Bu üç alanda çatışma ortamı sürerse, Türkiyede iktidar parçalanması, yeni bir fetret dönemi yaşanabilir. Ardından, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin geleceğine ilişkin yeni bir tablo ile karşı karşıya kalınabilir. Türkiyede kısa vadede yeni bir siyasal kriz yaşayabilir.
Kıbrıs: AKPnin iktidar alanını genişletme çabası
Kıbrıs sadece bir güvenlik meselesinden ibaret değildir. Kıbrıs sorunu dolayımıyla Türkiyede devam eden tartışma, esasında bir yanıyla bir iktidar tartışmasıdır. Türkiyenin yeni siyasal kimliğinin oluşturulmasına dönük bir tartışmadır.
Kıbrıs üzerinden yürütülen tartışma şudur: Kıbrısta Annan Planı temelinde bir çözüm için adım atılması, Türkiyedeki geleneksel iktidar bileşimini değiştirir.
3 Kasım seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasal tablo nedeniyle, AKP ve diğer iktidar odakları arasında zoraki bir uzlaşma sağlandı. AKP, kendisine tanınan iktidar alanını genişletmek istiyor, bunun için de arkasına Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliğini (AB) alan politika izliyor.
Bunun devam etmesi için, Kıbrıs sorununun Batının talepleri doğrultusunda çözülmesi gerekiyor. Bu nedenle AKP, Annan Planını esas alan bir çözümden yana, Annan Planını esas alan bir Türkiye Tutum Belgesi oluşturmaya çalışıyor.
Türkiyenin ABye yaklaşması, AKPnin iktidar alanını genişletmesi, Ordunun sistem içindeki gücünün geriletilmesi anlamına gelecektir. Çatışmanın nedeni budur.
Uzlaşma çabası mı, çatışma işareti mi?
Genelkurmay Başkanlığı ile AKP hükümeti arasında görüş ayrılığı bulunduğu herkesin bildiği bir sır. Mustafa Balbayın açıkladığı metinler çok ayrıntılı, terminolojisi geleneksel devlet diline uygun. Balbayın haberi, yalan olamayacak kadar gerçek bazı unsurlar taşıyor.
Ordunun Kıbrıs sorununa bakışı çok belli. Radikal gazetesinde Mehmet Ali Kışlalının Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile yaptığı söyleşide, Özkökün Kıbrısa yaklaşımı, Genelkurmayın çekincesi olarak verilen belgedeki görüşlerle uyumlu.
Genelkurmay Başkanlığının ve Dışişleri Bakanlığının bu haberi yalanlamış olması, görüntüyü kurtarmaya dönük bir tutum gibi algılanmalı.
Ordunun Kıbrıs konusundaki geleneksel politikasını biliyoruz. Bu süreçte Genelkurmay Başkanlığı geleneksel görüşlerini gözden geçiriyor; Annan Planına ne kadar yaklaşabileceği konusunda bir çalışma yürüttüğü anlaşılıyor.
Annan Planının olduğu gibi kabul edilemeyeceğini gören AKP de bu planda bazı tadilatlar yapıyor.
Böyle bir pencereden bakıldığında, iki taraf görüşlerini yakınlaştırmaya, uzlaştırmaya, ulusal bir politika oluşturmaya çalışıyor denilebilir.
Diğer taraftan, bu haberlerin basına sızdırılması, bir çatışma işareti olarak da algılanabilir. Ordu ve hükümet arasında bu konuda bir sorun yaşandığı çok açık. Kim kime yaklaşacak, ne kadar yaklaşacak bilinmiyor.
Basına sızdırılan haberler de açık tartışma ihtiyacından kaynaklanıyor, görüşlerde uzlaşma ortamının zayıflığına işaret ediyor. Her iki kurumda da uzlaşma isteyen ciddi bir odağın olduğunu, haberlerin basına bu odaklar tarafından sızdırıldığını düşünüyorum.
Kuzey Irak ve Ilımlı İslam
Benzer şekilde, Türkiyenin Kuzey Irakta bir ABD çözümünü kabul etmesi de, Türkiyedeki iktidar bileşimini etkiler. Hükümetin arkasında ABDnin durması, karşı çıkanların tasfiyesi anlamına gelir.
Diğer taraftan, özellikle 15 ve 20 Kasımda Türkiyede yaşanan bombalı saldırılardan sonra İngiltere Başbakanı Blair ile ABD Başkanı Bushun yaptıkları açıklamalar çok önemli.
Bush ve Blair, Türkiyenin teröre ve radikal İslama karşı bir cephe ülkesi olduğunu ilan ettiler. Bu, Türkiyenin küresel düzen içindeki yerini yeniden tanımlama girişimidir. Ordunun asıl itirazı da buna dönüktür.
Daha önce Türkiye dünyaya laik, modern, demokratik bir Müslüman ülke olarak örnek gösterilirken, bu yaklaşımla, ılımlı İslam ülkesi olarak model olarak önerilmeye çalışılıyor.
Bu da AKPnin arayıp da bulamadığı bir yaklaşım. Türkiyenin ılımlı İslam ülkesi olarak model gösterilmesi, Türkiyede sınırlı, kısmi İslamizasyonun gerçekleştirileceği anlamına gelir.
Bu proje, Türkiyenin başlangıç ve kuruluş ilkelerinin değiştirilmesi anlamına gelir. Bu yönde adımlar ve buna karşı direniş var. Bu da ciddi bir kriz potansiyeli barındırıyor. (BB)