Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu’nda ‘Süreç’e ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrail eleştirisi
Çandar, “Soykırımcı İsrail’in yeni bir saldırısına tanık olduk” ifadesini kullanarak İsrail’in kuruluşundan bu yana “saldırgan” bir politik çizgi izlediğini savundu. “İsrail Devleti, Batı sömürgeciliğinin bölgemize yerleştirdiği bir saldırgan urdur” diyen Çandar, Raşid Halidi’nin “Filistin, Yüz Yıllık Savaş” kitabına atıf yaptı ve eserin Türkçe yayına hazırlanmasında tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın rolüne dikkat çekti. Kavala’nın AİHM kararları uygulanmış olsaydı özgür olacağını belirten Çandar, “Kendisine sağlıklı, uzun ve özgür bir ömür diliyorum” dedi.
AİHM ve hukuk vurgusu
Konuşmasında AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma zorunluluğunu hatırlatan Çandar, bu kararlar uygulanmış olsaydı Can Atalay’ın Meclis’te, Selahattin Demirtaş’ın ise özgür olması gerektiğini söyledi. “Edirne’de dört duvar arasında tutulan Demirtaş ve Selçuk Mızraklı ile benzeri isimler var oldukça, ‘Süreç’e güven tesis edilemez” diyen Çandar, Diyarbakır’da görüştüğü herkesin “destek var ama güven yok” mesajı verdiğini aktardı.
“Süreç” için somut adım çağrısı
Çandar, son bir yılda Abdullah Öcalan’ın çağrısı, PKK’nin feshi ve silahlı mücadeleyi sonlandırması gibi gelişmelerle Meclis çatısı altında bir Komisyon kurulduğunu hatırlattı ancak hukukî düzenlemelerin geciktiğini söyledi. Öncelikli adımlar olarak:
· Eve Dönüş Yasası ve İnfaz Yasası’nda değişiklik,
· Silahların bırakılmasının ardından toplumsal entegrasyonu sağlayacak düzenlemeler,
· “Umut Hakkı” uygulamasına geçiş (özellikle Öcalan’ı kapsayacak şekilde)
çağrısında bulundu.
Dil uyarısı ve SDG tartışması
“Döneme uygun dil zorunludur” diyen Çandar, hükümet çevrelerinde kullanılan sert üslubun “Süreç”i tehlikeye soktuğunu savundu. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için “terör örgütü” ifadesinin kullanılmasının hem yanlış hem de Türkiye’deki Kürt yurttaşları incitici olduğunu belirtti. SDG’nin Irak–Suriye arasındaki Samelka (Fişhabur) Sınır Kapısı’na Suriye bayrağı çektiğini hatırlatan Çandar, “Bu durumda SDG’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı olduğunu söyleyebilir misiniz?!” diye sordu. Ayrıca 10 Mart’ta geçici cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan 8 maddelik mutabakat ve Nusaybin–Kamışlı kapısının ortak işletilmesine dair ön anlaşma açıklamalarını anımsattı.
“Kim SDG için ‘terör örgütü’ diyorsa, Türkiye’deki ‘Süreç’e karşı provokasyon yapıyor demektir” dedi.
“1 Ekim’i fırsata çevirelim”
Çandar, 1 Ekim 2025’te oluşan olumlu havanın gecikmeden barış ve demokratik toplum yönünde bir fırsata çevrilmesi gerektiğini belirtti. Sınır dışından dönecekler, cezaevlerinden çıkacaklar ve diasporadan geleceklerin topluma kazandırılmasının ülkeyi güçlendireceğini vurguladı.
Çandar’ın hükümete 4 maddelik önerisi
1. Dili değiştirin: Tehditkâr ve dışlayıcı üsluptan vazgeçin.
2. Suriye’de diyaloga destek olun: SDG’ye yönelik hakaretamiz dil kullanmayın; kapsayıcı tutum alın.
3. Hukuka uyun: AİHM/AYM kararlarını uygulayın; Demirtaş ve diğer tutuklular için adım atın.
4. Umut Hakkı’nı başlatın: MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği bu başlıkta somutlaşın; kapsayıcı adımlar atın.
“1 Ekim’de gördüğümüz tablo, kalıcı ve kapsayıcı olursa ‘Barış ve Demokratik Toplum’ yolunda ilerleyebiliriz” diyen Çandar, “halkın güvenini kazanmayan hiçbir sürecin sonuna eremeyeceğini” vurguladı.

Hişyar Özsoy: Nusaybin Sınır Kapısı’nın açılması siyasi çözümün önünü açacaktır
(EMK)


