Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Osman Kavala hakkında 29 Aralık’ta verdiği kararın gerekçesi bugün Resmi Gazete’de yayımlandı.
Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar aracılığyla yaptığı bireysel başvuruda AYM, Kavala'nın “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine” karar verdi. Hüküm 7’ye karşı 8 oyla kuruldu. Kararın gerekçesinde, Kavala’nın casuslukla suçlandığı, casusluk suçunun gizlilik gerektirdiği, soruşturulmasının da zor olduğu gibi gerekçeler sıralandı.
TIKLAYIN - AYM'den Osman Kavala'ya ret
AYM, kararın alındığı sırada Osman Kavala’nın 2 yıl 10 aylık tutukluluk süresinin makul ve ölçülü olduğuna, tutuklama tedbirinin de yerinde bulunduğu hükmetti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, Hicabi Dursun, Celal Mümtaz Akıncı, Emin Kuz, ve Yusuf Şevki Hakyemez hak ihlali olmadığına yönelik karara karşı oy yazarak muhalif kaldı.
TIKLAYIN - Yıldırım'ın karşıoyu: Kafkaesk bir hukuk sarmalı
Burhan Üstün, Muammer Topal, Rıdvan Güleç, Recai Akyel, Yıldız Seferinoğlu, Selahaddin Menteş, Basri Bağcı ve Kadir Özkaya ise ihlal olmadığına yönelik oy kullandı.
Adalet Bakanlığı’nın görüşlerine yer verilen kararda Bakanlık casusluk iddiasıyla ilgili Osman Kavala ve Henri Barkey arasındaki bağlantıda yeni kanıtlar olduğunu savundu.
Bakanlık ayrıca, Kavala’nın tutuklama kararındaki kanıtlarla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘derhal serbest bırakın’ dediği karardaki kanıtların farklı olduğunu iddia etti. Bakanlık AİHM kararına ilişkin tutukluluğun sona erdiğini ileri sürerek, tutuklamanın meşru ve ölçülü olduğunu savundu.
"Soruşturmanın zorluğu" gerekçesi
AYM kararda sık sık Kavala üzerindeki casusluk soruşturmasına ilişkin bu konunun araştırılmasının zorluğuna vurgu yaparak “Başvurucuya isnat edilen ve tutuklamaya konu olan devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçu, soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakan bir niteliğe sahiptir” denildi.
Aynı duruma vurgu yapılan başka bir tespitte ise “Doğası gereği gizlilik içinde işlenen casusluk türü suçların ortaya çıkarılmasında, bunlara dair delil ve olguların değerlendirmesinde soruşturma mercilerinin diğer suçlara göre oldukça zor konumda oldukları hatırda tutulmalıdır. Dahası bu tür suçların konusunu oluşturan eylemlerin çoğu kez diğer ülkelerin istihbarat örgütleriyle iş birliği içinde icra edilmesi ve suçların faillerinin eylemlerini gizleme konusunda diğer şüphelilere göre daha kabiliyetli sahibi olması gibi olgular bunlarla ilgili en azından soruşturmanın başlangıcında veya tutuklama gibi koruma tedbirlerinin uygulandığı aşamada aranan delil türü ve düzeyiyle ilgili kısmen farklı ölçütler benimsenmesini zorunlu kılabilir” denildi.
Kararda, Kavala’nın Barkey ile bağlantısına yönelik iddiaların gözardı edilmemesi gereken bir durum olduğu da belirtildi.
"Tutuklama tedbirleri ölçülü" kararı
Osman Kavala'nın tutukluluğunu, tutuklamanın hukuki olmadığı iddiası yönünden de değerlendiren AYM, hükmünde şu ifadelere yer verdi:
"Başvurucuya isnat edilen ve tutuklamaya konu olan devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçu ile "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri"nin güvenliğinin korunması hedeflenmiştir. Buna göre suçun koruduğu hukuki değer ile millî güvenlik arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Dolayısıyla bu nitelikteki bir suç bakımından tutuklama dışındaki diğer koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Bu itibarla somut olayın koşullarında tutuklamaya konu suçun niteliği ve önemi ile suç için kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığı gözönünde bulundurulduğunda başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirlerinin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, açıklanan nedenlerle tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir."
"2 yıl 10 aylık tutukluluk süresi makul"
Tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiası yönünden de başvuruya karar bağlayan yüksek mahkeme şu sonuca vardı:
“Başvurucu hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve ayrıca devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından yürütülen soruşturmanın diğer suçlara ilişkin soruşturmalara göre zorluğu ve karmaşıklığı ortadadır. Bu bakımdan delillerin toplanmasındaki güçlük de dikkate alındığında soruşturma süreci bakımından bir özensizlik bulunmamaktadır. Ayrıca kovuşturma aşaması için farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması, isnat konusu suçlara yönelik soruşturma/kovuşturma sürecinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate alındığında yaklaşık 2 yıl 10 aylık tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasına ilişkin olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.”
Bu görüşlerle, Kavala’nın tazminat talebi de reddedildi.
Kararın tam metni için TIKLAYIN
(HA)