“Dün Ankara’da mahkememiz vardı. Dün, orada biz, avukatlar, hak savunucuları olmamıza rağmen , orada olmayan tek şey sanıklar ve adeletti. “Bizim orada yapabileceğimiz tek şey, soru sormaktı. Onu yapmamıza dahi izin verilmedi.
“Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan sanıklar bırakın tutuklanmayı mahkemeye dahi getirilmedi. Bu sanıklardan biri de Mehmet Ağar’dı. Ağar, için özel celse açtılar.
“Ben davalara ilişkin adaletsizliğe ilişkin çok şey konuşabilirim. Ancak, kişisel birşey söyleyeceğim. Bu devlet bana bir gençlik bir borçlu. Devlet Hanife anneye annelik borçluğu olduğu gibi bana da gençlik borçludur.
“Ben her cumartesi buraya gelmeye çok da istekli değilim Ama adalet için başka çarem yok. Benim tek istediğim babamın katillerinin yargılanmasıdır.”
Böyle seslenen kişi avukat Eren Baskın. Baskın’ın babası Mecit Baskın, 1994'te Ankara’da önce kaçırıldı, ardından öldürüldü. O dönem Baskın, Ankara Altındağ İlçesi Nüfus Müdürü’ydü.
İçişleri Bakanlığı'nın "yasaklaması" nedeniyle 57 haftadır Galatasaray Lisesi önünde açıklama yapamayan Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki eylemlerini de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak'ta yaptı.
Ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri/İnsanları'na, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve 27 yıl önce öldürülen Kürt bilgesi Ape Musa’nın oğlu Dicle Anter de destek verdi.
"Cezasızlık bir devlet politikası"
Eylemde ilk olarak haftanın “Abdülmecit Baskın için adalet istiyoruz” başlıklı açıklamasını Cumartesi İnsanları/Anneleri’nden Sebla Arcan okudu. Arcan, şöyle dedi:
“756 haftadır, bu topraklarda gözaltında kaybetmenin bir devlet politikası olarak uygulandığı, sivil yurttaşları hedef aldığı, sistematik ve yaygın olarak yürütüldüğü gerçeğini anlatıyoruz.
“756 haftadır, ‘insanlığa karşı suç’ niteliği taşıyan gözaltında kaybetmelerin bir devlet politikası olarak cezasız bırakıldığı gerçeğini haykırıyoruz.
"756 haftadır, devleti, zorla kaybetmeleri önlemek, sona erdirmek ve cezalandırmak için adli, İdari, hukuki etkin önlemleri almaya çağırıyoruz.”
"Haklarımıız engelliyorlar"
“57 haftadır kalkanla, copla, tomayla, gözaltı araçlarıyla, ağır silahlı polislerle bizi bu sokağa hapsederek hukuken sahip olduğumuz haklarımızı kullanmamızı engelliyorlar” diyen Arcan şunları vurguladı:
“Şimdi de çifte standartlı uygulamalarıyla annelerin acılarını yarıştırıyorlar. Çekin istismarcı ellerinizi annelerin yaralarından. Onların yarasını saracak, evlatlarına kavuşmalarını sağlayacak adımlar atın. Bu toprakları evlat acısının mekanı haline getiren politikalarınım son verin.”
“756. haftamızda 26 yıl evlat acısıyla yaşayan ve adalete ulaşamadan aramızdan ayrılan Meryem Baskın'ın bıraktığı yerden Abdülmecit Baskın için adalet istiyoruz diyerek buluştuk.
“İçinde Abdülmecit Baskın'ın da bulunduğu 1993-96 yılları arasında gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 19 kişiye ilişkin yürütülen Ankara JİTENI Davası'nın 22. duruşması dün gerçekleşti.
"Aile avukatlarının taleplerini geri çeviren mahkemeler 'cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek' suçlarından yargıladığı Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve diğer 16 kişiyi bırakın tutuklamayı duruşmalardan vareste tuttu, Aile avukatlarının sanıklara soru sorma hakkı engellendi. Adil yargılama ilkesine uymayan mahkeme tarafsız bir yargılama yapılmadığı kuşkumuzu derinleştirdi.
"Artık yeter! Yargının asıl işlevi suç işleyenlerin yargılanıp, cezalandırılması ve adaletin yerine getirilmesidir. Ankara JİTEM Davası inkarın, sanıkları aklamanın, cezasızlığın bir parçası olmasın. Türkiye'nin yaşadığı hakikat ve adalet krizini sonlandırmanın başlangıcı olsun. Adaletin tecelli etmesi ve geçmişle hesaplaşma imkanı sunması talebimizi karşılasın! Kayıplarımızdan ve 57 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz”
Ekinci: Bu mahkemelerden adalet çıkmaz
Arcan’ın Ankara'da aynı dönem öldürülen Yusuf Ekinci'nin oğlu Sertaç Ekinci de şunları söyledi:
“Hukuki süreç saçma sapan yürütüldü. Soruşturma aşamasında cinayetleri itiraf eden yüzlerce sanık var. Bunların hiç birinin akli dengesi yerinde mi diye bakılmaz, sorulmaz. Bizim davamızda Ayhan Çarkın için bu talep edildi. Bu adam Mehmet Ağar’ı, Tansu Çiller’i suçluyorsa ya yalan söylüyordur ya da delidir. Böyle bakıyorlar. Dolayısıyla bu mahkemelerden doğru karar çıkmasını bekleyemeyiz.”
Yıldırım: 90'lardan farkı yok
Aynı dönem öldürülen Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım da şunları söyledi:
“Şu an yaşadığımız dönemde şahit olduklarımızın 90’lardan bi farkı yoktur. Bu durumda hangi adaletten söz etmiş olacağız. Biz herkes için eşit haklar istiyoruz. Yaşam hakkı ellerinden alınan canlarımız için sevdiklerimiz için adalet istiyoruz.”
Mecit Baskın'ın öldürülmesine dair İHD Kayıplar Komisyonu'nun açıklamasında Mecit Baskın'ın öldürülmesine dair bilgiler şöyle: 41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdülmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2 Kasım 1993 tarihinde İş yerindeki makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındı. 4 Ekim 1993 tarihinde elleri arkadan bağlı, üç kurşunla öldürülmüş bedenini bir çiftçi Ankara Gölbaşı mevkiinde buldu. Bulunduğu yer Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi'ne çok yakın ıncsafcdcki metruk bir binanın arkasıydı. Ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Abdülmecit Baskın'ın gözaltına alındığı inkar edildi. Tünı başvurular etkin bir soruşturma yapılmadan sonuçsuz bırakıldı. 26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkam İbrahim Şahin'in emriyle, Abdülmecit Baskın'ı gözaltına aldıklarını ve Baskın' ın Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın' ın anlattıkları, olay yeri tutanakları ile karşılaştırıldı. İfadeler ile yer gösterme tutanaklarının "örtüştüğü" savcılık dosyasına eklendi. 2011 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan ve halen Ankara l . Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. |
(EMK)
*Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet