1968 yazı yalnızca dünyada büyük öğrenci gösterilerine tanıklık etmedi. Aynı yılın 20 Ağustos’u 21 Ağustos’a bağlayan gecesi, Varşova Paktı kuvvetleri, Sovyetler Birliği’nin zorlamasıyla Çekoslovakya’yı işgale başladı.
300 binin üzerinde askerle yapılan harekâtta 92 Çek vatandaşı öldü, 300’ü yaralandı.
Bu kanlı işgal, biz 68 kuşağı için sosyalizme yönelik yaşadığımız ilk sarsıntıydı. Hemen o günlerde tartışmalar başladı.
TİP Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Aybar, Deniz Gezmiş’in önderlik ettiği Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB), o zamanki sosyalist gençlerin örgütü olan ve daha sonra Dev-Genç’e dönüşen Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) işgale tepki gösterdiler.
Aybar, Sovyetler’in Çekoslovakya’yı işgalini açık bir biçimde kınadı:
“Sovyet müdahalesinin Amerikan emperyalizminin yararlanacağı olumsuz gelişmelere yol açmasından endişe ederiz. Sosyalist devletler arasında müdahaleye yer yoktur, olmamalıdır. İnsanlığın biricik umudu olan sosyalizmin güler yüzüne gölge düşürülmemelidir.”
FKF işgali şöyle kınadı:
“Sovyetler Birliği’nin Varşova Paktı müttefiklerinden bir kısmıyla birlikte pakt üyesi Çekoslovakya’yı işgal etmeleri, dünya barışına ve özgürlüğüne indirilen bir darbedir. Bu nedenle Türkiye üniversite gençliği adına kınarız. Ulusların içişlerine müdahale, hangi gerekçeler ileri sürülerek yapılırsa yapılsın, özgürlüğü ve insanca yaşamayı engelleyicidir. Ve tehlikeli sonuçlar doğurur.”
DÖB’lüler de Sovyetler Birliği’nin İstiklâl Caddesi’ndeki İstanbul Başkonsolosluğu’na siyah çelenk koyarak işgali protesto ettiler.
Aybar’ın tutumu sosyalist çevrelerin bir kısmında hoş karşılanmadı. Onun ‘güler yüzlü sosyalizm’ çağrısı yer yer alay konusu bile oldu. İşgali savunanların temel gerekçesi şöyle özetlenebilir: Sosyalizm, emperyalizmin kuşatması altındadır.
Bu nedenle sosyalist ülkelerde yeniden kapitalizme dönüş tehlikesi vardır. Sosyalist ülkelerdeki iktidarlar emperyalizmin ajanlarınca yoldan çıkarılabilirler, emperyalizme teslim olabilirler. Buna karşı ‘proletarya diktatörlüğü’ ve ‘Sovyetler Birliği ile dayanışma’ hayati önemdedir.
İşgalin hemen ardından Çekoslovakya’daki bütün radyo istasyonları kademeli olarak susturuldu.
Sadece Sovyet Haber Ajansı TASS’ın haberleri Çekçe ve Slovakça yayımlanan Vitava Radyosu dinlenebiliyordu. Vitava Radyosu ise işgalinin nedenini “Çekoslovakya Komünist Partisi’nin önemli şahsiyetlerinin Sovyetler Birliği’nden yardım talebinde bulunduklarını, zira Cumhuriyet’in karşı devrim ve dış güçler ile işbirliği halindeki anti-sosyalist unsurlar tarafından tehdit edildiğini” şeklinde açıkladı.
Bu açıklama dünyanın birçok sosyalist örgütü tarafından aynen benimsenirken, bazıları tereddütler gösterdi, bir kısmı ise bu işgale karşı çıktılar. Sovyetler saflarındaki ilk bölünme bu işgal sonrası genişledi.
İşgale direnen göstericilerin attıkları ‘Sosyalizme evet, işgale hayır!’ sloganı, uzun yıllar Prag sokaklarının duvarlarını süsledi. ‘Prag Baharı’, Çekoslovakya’nın reform hareketinin önünün kesilip, uzun sürecek karanlık günlerin başlangıcı oldu... ‘Normalleşme’ adı altında başlayan süreç; işçi ve aydın muhalefetinin bastırılması, Komünist Parti üyesi 600 bin kişinin partiden atılması ile sonuçlandı.
Aradan 40 yıl geçti, bugün baktığımız zaman bu işgalin ne kadar akıldışı, insanlık dışı ve sosyalizmin ideallerine karşı olduğunu görüyoruz. Artık bu konuda kimsenin bir tereddüdü kalmadı.
Şimdi de, hâlâ sosyalistler içindeki iradeci anlayış, ‘emperyalizmin oyunları’ gibi gerekçelerle, geçmişe takılıp kalmış durumda. Tarihte büyük acılara ve yıkımlara neden sosyalist uygulamaların ‘müdahaleci’, bireyi yok sayan cemaatçi anlayışları ne yazık ki bazı çevrelerce savunulmaya devam ediyor.
Bunların toplum içinde bir etkisi kalmasa da, gençlerin, düzenden şikâyet eden bazı kesimlerin ilgisini çekiyor.
Sosyalizmin, bu çağda yeniden insanlığın ilgisini çekebilecek, ezilenlerin desteğini alacak bir proje haline dönüşmesi için geçmişin de ciddi bir şekilde eleştirilmesine ve değerlendirilmesine gerek bulunuyor.
Çekoslovakya’da bugün ne sosyalizm kaldı, ne de Sovyetlerle işbirliği yapan politikacılar.
40 yıl sonra sosyalizm için yeniden düşünmek açısından Çekoslovakya’da yaşananlar önemli dersler içeriyor...(OÇ/EZÖ)