Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri sürerken TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bütçe teklifinde barış sürecine “tek bir kuruş” kaynak ayrılmadığını söyledi.
Çandar, sonuna kadar barıştan yana olduklarını; ancak mevcut bütçeye de olumlu oy vermelerinin beklenemeyeceğini vurguladı.
Konuşmasında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın barış sürecine ilişkin olumlu açıklamalarını hatırlatan Çandar, bu değerlendirmelere katıldığını belirtirken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye konusunda kullandığı dili ise süreci zedeleyebilecek bir yaklaşım olarak değerlendirdi.
“Dışişleri Bakanı’nıza ayar verin”
Çandar’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Bu tehdit dili. Bu, Türkiye’deki süreci zehirleyecek dil! Bu dille mi Türkiye’deki süreci başarıyla yönetecek, bin yıllık bahsettiğiniz Kürt-Türk kardeşliğini pekiştireceksiniz? Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunuyorum: Dışişleri Bakanı’nınıza ayar verin. Sayın Dışişleri Bakanı’nın kullandığı dil, yaptığı imalar, üstü kapalı tehditler Türkiye’de ve Suriye’de, her yerde milyonlarca Kürt’ün kalbini kırıyor ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘hep beraber yazmaya başlayacağız’ dediği ‘destan’ın yazılmasını imkânsız hale getiriyor.
“Dikkatinize getirmek istediğim bir önemli husus var. Bazı bilgilere sahip olursanız, olan-biteni ve Suriye’de olması gerekenleri daha iyi anlayabilirsiniz kanısındayım. SDG, 10 Mart Mutabakatı’nın muhatabı değil, imzacısıdır. 10 Mart Mutabakatı’nın altında iki imza vardır: Birinde Ahmet el-Şara yazıyor; diğerinde Mazlum Abdi. Birinin sıfatı Suriye Geçici Cumhurbaşkanı, diğerinin Suriye Demokratik Güçleri Başkomutanı.
“Suriye Kürtlerini incitirseniz, Türkiye Kürtlerini incitirsiniz”
“Türkiye’nin bütün kurumları aylardır SDG’yi kendi imzaladığı 10 Mart Mutabakatı’na uymaya davet ediyor. Kim kime ne söylüyor? Ne ilginçtir ki, SDG de, Şam’daki HTŞ rejimini 10 Mart Mutabakatı’na uymaya çağırıyor. 10 Mart Mutabakatı Ayet-i Kerime değil. 8 maddelik bir metin. Üstelik, Şam rejimi, bu mutabakatın 1, 2, ve 5. maddelerini bugüne kadar yerine getirmedi.
“Bu diyalog ve müzakerenin Suriyeli taraflar arası bir uzlaşmayla sonuçlanması, Türkiye’deki sürecin de Kürt-Türk kardeşliği ile tahkim edilmesine ve taçlanmasına yardımcı olacaktır. Çünkü, -daha önce de bu kürsüden vurguladım- Türkiye Kürtlerini Suriye Kürtlerinden ayıramazsınız. Tarih bir, coğrafya bir, dil bir, din bir, her şey bir. Türkiye ile Suriye arasındaki, Kürtlerin arasındaki sınır, bir metre enindeki demiryolu hattıdır ve bu fiktif bir sınırdır. O nedenle, Suriye Kürtlerini incitirseniz, Türkiye Kürtlerini incitirsiniz; Türkiye Kürtlerini incitirseniz, süreci nihayete erdiremezsiniz.”

HAKAN FİDAN "SABRIMIZ TÜKENİYOR" DERKEN
SDG Şam'la askeri entegrasyon anlaşmasına varıldığını doğruladı
AYM ve AİHM kararları
Konuşmasının devamında barış sürecinde toplumsal rıza ve desteğin ancak özenli bir siyasal dille mümkün olabileceğini vurgulayan Çandar, iktidarın bu konuda gerekli sorumluluğu göstermediğini ifade etti.
Çandar ayrıca Kürt siyasetçi Leyla Zana’ya yönelik ırkçı ve cinsiyetçi küfürlere de dikkat çekti.
Konuşmasının son bölümünde yeni anayasa tartışmalarına da değinen Çandar, mevcut Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyulmadan yeni bir anayasa talep edilemeyeceğini söyledi. (TY)







