Belediye Başkanı'na 22 Haziran'da dava açan Cumhuriyet Savcısı Muammer Özcan, Kürdistan İşçi Partisi "PKK'ya bilerek ve isteyerek yardım etmek" ile suçladığı Baydemir'in Ceza Kanunu' nun 314. maddesi uyarınca cezalandırılmasını talep etti.
3 Temmuz'da iddianameyi kabul eden Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Osman Baydemir'i 3 Ekim'de yargılamaya başlayacak.
"Polis karakola, eylemci evine çekilsin" sözü davalık oldu
Delil olarak CD çözüm tutanakları, gazete haberleri, örgüt talimatlarını içeren İnternet çıktılarını gösteren Savcı Özcan, iddianamesinde PKK'nin kuruluşu, örgüt yapısı ve gelir kaynaklarına ilişkin bilgilere de yer verdi.
Savcının iddianamesinde, Diyarbakır'da 5'i çocuk 11 kişinin ölümüne, 200'ü çocuk 600'ü aşkın kişinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan olaylar da sıralandı.
Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir'in Roj TV'nin kapatılmaması için Aralık 2005'te Danimarka Başbakanı Rasmussen'e mektup gönderenler arasında yer aldığını hatırlatan savcı, Baydemir'in Diyarbakır'da olaylar sırasında 29 Mart'ta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu önünde basın açıklaması yaptığını belirtiliyor.
Baydemir, iddianamede yaptığı basın açıklamasında söylediği şu sözlerden sorumlu tutuluyor:
"Bir gün önce bu kentin acısı 14 idi, bu sabah itibariyle 16'dır. Belki bir saat sonra kaygımız o ki daha da fazlalaşacaktır. Bizler tüm bu yaşananların Kürt Sorunu'na kalıcı ve barışçıl bir çözüm bulunamamasından kaynaklandığına inanıyoruz. Güvenlik perspektifinin hakim olduğu mevcut yaklaşımlar Kürt Sorunu'nun barışçıl çözümüyle demokratikleşme şansını maalesef büyük bir çözümsüzlük siyasetinin içerisine çekmektedir.
"Yapılan protestolara güvenlik güçlerinin direnmesi sonucu çok sayıda insan ateşli silahla yaralanmıştır. Başta hükümet olmak üzere herkes meseleye sivil, sağduyulu bir şekilde yaklaşmalı. Bu konuda acilen sorumluluk üstlenmelidir. Dayatılan bu çözümsüzlük siyasetine karşı kapsamlı, cesur, yaygın ve sivil bir demokratik mücadele yürütmek elbette ki gerekmektedir.
"Bununla birlikte, demokratik hak ve özgürlükleri talep edip yükselen baskıcı dalgayı engellemek için yapılan mücadele de kullanılacak yöntemler de demokratik olmalıdır. Güvenlik güçleri bu saatten itibaren artık karakollara çekilmelidir. Şu an protesto gösterilerini yürüten vatandaşlarımız da evlerine çekilmelidir."
Yasa ne diyor?
1 Haziran 2005 tarihli Ceza Kanunu'nun "Silâhlı örgüt" başlıklı 314. maddesine göre "(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.
Yasanın "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" başlıklı 220. maddesi ise şöyle: (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması hâlinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir. (7) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. (EÖ/KÖ)