Türkiye'de son üç yılda, gazetecilerin haber kaynaklarına yönelik 10'dan fazla olay yaşandı. Gazeteciler kimlerle görüşme yaptıklarını açıklamaya zorlandı veya kaydettikleri görüntülere el kondu.
Habur'da bir haftada "kaynağa" ikinci saldırı
Capa Ajansı kameramanı Marc de Banville'nin, Kuzey Irak'a geçerken Habur Sınır Kapısı'nda çektiği görüntülerin yerladığı kamerasına zorla el konularak izlenirken, aynı gruptaki Le Monde gazetesi muhabiri Guillaume Perrier'in bilgisayarı 28 Ekim akşamı Kuzey Irak dönüşünde de didik didik arandı.
Bilgisayarı ve diğer haber malzemelerinin en ince ayrıntısına kadar arandığını ve gümrükte dört saat süreyle tutulduğunu söyleyen Perrier, bianet'e yaptığı açıklamada, yetkililerinin "haber kaynağı" güvencesini umursamadıklarını ifade etti.
Perrier, Banville ve Estelle Vigoureux, geçtiğimiz günlerde Kuzey Irak'a geçmek isterken gümrükte çektikleri görüntülerin izlenmesine izin vermedikleri için toplam 30 saat süreyle alıkondu. Üç gazeteci savcılıkça serbest bırakılmıştı.
Hakim gazeteciyi "yardımcısı" biliyor!
Silopi'de yaşanan bu örneğinin dışında "haber kaynağının gizliliğinin sadece kağıt üzerinde kaldığını gösteren diğer bir vaka da Beytüşşebap'ta yaşandı.
Beytüşşebap Sulh Ceza Mahkemesi, öldürülen bir PKK'linin ilçedeki cenaze töreninde "Abdullah Öcalan lehine slogan atanları tespit etmek" için cenaze haberini yapan Doğan Haber Ajansı (DHA) muhabiri Emin Bal'ın bant kayıtlarına el koymak için işyerinin aranmasını istedi.
8 Ekim'de başvurulan bu yöntem, Temmuz 2006'dan bu yana Emin Bal ve ilçedeki gazetecilerin karşılaştıkları beşinci "haber kaynaklarına yönelik" ihlal oldu.
Habercinin haber kaynağı da neymiş?
Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) organize ettiği Newroz kutlamalarında "PKK lehine slogan atıldığını" bildiren polise kamera çekimi yapan Emin Bal'dan görüntülerin alınması için 21 Mart'ta izin verildi. Kasetlere el kondu.
DTP'nin Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 6 Mart'ta Beytüşşebap'ta düzenlediği panelde "yasadışı örgütün propagandası yapılıp yapılmadığı"nı soruşturmak için verilen izniyle arama yapıldı.
Kuzu Kırpma Kültür Sanat ve Yayla Şenlikleri Festivali'ni izleyen Bal'ın bürosuna polis operasyon düzenledi. Polis, "mahkemede delil olarak kullanacağı" gerekçesiyle Bal'ın tüm kaset ve cd'lerine savcılık izniyle el koydu.
Polis, sokak isimlerini değiştirdiği için kaymakamın tepki gösterdiği Belediye Başkanı Faik Dursun tarafından düzenlenen basın toplantısında çekilen görüntüleri gazetecilerden istedi. Haberciler vermek zorunda kaldı.
İhlas Haber Ajansı (İHA) bölge muhabirliğini yapan Abdil Tekin, festival dönüşünde Beytüşşebap Alay Komutanlığı'na bağlı askerlerce arama noktasında durdurularak karakola götürüldü. Sorgulanan Tekin'in de kaset ve cd'lerine el konuldu.
Mayıs 2006'da, Milliyet gazetesi Ankara muhabiri Tolga Şardan, "bilgisine başvurmak amacıyla" Emniyet Genel Müdürlüğü Müfettişlerince ifadeye çağrıldı. Basın meslek örgütleri durumu kınadı.
"Hürriyet" gazetesi muhabiri Sebati Karakurt, Kandil Dağı dönüşünde Ekim 2004'te gözaltına alınarak çektiği fotoğraflar istendi. (EÖ/NZ)