ diye kullandığı kelime de ‘darbe’ anlamına geliyor.
“Son derece demokrat Cumhurbaşkanı”
"Bilin ki bunlar birine çok fazla 'otokrat' dediği zaman, özellikle demokratik bir ülkenin liderine 'otokrat' dedikleri zaman, demokrasi tecrübesi olan, demokrasi için bedeller ödemiş Türkiye gibi bir ülkenin liderine 'otokrat' dedikleri zaman, buradan çıkan sonuç, son derece demokrat bir Cumhurbaşkanı, demokrat bir yaklaşım içerisinde olan bir siyaset adamı ile karşı karşıya olduğumuz, bunu gözlemlediğimizdir.
“Aksi halde bunların zaman içerisindeki taleplerine baktığımızda aslında bu devlet adamlığına yakışmayan, diplomatik nezaketle hiç alakası olmayan bu derece savrulmayı nasıl ortaya koyduklarını onlarla mukayese ettiğimiz zaman görüşürüz. Eski sömürge zihniyetini yansıtan, Latin Amerika'daki darbeler çağını yeniden açmak isteyen bir yaklaşımda konuşmuş.
“Kaygı duyacak halimiz yok”
"(…) Bunun Demokrat Parti'nin başkan adayı tarafından ortaya koyulmuş olması da Amerikan siyaset sistemi içerisindeki değer krizini göstermesi bakımından önemli. En önemlisi de bunun dünya yansımalarının ne kadar büyük felaketler doğuracağının işaretlerini görmemiz açısından önemli.
“Çıkmış bir NATO müttefiki olan, demokrasi ile yönetilen bir ülkeye müdahale etmekten bahsediyor. Tabii onun 'müdahale edeceğiz' şeklindeki sözünden kaygı duyacak bir halimiz yok. Türkiye'ye kimse müdahale edemez.
“Demokrasimiz konusunda ne kadar kıskanç olduğumuzu, demokrasimizi ve milli iradeyi korumak konusunda ne kadar büyük bedeller ödeyeceğimizi 15 Temmuz darbe girişiminde o darbecilere karşı en son gösterdik.
“Dolayısıyla hiç kimse demokrasimizi çalamaz, kimse demokrasimizi yıkamaz, hiç kimse siyasi sistemimize müdahale edemez. Milletimizin demokrasi konusundaki bilincinin yüksekliği, demokrasisini korumak konusunda ödediği bedelin yüksekliği herkes için bir ders olmalıdır.
CHP’ye: Kendi yetkililerinize ne yaptınız?
“Yedi ay önce yapılmış röportajdan bahsederek, 'buna niye şimdi cevap veriliyor' gibisinden birtakım yaklaşımlar ortaya konuluyor.
“Esas sorulması gereken soru şudur, bu röportaj çıktıktan sonra, 'ben muhalefetle işbirliği yapacağım' dediği halde niçin sizin bazı aktörleriniz, 'Erdoğan seçimle ya da başka şekilde gidecek' diyerek birtakım cümleler kurdular?"
"(…) Dünyanın çeşitli yerlerinde bu yaklaşımlar ortaya konulurken, siz 'Erdoğan'ı seçimle ya da başka yolla değiştireceğiz' diyerek, Biden'ın zihniyetinin bir benzerini yansıtan bir cümleyi kuran yetkililerinize karşı ne yaptınız? Buna karşı bir kınama yaptınız mı?”
Biden ne dedi?Biden, tartışmalara neden olan açıklamaları 16 Aralık 2019'da ABD televizyon kanalı FX'te yayınlanan The Weekly programının çekimlerinde yapmış, ancak bu bölümler programda yayınlanmamıştı. New York Times Ocak ayında yayımladığı Joe Biden profilinde, Biden'ın Türkiye ile ilgili sözlerine yer vermişti. BBC Türkçe1'de yer alan habere göre, Biden şunları diyor: "Bence yapmamız gereken ona (Erdoğan'a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz. "Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli. Bazı silahları ona satıp satmayacağımızla ilgili, bir bedel ödemeli. Özellikle de üzerinde F-15 uçurarak çözmeye çalıştıkları bir hava savunma sistemleri olduğunu düşündüğümüzde. Bunlar hakkında çok endişeliyim." "Ama hâlâ, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle." "(Erdoğan ve partisi) Dağıldı, İstanbul'da dağıldı, peki biz ne yapıyoruz? Oturup teslim mi olacağız? Yapacağım son şey ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu. Onunla Kürtler konusunda birkaç kez görüşmüştüm. O dönemde henüz üzerlerine gitmiyorlardı." "Her neyse, şunu açıkça belirtmeliyiz... Günün sonunda Türkiye de Rusya'ya bağımlı olmak istemez." "Çok endişeliyim, çok endişeliyim. Hava sahalarımız ve onlara erişimimiz konusunda da çok endişeliyim. Bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek onun bölgedeki faaliyetlerini tecrit etmek bizim için çok çaba gerektiren bir iş. Özellikle de Doğu Akdeniz'deki petrol faaliyetleri gibi uğraşması çok uzun süren birçok diğer konu... Ama cevabım şu; evet endişeliyim." |
“İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili çalışma sürüyor”
Çelik, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili çalışmanın ne aşamada olduğunun sorulması üzerine şunları dedi:
“Onunla ilgili çalışma devam ediyor. Biz gerçekten nezih bir dille kadınlara hakaret etmeden, görüşünü ifade edenlerin görüşünü ciddi bir şekilde takip ediyoruz.
“Sözleşmeye destek verenlerin görüşlerini de takip ediyoruz, sözleşmeyi eleştirenlerin görüşlerini de takip ediyoruz.
“Esas olan şudur; kadını korumak ve güçlendirmekle ilgili yaklaşım ile aileyi korumak arasında biz bir çelişki görmüyoruz.
“Bazı yaklaşımlarda kadını koruma vurgusu varken, aileye dönük yaklaşımların görmezden gelindiğini, zaman zaman da aileyi korumak adına ortaya konulan bazı yaklaşımlarda kadını koruma ve güçlendirme boyutunun eksik olduğunu görebiliyoruz.
“Kadının kamusal alana çıkabilmesi birtakım hukuk ve demokrasi dışı kriterlere bağlıydı. ,
“AK Parti kıyafeti, düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun bütün kadınların kamusal alana çıkışını özgürleştirmiş ve kolaylaştırmış bir siyasi harekettir.
“Dolayısıyla buradaki eleştirileri, destekleri, kaygıları değerlendirerek esas amacımızın hem kadını korumak ve güçlendirmek hem de aile kurumunu güçlü tutmak şeklinde bir yaklaşım olduğunu ortaya koyuyoruz.
“Türkiye, burada verilecek karar ne olursa olsun kendi tezini ortaya koyabilecek, kendi hukukunu ve içtihadını üretebilecek kapasite ve yeteneğe sahiptir. Şimdiye kadar bunu yaptık, bundan sonra da yaparız.
“Bütün kadın örgütlerinin görüşlerine açığız. Güzel bir yaklaşımla ortaya koyulan bütün görüşleri değerlendiriyoruz. Tabii bütün bu süre içinde Cumhurbaşkanımız partimizin yıl dönümü toplantısında da söyledi, bizi üzen şey, kadınlarımıza dönük hakaret dili kullanılmasıdır.
“Bu nasıl bir şeydir ki hem kadına dönük sözel şiddet konusunda hem fiziki şiddet konusunda maalesef en temel ahlaki değerlerle ve siyasi değerlerle bağdaşmayacak üslup kullanan çok sayıda insan olduğunu görüyoruz. Bu utanç verici bir şey.
“Yani bir toplum eğer kendi kadınlarına saygı gösteren bir dili, herkesin kabul gördüğü bir dil haline getirememişse orada bütün işler kötü gidiyor demektir.
“Şimdi toplumda kadınların verdiği mücadele, siyasetin verdiği mücadele ve çeşitli kadın örgütlerinin verdiği mücadele ile bu konuda çok aşama kaydedilmiştir.
“Biz bu arkadaşlarımızın çalışması sonunda ne karar verirsek verelim, netice itibarıyla kadını koruma ve güçlendirme ile aileyi koruma şeklindeki bu denge ve bu birbirini tamamlayan siyasetten vazgeçmeyeceğiz. Ne kadını korumayı ve güçlendirmeyi terk edeceğiz ne aileyi korumayı terk edeceğiz.
“Bu konuda kadının kamusal alana çıkması, haklara kavuşması, eşitlik konusunda çeşitli mesafeler alınması konusunda çok önemli işler yaptık. Devrimci işler yaptık. Daha da fazlasını yaparız.” (EKN)