Sabah 11.00'de Dicle Üniversitesinde imza standı açan "GDO'ya Hayır" ekibi, öğleden sonra 15.00'te de kentin entelektüel damarının attığı sanat sokağına taşındı.
Biyolojik çeşitliliği korumak, kendine yeterli bir tarım politikası, eşit, adil ve güvenli besin için, canlıların patentlenmemesi için, "GDO'ya hayır" diyenler balonun çevresindeydi.
Bir günde 5 bin imza
Bir günde yaklaşık 5 bin imza toplandı Diyarbakır'da. İmza verenler arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı da vardı. Ayrıca sivil toplum örgütleri de imza kampanyasına destek verdi.
GDO'ya Hayır Platformu adına Diyarbakır'da bulunan platform temsilcileri; Türkiye'deki 11 bin bitki türünden 3 bin 700'ünün dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmadığını ifade ettiler. Türkiye'nin biyolojik çeşitlilik bakımından çok zengin olduğunu bu zenginliğin ilerde yoksulluğa dönüşmemesi açısından da GDO'ya Hayır kampanyasının önemine dikkat çektiler.
Tarımsal, biyolojik çeşitlilik açısından, özellikle buğday, arpa, yulaf, nohut, gibi günümüzde dünya nüfusunun çok büyük bir kısmının gıdası haline gelmiş bir çok ürünün gen merkezinin Anadolu olduğunu vurguladılar.
Bu duyarlılık Diyarbakır'ın Karacadağ eteklerinin bundan 10 bin yıl önce ilk tarımcı köy yerleşim toplumu olma özelliğini taşıyan Çayönü mıntıkasının, Einkorn türü buğdayı ehlileştirmesinin tarihi belleği pekiştirmesi açısından da kampanyaya destek veren Diyarbakırlıları gönendirdi.
Ayrıca kampanyayı yürüten temsilcilere, Diyarbakır Çevre Gönüllüleri Derneği üyeleri de gün boyu destek verdi. Platform temsilcileri hangi tür ürünlerin genleriyle oynandığını da örneklerle açıkladılar. Buna göre; mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, ayçiçeği, gibi ürünlerde ciddi genetik problemler olduğuna dikkat çekildi.
Avrupa'da 15 ülkede yapılan ankete göre, her yüz kişiden 71'inin genetiği değiştirilmiş ürünlere karşı olduğu da vurgulandı. Türkiye'de henüz bu konuda yeterli duyarlılığın oluşmadığını bu nedenle de yeterli denetimin de yapılmadığının altı özenle çizildi.
Kampanyayı yürüten temsilciler özellikle marketlerden alışveriş ederken organik (ekolojik, biyolojik) ürünlerin tercih edilmesi, bunun yanında yerli üretimlere de daha çok sahip çıkılması gerektiğine parmak bastılar. Bu tespit kampanyaya katılan Diyarbakırlılar arasında geçmişte ilkokullarda uygulanan "yerli malı haftaları" önerisini gündeme getirdi.
Kampanyaya gerek imzalarıyla gerekse de balona yaklaşımlarıyla ilgi gösteren Diyarbakırlılar "Siz bakmayın bu domates balonun uzaktan masum durduğuna, çok kaşmer bir balondur o haa" demeyi de esprileriyle ihmal etmediler.
Ama her şeye rağmen, yine her şeyin altında siyaset arayan Diyarbakırlılar, "Peki bu genetiği değiştirilmiş hormonlu gıdalara karşı çıkıp mücadele edeceğiz de! Asıl hormonlu insanları nasıl halledeceğiz bu Avrupa Birliği (AB) üyeliği kapısında. Asıl mesele orada!" demeyi de ihmal etmediler. (ŞD/BB)