Avukatı Özcan Kılıç, Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kapsamında Özgür Gündem Gazetesi ile dayanıştığı için tutuklanan 78'liler Girişimi Sözcüsü, gazeteci, yazar Celalettin Can’ın denetimli serbestlik talebinin reddedilmesine itiraz etti.
Can, 28 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuluyor.
“Kurulun kararı hukuki değil”
Kılıç itiraz dilekçesinde şunları belirtti:
*Müvekkilim hakkında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/195 Esas ve 2019/87 arar sayılı ilamı ile kesinleşen 1 Yıl 3 Ay Hapis cezasının infazı için 31.08.2023 tarihinde İstanbul CBS İnfaz-İlamat Bürosu’ na bizzat başvurmuş ve infaz süreci başlamıştır. .
*Bu arada, İstanbul 28. ACM. nde yargılaması devam etmekte olan bir başka dosyada tutuklu kaldığı yaklaşık 4 ay 20 günlük süre, İstanbul 3. İnfaz Hakimliği’nin 2023- 6549 sayılı ve 12.09.2023 tarihli kararı ile mahsup edilmiştir.
*Müvekkilim tutulduğu cezaevi idaresine yapmış olduğu 18.09.2023 tarihli başvuru ile; Mahsup kararı ile infazı yapılacak ceza süresinin 6 ay civarında bir süreye tekabül edeceği, hükme konu olan fiil ve yasa hükmü (3713 sayılı yasanın 7/2. Maddesi) dikkate alınarak hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanılması talebinde bulunmuştur.
*Başvuruya dair Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu 19.09.2023 tarihli 2023- 11045 sayılı kararında özetle; “…beyanlarında samimi olmadığı, suçu algılama şekli, mağdura karşı tutumu ve pişmanlığı olmadığı, tekrar suç işleme ve topluma zarar verme riskinin bulunduğu…..” şeklindeki gerekçeler ile talebin reddine karar verilmiştir.
* Kurul kararında “iyi hal” konusunda yapılan değerlendirmeler, müvekkilin hukuki, yasal ve kişisel durumuna, hayatın olağan akışına aykırı, taraflı, keyfi, önyargılı, çelişkili ve sübjektif belirlemelere dayalı olup, hukuki-yasal dayanaklara uygunluk taşımamaktadır.
*Yine kararda yeralan “…beyanlarında samimi olmadığı, suçu algılama şekli, mağdura karşı tutumu ve pişmanlığı olmadığı, tekrar suç işleme ve topluma zarar verme riskinin bulunduğu…..” şeklindeki tespit ve değerlendirmeler, hukuk ve yasa kurallarına aykırı, çelişkili, sübjektif, önyargılı, temelsiz olup, insan onuruna ve temel hukuk kurallarına aykırılık taşımaktadır.
*Kurul kararı, idari bir karardan ziyade, adeta bir yargı-Mahkeme hükmü görünümüne sahiptir. Müvekkilin herhangi bir örgütsel aidiyeti bulunmadığı, hükme esas olan kararın “propaganda” fiili kapsamında olduğu, gazeteci-yazar, entelektüel kişiliği, yaşam tarzı ve sabit ikametgah sahibi olduğu açıkça ortada iken, Kurul kararında “suç grubu” bölümünde “sol terör” şeklinde nitelendirilmiş olması, maddi ve hukuki dayanaktan yoksun, sübjektif ve kabul edilemez bir durumdur.
*Hükme konu fiilin gazetecilik faaliyeti çerçevesinde olduğu, günlük bir gazetede bir günlük sembolik, dayanışma amaçlı Genel yayın Yönetmeni olarak isminin geçmesi şeklindeki davranışının bu şekilde belirtilmiş olması “kişi hak ve özgürlüğüne, görüş ve kanaat sahibi olma hakkına yönelik hukuka, Anayasa ve AİHS kurallarına aykırı bir durum olup, hak ve özgürlüklerinin ihlali anlamına gelmektedir. Hükümlü de olsa her yurttaşın düşünce ve kanaat sahibi olması, bu haklarından dolayı suçlanmasının hukuka aykırı olduğunu hatırlatmak isteriz.
*Hatırlatmak isteriz ki Müvekkil, Mahkeme kararının kesinleşmesi üzerine, bizzat İstanbul İnfaz Savcılığı’na başvurmak suretiyle cezasının infazının yapılmasını sağlamıştır.
*Bununla birlikte, yaklaşık 20 gün gibi kısa bir süredir cezaevinde bulunan müvekkilin “iyi hal” durumuna ilişkin Kurul tarafından yapılan tesbit ve değerlendirmelerin sübjektif ve çelişkili olduğu, yeterli ve tutarlı hukuki-yasal dayanaklara sahip olmadığını belirtmek isteriz.
*Müvekkilin yaşı, sağlık durumu, mahkeme kararına uyma ve gereğini yerine getirme konusundaki tutum ve davranışı, kararda belirtildiği üzere cezaevinde kaldığı süre zarfındaki tutum ve davranışlarının raporun bir bölümünde olumlu izlenim uyandırdığını ayrıca belirtmek isteriz.
(EMK)