Tanrılar tarafından, tam tepeye varacakken her seferinde geri düşeceğini bildiği bir kayayı ‘sonsuz kere’ tepeye taşımakla mahkûm edimiş Sisifos’un hayat karşısında yılmayan tavrı, başkaldırımızın özetidir. Tanrıların, yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünerek cezalandırdıkları Sisifos bu cezaya, o kayayı her seferinde yukarı taşımaya yüklediği isyancı tavrıyla ile cevap verir. Sisifos’un kurtuluşu, bu cezaya karşı durarak tanrılara karşı bir tür zafer kazanılabileceğini göstermeyi bilinçli bir mücadeleye dönüştürmesindedir. Varoluş nedenini, kayanın ve çabanın kendisi olmakta bulur.“Sisifos o taşın birkaç saniyede bu aşağı dünyaya inişine bakar, yeniden tepelere doğru çıkarmak gerekecektir onu. Böylesine taşlarla didinen bir yüz, taşın kendisidir şimdiden! O kayasından daha güçlüdür.” Camus kitabında Sisifos’un hikayesini hoşlukla şöyle özetler. Sisifos, kaderiyle yüzleşmiştir ve varoluşunu anlayarak kurtuluşunun bir yolunu bulmuştur. İnsan, tüm manasızlığına rağmen yaşamı yenmek zorundadır. Bu sebeple Sifinos boyun eğmemiş, başkaldırıyı seçmiştir.
Sana yazıyorum canım arkadaşım, yoldaşım. Biraz sıkışmış, biraz yorgun, biraz meyuz kaldın biliyorum oralarda. Artık hayata sığmak da hiç kolay değil. Talan, katliam, infaz haberleri geldikçe kafanı da gövdeni de rahme iteleyip orada cenin pozisyonunda dünyayı izlemek, hatta halvete çekilmek istiyorsun ama bir yerin hep dışarıda kalıyor. Bir melodram yaratmaktan itinayla kaçıyor, maneviyatın artık gönlüne dar gelse de, kimse isyanından vazgeçmesin diye her cümleni mukavemetle (dirençle,) bitiriyorsun, onu da biliyorum. Bünyende bir kıyacı, bir cani ölüme daha yer kalmadığını bile bile izliyorsun o katliam videolarını, gönlün alttaki yorumları okumaya yetmiyor, kendine adil, zararsız, isyankar bir tanrı yaratıp “bu dünyada göremedik, varsa diğer tarafta ivazını bulsunlar” diye ettiğin duada teselli arıyorsun bazen utana utana. Sisifos’a itinayla bak. Adaletsiz ve gaddar tanrıların başını eğmenin yolunu, kayaya yüklediği anlamda bulmuş bir asiden sıkı bir dost olur zira.
Bak, hırslarından çatlıyor tanrılar da şimdi. Elleri ayaklarına dolaşmış şekilde, haklarını resmi seçim zaferleriyle oyalıp, Sisifos’a verdikleri cezadaki yenilgilerini, o kayanın asla tepeye ulaşmayacak olduğunu söylerek örtüyorlar. Bi’ de Sisifos düşünmüyor mu sanıyorsun arada bir vazgeçsem diye, o da özlemiyor mu yolunun ötesinde, berisinde kalanları. Özlenir, içlenilir elbet. Fakat bir gör sen onu, o kayanın aşağı düşüşünü ufak bir gülümsemeyle izlerken acayip bir keyif alıyor, geçenlerde kahkaha attığını dahi duydum. Sana altta Sisifos’un telefonunu gönderiyorum. İçin sıkıldıkça ara. Arasın beni, sakın çekinmesin dedi. “Türkiye bir malul ülkedir, cefasını çeken bilir.” diye de ekledi. Ve senin için bir mektup yazdırdı. Mektubu aşağıda yolluyorum. Gözlerinden öperim canım benim.
“Beni bir kayayı dik bir yokuştan yukarı taşımakla zorunlu kılınmış, eylemlerimin mesüliyetinden dahi gayrı düşmüş bir zavallıymış gibi gösteriyorlar. Sakın inanma. O kayanın sesi var ya, böyle dingin, aşağı inerken o ses beni nasıl sermest ediyor bilemezsin. İlaveten o kayayı yukarı çıkarta çıkarta bir kaslandım, bir güçlendim ki sorma, karşılarında beni her gün daha güçlü kıldıklarının hesabını yapamıyor Safdiller. Üstelik o kayayı tepeye ulaştırmış, fakat düşürme korkusundan kayaya dokunamayan yığınlar için de başlı başıma kadim bir bilgiyim. O kayayı tekrar o tepeye nasıl ulaştıracağımı, daha da mühimi, o kayanın düşüşüyle mahfolmayacağımı biliyorum çünkü.
Onlar başta beni buraya ve bu eyleme hapsetmişti evet, ama artık kayayı taşımak da bu yol da benim seçimim. Benim dengem, kayayı tepeye ulaştırma ereğimden vazgeçmemekle, tepeye ulaşamazsam dahi bu eylemin kendisinin, beni hapseden tanrılara bir başkaldırı olması sebebiyle bizatihi önemli olmasını tarihime yazmış olmakla kuruluyor. Hadi söylemeyecektim ama öyle bitireyim. O kendi salyaları ve övgülü kaslarıyla yalpalanmış tanrılar heyetini de o kadar kafaya takma. Asli hakikat o kayayı taşıma inadımızda.
O kayayı taşıyan bacaklarından, ellerinden, aklından öperim. Sevgiler, Sisifos.” (NE/YY)