Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), kadın haklarını merkezine alan ve bu alanda devletlere bağlayıcı yükümlülükler getiren en kapsamlı uluslararası insan hakları sözleşmesi olarak kabul ediliyor.

PROF. DR. FERİDE ACAR YORUMLUYOR
CEDAW Komitesi: İstanbul Sözleşmesi’nden neden çıktınız?
Birleşmiş Milletler çatısı altındaki dokuz temel insan hakları sözleşmesinden biri olan CEDAW, aynı zamanda kadınların insan haklarına adanmış sözleşme olma özelliğini taşıyor.
1979 yılında BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 1981’de yürürlüğe giren CEDAW, kadınlara yönelik ayrımcılığın yalnızca yasalar önünde değil, fiili hayatta da ortadan kaldırılmasını hedefliyor. Bu yönüyle sözleşme, “eşitlik” kavramını kağıt üzerinde bırakmıyor; devletlerden somut politika, yasa ve uygulamalar talep ediyor.
CEDAW’a taraf olan ülkeler;
- Kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırmayı,
- Kadınların siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel hayata eşit katılımını sağlamayı,
- Toplumsal cinsiyet kalıplarını ve basmakalıp yargıları dönüştürmeyi,
- Kadına yönelik şiddeti önlemeyi ve failleri cezalandırmayı
taahhüt ediyor.
Bu nedenle CEDAW, sıkça “uluslararası kadın hakları yasası” olarak tanımlanıyor.
Türkiye CEDAW’ın neresinde?
Türkiye, CEDAW’ı 1985 yılında imzaladı ve sözleşmeye taraf oldu. Bu adımla birlikte Türkiye, kadınlara yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırmak için gerekli yasal ve kurumsal düzenlemeleri hayata geçirme ve bu alandaki uygulamalarını düzenli olarak CEDAW Komitesi’ne raporlama yükümlülüğü altına girdi.
Sözleşmeye göre taraf devletler;
- İlk raporu sözleşmenin yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra,
- Sonraki raporları ise her dört yılda bir
BM CEDAW Komitesi’ne sunmak zorunda.
Türkiye bugüne kadar CEDAW Komitesi’ne birçok dönemsel devlet raporu sundu. Ancak bu raporlar, yalnızca devletin kendi beyanlarıyla sınırlı kalmıyor.
Gölge raporlar: Sivil toplumun sözü
1997 yılından bu yana kadın örgütleri, Türkiye’nin CEDAW uygulamalarını değerlendiren “gölge raporlar” hazırlıyor. Bu raporlar, resmi devlet raporlarının ötesine geçerek kadınların gerçek yaşam deneyimlerini, hak ihlallerini ve yapısal sorunları Komite’nin gündemine taşıyor.
Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH) başta olmak üzere pek çok kadın örgütü;
- 1997’den 2021’e kadar farklı dönemlerde gölge raporlar sundu,
- CEDAW Komitesi’nin Türkiye’ye yönelik nihai görüş ve tavsiyelerinde kadın hareketinin taleplerinin yer alması için savunuculuk yürüttü.
Bu yönüyle CEDAW süreci, yalnızca devletler arası bir mekanizma değil; sivil toplumun doğrudan müdahil olduğu bir denetim alanı olarak öne çıkıyor.
İhtiyari Protokol ve bireysel başvuru hakkı
Türkiye, CEDAW’a ek olarak İhtiyari Protokolü de imzaladı. 2002 yılında yürürlüğe giren bu protokol sayesinde;
- Kadınlar, iç hukuk yollarını tükettikten sonra CEDAW Komitesi’ne bireysel ya da grup halinde başvuruyapabiliyor.
- Komite, ağır ve sistematik hak ihlalleri söz konusu olduğunda inceleme ve soruşturma yetkisini kullanabiliyor.
Bu mekanizma, CEDAW’ı yalnızca bir niyet belgesi olmaktan çıkararak hak arama yollarını genişleten güçlü bir araç haline getiriyor.
Kadına yönelik şiddet ve CEDAW
CEDAW Komitesi’nin 2017’de kabul ettiği 35 No’lu Genel Tavsiye Kararı, kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti açık biçimde bir insan hakları ihlali olarak tanımlıyor. Karar, bazı durumlarda bu şiddetin işkence kapsamına girebileceğini ve doğurganlık haklarına getirilen kısıtlamaların da şiddet sayılabileceğini vurguluyor.
Bu çerçevede CEDAW, kadına yönelik şiddetin önlenmesini devletler açısından uluslararası bir hukuki yükümlülükhaline getiriyor.
Bugün 189 ülkenin taraf olduğu CEDAW, kadın hakları açısından küresel ölçekte en güçlü sözleşmelerden biri olmayı sürdürüyor. Ancak uzmanlar ve kadın örgütleri, asıl meselenin imza değil uygulama olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye açısından CEDAW, bir yandan önemli bir hukuki dayanak sunarken, diğer yandan kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde devlet politikalarının sürekli olarak uluslararası denetime açık olmasını sağlıyor.
CEDAW’ın gerçek anlamda hayata geçirilip geçirilmediği ise yalnızca raporlarla değil, kadınların gündelik yaşamında hissedilen eşitlik, güvenlik ve adaletle ölçülüyor.
Gölge raporları buradan okuyabilirsiniz.
Erkek Şiddeti Veritabanı, Avrupa Birliği tarafından eş finanse edilen ve Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) tarafından yürütülen ‘Türkiye’de Katılımcı Demokrasinin Güçlendirilmesi: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin İzlenmesi Projesi Faz III LOT I’ kapsamında hayata geçirildi.
Veritabanına https://erkeksiddeti.org/adresinden ulaşabilirsiniz.
(EMK)










