Londra'nın kuzeyinde Tottenham'da dört çocuk babası 29 yaşındaki Mark Duggan'ın cuma günü (5 Ağustos) polis tarafından vurularak öldürülmesinin ardından başlayan olaylar Londra dışına da taşarak diğer illere de sıçradı.
Olayların merkezinde yer alan ve Türkiyeli nüfusun yoğun olarak yaşadığı Haringey'de Belediye Meclisi Üyesi olarak görev yapan ve aynı zamanda Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi İngiltere Temsilcisi olan Nilgün Canver İngiltere'de yaşanan olayları bianet'e değerlendirdi.
Olayların başta kapitalizme ve neoliberal politikalara karşı göçmenlerin ve ezilen sınıfların mücadelesi olarak yansıtıldığını ifade eden Nilgün Canver, sonrasında işin boyut değiştirdiğini ve hırsızlık, yağma ve talan olaylarına dönüştüğü görüşünde.
Canver, olaylara karışan göstericilerin pek çoğunun göçmen ya da alt sınıftan olmadığını, aralarında üniversite öğrencileri gibi eğitimli sınıftan gelenlerin de olduğunu söyledi.
Sosyal medyada örgütlendiler
Mark Duggan'ın öldürülmesinden sonra bilgi almak isteyen Duggan'ın ailesi ve arkadaşlarının Tottenham polis merkezi önünde toplandığını ve burada gayet barışçı bir şekilde beklemeye başladıklarını ifade eden Canver, bu esnada altı saat boyunca hiçbir polis yetkilisinin bilgi vermemesi nedeniyle kalabalığın giderek arttığını söyledi.
Bu sırada twitter ve facebook gibi sosyal iletişim ağları sayesinde "Silahsız bir siyah polis tarafından" öldürüldü bilgisinin yayılması üzerine farklı yerlerden Tottenham'a akın edenlerin olayların fitilini ateşlediğini söyleyen Canver, ilerleyen günlerde olayların Tottenham ve Londra dışına da sarktığını ifade etti.
"Protestocular sadece alt sınıf değil"
Tahmin edileceği gibi toplum içinde bazı kesimlerin polisle ilişkilerinin zedelendiğini söyleyen Canver, özellikle toplumun dışında kalan gençlerin polisle arasının hiç iyi olmadığını söyledi.
Duggan'ın öldürülmesi üzerine polise olan nefretin daha da arttığına dikkat çeken Canver, sözlerine şöyle devam etti:
* Cumartesi öğleden sonra herkes oraya toplanmış oldu. Londra'nın birçok bölgesinden gençler oraya akın etmeye başladılar. Ve olay polisle çatışmaya arkasından yağmalamaya, yangın çıkartmaya döndü. Bölgeye çok ciddi şekilde zarar verildi. Birçok insan evsiz kaldı, işyerleri zedelendi, zarar gördü, arabalar yakıldı.
* Önce spor mağazaları elektronik eşya satan mağazalar bazı kıyafet mağazaları basıldı. Önce buralara girerek, imha ederek kapitalizme karşı sanki tavır alıyorlarmış gibi görüntü verildi. Fakat giderek bu çehre dönüştü hiç alakası olmayan mağazalar aileler evler yağmalanmaya başlandı. Dolayısıyla dediğim gibi olay rayından çıktığı zaman çok boyutlu şekilde her tür insanın olayın parçası olduğu, her tür kriminal davranışın sergilendiği bir hale geldi olay. İlk başladığı noktayla bu üç günde ulaştığı nokta çok farklı.
* İlk başta bunların altsınıf, sistemde hiçbir yer edinemeyen gençler oldukları, kızgınlıklarını böyle yansıttıkları düşünüldü. Fakat şimdi dün yakalanıp mahkemeye çıkartılan gençlerin eğitimli ve çok da altsınıf olmadıkları fark edildi. Tablo ilk düşünüldüğü gibi değil gerçekten.
"Türkiye medyası abartıyor"
* Benim olayların yaşandığı yerlerde görüştüğüm Türkiyelilerin pek çoğu çok endişeli. Kendi dükkanlarını ve evlerini korumak için gece, gündüz nöbet tutanlar var.
* Türkiyelilerin bulunduğu yerlere de geldi protestocular. Fakat karşılaştıkları direniş karşısında geri adım attılar.
* Ancak bu durum, Türkiye medyasında yer aldığı gibi "Türkler Londra'yı koruyor" şeklinde yansıtılmamalı; bu ciddi bir abartı.
* Sadece Türkiyeliler veya Kürtler değil, herkes imkanları çerçevesinde protestoculara karşı kendini korumaya çalışıyor. Asyalılar da, Afrikalılar da, hatta İngilizler de...
"Irkçılığın yükselmesinden korkuyorum"
* Bu arada dikkat çekilmesi gereken bir nokta var. O da olayların yaşandığı bazı yerlerde kendini korumaya çalışan göçmenlere saldıran ırkçı İngilizler. Mesela dün dükkanını korumaya çalışan üç Asyalı, araba çarpması sonucu öldü.
* Arabayla Asyalılara çarpan kişinin protestoculardan olduğu söylendi. Ancak ben eminim ki, o kişi protestocu falan değildi.
* Benim en büyük endişem bu olayları fırsat bilen aşırı sağcı faşistlerin "Göçmenler bıçaklarla, sopalarla bekliyorlar" diyerek göçmenlere karşı ırkçı saldırılara girişmesi.
* Ayrıca diğer endişe verici bir olay da, bu ülkede polis sayısının ciddi şekilde azaltılması planlanıyordu. Bu olaylar sonrası ben polis sayısını azaltacaklarını düşünmüyorum. Aksine polisin yetkisini arttırabilirler. (EKN)