10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nde, ruh sağlığı uzmanları şiddetin, çatışmanın bütün toplumun ruh sağlığını bozduğuna dikkat çekti.
Ruh Sağlığı Platformu'nun basın toplantısında bianet'in silahlı şiddetin ve medyanın çatışmacı dilinin toplumun ruh sağlığını nasıl etkilediğine dair sorusunu yanıtlayan Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel, "Kayıplar bütün toplumu etkiliyor" dedi.
"Askerde yakını olanları da, çatışma bölgesinde yaşayanları da etkiliyor. Sonuçta bütün toplum gerilme, kaygılanma yaşıyor."
Yüksel: Diyalog yolu bulunmadıkça silahlı çatışma bir sonuç vermez
Yüksel anahtarın çatışma dışı çözümleri araştırmak olduğunu söyledi; "Diyalog yolu önemlidir. Çatışma dışı çözümler ne olur, diye konuşmadıkça silahlı çatışma bir yere gitmez" diye konuştu.
Ancak Yüksel gazetecilerin sorularını yanıtlarken şunu da vurguladı: "Toplumun ruh sağlığını koruma işi bizim ana işimiz değil. Bu politikacıların işidir."
Kendini ifade edebilmenin önemi
Yüksel'in bahsettiği, ruh sağlığını bozucu faktörlerin ortadan kaldırılması.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "sağlıklı olma halini", "ruhça ve bedence tam bir iyilik içinde olma hali" olarak tanımlıyor. Oysa ruh sağlığını, dolayısıyla sağlığımızı bozan temel faktörler var. Türk Nöropsikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Peykan Gökalp, sıralıyor:
"Toplumda şiddetin varlığı, diyaloğun olmaması ve önyargılar."
Bunların sonucunda çatışma/uzlaşmazlık ve bunları çözememe durumunun, toleranssızlık ve "kavga"nın ortaya çıktığını belirten Gökalp, ruh sağlığını bozucu faktörlerden birine daha işaret ediyor.
"Kendini yeterince ifade edebilme çok önemli. Bu çocuklar için de böyle. Ailede çocuğun duygularını ifade edebilme olanağını bulması çok önemli."
Gökalp toplumda çatışmayı/uzlaşmazlığı çözme becerisinin düşüklüğüne dikkat çekiyor; bu becerinin yükseltilmesi gerektiğini söylüyor.
İnsan haklarına, demokrasiye dayalı ruh sağlığı politikası
"Ruh sağlığı sadece bireysel değildir, toplumsaldır" diyen Türk Psikologlar Derneği Başkanı Ayla Dönmez, çatışma kültürü yerine sorun çözme ve çözüm üretme tutumunun yerleştirilmesinin önemine değindi.
Türkiye'nin bir ruh sağlığı politikasına ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Dönmez, insan haklarına ve demokrasiye dayanması gereken bu politikanın temel amacının ruh sağlığının bozulmadan korunması ve uygun nitelikte sağlık hizmetinin üretilmesi olduğunu söyledi.
"İnsan odaklı, insan hakları ve demokrasi odaklı bir ruh sağlığı politikasına ihtiyacımız var. Bu insanları koruyucu ruh sağlığı hizmetiyle donatmak, güvenli toplumda yaşam koşulları üretmek demek. Ruh sağlığını önemseyen toplumların yaşam kalitesi artıyor." (TK)