Çatışmaları çözme sürecinde silahlı gruplarla diyalog kurma konusunda bir uzman olan İrlandalı Clem McMartney, Türkiye'de çatışmanın durması için de PKK'yle müzakere yapılabileceğini söylüyor. Bu sürecin başlayabilmesi için, tarafların çözüm potansiyelinin var olduğuna karşılıklı inanması gerekiyor. Başlangıç adımlarıysa, üçüncü bir taraftan gelebilir.
McCartney, çatışma çözümleri, diyalog süreçleri ve barış antlaşmalarının uygulanması, silahlı gruplarla nasıl diyalog kurulabileceği konularında bağımsız bir uzman. İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ve Britanya hükümeti arasındaki müzakerelerde taraflarla yakın bir şekilde çalıştı. 1999'da Kuzey İrlanda barış süreci metnini, bununla ilgili eğitim belgelerini kaleme aldı. Gürcü ve Abhaz politikacılarla yürüyen diyalog sürecinin, Filipinler ve Kolombiya odaklı Karşılaştırmalı Öğrenme projesinin danışmanı. Güney ve Orta Asya'daki uzlaşmazlıklarda da deneyimi var.
29-30 Eylül'de Diyarbakır'da düzenlenen "Türkiye'de Kürtler: Barış Süreci İçin Temel Gereksinimler" konferansında "Çatışmadan Çözüme Geçişin Ana Hatları" üzerine bir sunum yaptı. McCartney'le Türkiye'de çatışmanın sonlandırılması sürecinde neler yapılabileceğini, olası müzakerelerin hangi şartlarda gerçekleşebileceğini konuştuk.
"Hepimizin uzlaşmazlıkları çözme becerisi var"
McCartney, sunumunda aslında hepimizin evden işyerine, birçok durumda uzlaşmazlıkları çözme becerisine sahip olduğunu, bunu anımsamamız gerektiğini söyledikten sonra sordu: "Peki bazen neden çözemiyoruz?" Bu soruyu genellikle birkaç şekilde yanıtladığımızı anımsattı: "Sorunun doğası yüzünden", "Diğer tarafın doğası yüzünden". Sonra yine sordu: "Peki acaba bizdeki bir şeyden dolayı olamaz mı?
Anahtar soru: Neden savaşıyorum?
Sunumun ardından konuştuğumuzda, tarafların kendine "Neden savaşıyorum?" sorusunu sormanın ne denli önemli olduğundan söz etti.
"Bu soru ve yanıtı genellikle düşünülmüyor. İnsanlara yakınlaşırsan bu sürece girerler. Bu düşünmenin halka açık olması gerekiyor. Örgütler büyüdükçe giderek daha sıkı ve katı bir yapıya sahip olurlar. Devlet dersen, o zaten daha da büyük."
Sunumda anlaşmazlıkların, çatışmanın sürmesine neden olan faktörleri şöyle sıralıyor: Güç politikasına bağlılık; nefret ve düşmanlık; güvensizlik, korku, kendini güvende hissetmemek; geçmişten gelen ve çözülmemiş acılar, kırgınlıklar; diğer tarafta değişim olduğunda görmezden gelmek, bunu bilmemek ve anlamamak; mekanizmaların yokluğu ve farklı bakış açıları.
McCartney herhangi bir çözüm sürecine, ilgisi olan bütün tarafları dahil etme yönteminin zor da olsa daha iyi bir yöntem olduğunu söylüyor. "Çünkü daha çok, farklı, çeşitli, işe yarar fikirler ortaya çıkar. Örneğin belli bir oranda oyu olan bütün siyasi partileri/grupları dahil etmek düşünülebilir. Kadınlar mutlaka dahil edilmeli." Kürt sorununda, Kürt ve Türk toplumlarının, alt bölümlerinin, uluslararası aktörlerin de taraf olduğunu ekliyor.
Çatışma ve görüşme
McCartney, çatışmayı ve görüşmeyi nelerin oluşturduğunu, şu nitelikleriyle gösteriyor.
Çatışma: Seçenek yokluğu, militan zihniyet, davaya adanmışlık, tavizlere güvenmeme, kendi kanderini tayin etme, bölünmeye meydan vermeme
Görüşme: Değişim için gerçek fırsat, askeri seçeneğin nitelik itibarıyla zayıf oluşu, meşruiyet ve tanınma, emellerin varlığının kabul edilmesi, riskleri asgariye indirme kabiliyeti, garantiler ve karşılıklı bağımlılık, kabul edilebilir arabulucular.
"Her şey müzakere edilebilir"
"Her şey müzakere edilebilir" diyen McCartney müzakerelerin başlaması için gerekli olan şartları da özetliyor:
"Çözümün, daha iyi bir durumun olabileceği, çözüm potansiyelinin var olduğu inancı. Bu karşılıklı olmalı. Taraflar saygı gördüklerini düşünmeliler. Bu diğer tarafın isteklerini kabul etmek demek değil. Örneğin devlet görüşmeye başlar ve 'Ne istediğinizi anlıyoruz. Ama katılmıyoruz' diyebilir. Silahlı grup da devlete 'Devletin koşullarını, zorluklarını anlıyorum' diyebilir.
"Bu sırada diğer tarafı reddedici dilden kaçınılması gerek. Çünkü taraflardan biri, diğerinin gerçekten konuştuğunu, oyun oynamadığını, ciddi olduğunu, kendisine saygı duyulduğunu, çözümde ortak çalışılabilecek yeterlilikte olduğunu düşünmek ister. Böyle bir süreçte silahlı grup 'Olacakları görene kadar, yöntemimi durdurayım' diyebilir."
Bu duruma bir örnek veriyor, IRA-Britanya hükümeti görüşmeleri başlama eşiğindeyken, IRA'nın 'Britanya hükümeti Kuzey İrlanda'da sömürgeci emellere sahiptir" dediğini, ancak Britanya hükümeti yetkililerinin kamuya medya aracılığıyla "Böyle bir amacımız yok" açıklamasını yaptıktan sonra yol alınabildiğini anlatıyor.
"Uygulamaya değil, sürece saygı duymak gerek" diyor McCartney. Bu nedenle çözüm sürecinin küçük adımlarla başladığını, bu adımlar için gereken koşulları yaratmak gerektiğini söylüyor.
"Asıl konu Kürtlerin talepleri"
Çözüm sürecinde en önemli faktörlerden birinin de tarafların kendine güven duyması olduğunu vurguluyor.
"Örneğin 'Kuvvet kullanarak tatminkar sonuç alabiliyor musun?' sorusuna taraflar genellikle 'Hayır' yanıtını verebilirler; ama bu söylediklerine inanmayabilirler de."
Buradan yola çıkarak Türkiye özelinde "PKK'yi imha etme inancı yararsız" diyor McCartney. Çünkü ona göre asıl konu Kürtlerin talepleri. "Dünyanın diğer çatışmalı alanlarında, devletlerin 'bölüneceğiz' kaygısı genellikle pragmatiktir. Ama Türkiye'de devletin bu bölünme konusunda bir ideolojisi var; ana ideolojisi bu."
"Başlangıç adımları tarafların dışından gelebilir"
McCartney müzakerelere giden yolda başlangıç adımlarının tarafların dışındaki üçüncü kişiler, örgütler tarafından da atılabileceğini söylüyor. "Örneğin İrlanda'da tarafları cesaretlendiren bir rahipti. Sürece İrlanda'daki milliyetçi ılımlı politikacılar destek verdiler. Dini örgütler, diğer politikacılar etkili olabilir. Sri Lanka'da Norveç hükümeti devrede."
"Çerçeve belgesi müzakerelerde yararlı olabilir"
Müzakerelerde başlangıçta hazırlanacak bir çerçeve belgenin de yararlı olabileceğini söyleyen McCartney "Tarafların mevcut durumunu ve gitmek istediği yolu gösteren bir belgeyi yazmak, müzakerelerde yol alınmasını sağlayabilir. Bu belgenin yazımını örneğin Avrupa Birliği gibi üçüncü bir taraf üstlenebilir" diyor.
Olası bir çerçeve belgesi şu işlevlere sahip olabilir McCartney'e göre:
- Her iki tarafın sorunlarını ve kaygılarını ortaya koyar.
- Sorunları her iki tarafın kendi kaygıları açısından dile getirir.
- Sorunu ortak bir sorun olarak tanımlar.
- Tarafların taleplerine bir sınır getirir.
- Böylece, görüşmeler başlamak için bir giriş zemini, görüşmelerin biçimini ve anlaşmanın yöntemini belirlemiş olur. (TK)