Haberin İngilizcesi için tıklayın
Paulo Coelho’nun Eleven Minutes (Onbir Dakika) isimli kitabını Saadet Özen, 2004'te Can Yayınları için Türkçe’ye çevirdi. Çeviride Kürdistan sözcüğü yerine “ortadoğu” tercih edildiği ortaya çıktı. Çevirinin sansürlenmiş hali 38 defa basıldı.
Yazar Mûrad Dildar ve Jêhat Kiliç bianet’e yaptığı açıklamada şunları dedi:
“Paulo Coelho 'nun ‘Eleven Minutes’ kitabını okurken Kürtler'den bahseden cümlelerle karşılaştık.
“Bu cümleleri kitabın Can Yayınları'ndan çıkan ve Saadet Özen tarafından yapılan Türkçe çevirisiyle karşılaştırdığımızda cümlelerin doğru çevrilmediğini ve sansürlediğini farkettik.
“Harper Collins Publishers in 2014 yılında yayınladığı kitabın 62. Sayfasında yer alan ‘She went to an internet cafe and discovered that the Kurds came from Kurdistan, a non-existent country, now divided between Turkey and Iraq’ cümlesi Saadet Özen tarafından yapılan ve Can Yayınları'ndan Temmuz 2017 de basılan çevirisinin 68.sayfasında ‘Maria bir internet kafeye girdi, internette Kürtler' in Ortadoğu'da yaşadığı yazıyordu’ olarak çevrilmiştir.”
Paulo Coelho’nun kitabından doğru çeviri şu şekilde olmalıydı:
“O (Maria) bir internet kafeye gitti ve Kürtlerin, Kürdistan’dan, şu an Türkiye ve Irak arasında bölünen, var olmayan bir ülkeden olduklarını keşfetti.”
Çeviride ayrıca Kürdistan’ın Türkiye ve Iraq arasında bölündüğünü belirten kısım da sansürlenmiş.
Konu sosyal medyada tartışmaya açıldı. Can Yayınları adına Can Öz twitter hesabında sonraki baskılarda "düzelteceğiz" dedi, kitabın toplatılacağını duyurdu.
"Paulo Coelho 11 Dakika'daki çeviriyle aslı arasındaki farkların sorumlusunu, editörünü bilmiyorum. Baskı çok eski. Ancak yayıncının böyle kafasına göre metne müdahale hakkı yoktur. Tepki gösteren okurlar haklı. İlk baskıda düzelteceğiz."
Paulo Coelho 11 Dakika'daki çeviriyle aslı arasındaki farkların sorumlusunu, editörünü bilmiyorum. Baskı çok eski. Ancak yayıncının böyle kafasına göre metne müdahale hakkı yoktur. Tepki gösteren okurlar haklı. İlk baskıda düzelteceğiz.
— Can Öz (@ccanozz) 13 Temmuz 2019
Saadet Özen: Hiçbir kelimeyi bilerek sansürleme hakkını bugüne kadar kendimde görmedim
Saadet Özen sansürleme hakkını kendinde bulmadığını Twitter hesabından paylaştı. Daha sonraki twitlerinde "ne bulduysam onu çevirdim" ifadelerine yer verdi.
Şahsen, hiçbir kelimeyi bilerek sansürleme hakkını bugüne kadar kendimde görmedim. Anlatılanı, söyleneni doğru bulup bulmamaktan bağımsız olarak yazar yazmışsa yazmış. Can Yayınları’nın yaptığına da şahit olmadım. +
— saadet özen (@zen_saadet) 13 Temmuz 2019
Saadet Özen bugün de konuya ilişkin şu mesajları paylaştı:
Coelho hakkında açıklama yapmak istiyorum. Kitapta geçen “Kürdistan” kelimesini sansürlediğim iddia edildi, faşist, ırkçı, akla gelebilecek her tür hakaret sıralandı. Bakalım gerçekten bu kelimeyi kullanmaktan imtina eder miyim. Bu sayfalar, bir yıl önce çıkan bir çevirimden.+ pic.twitter.com/mQkpBXrffI
— saadet özen (@zen_saadet) July 14, 2019
- Yani, yazar Kürdistan dediyse ben de öyle çevirmişim. Bu çok doğal. Coelho’nun kitabı (On Bir Dakika) on altı yıl önce yayınlanmış. Açıklama için bu saate kadar beklememin sebebi şu: Dünden beri hatırlamaya çalışıyorum, acaba o zaman farklı mı düşünüyordum, diye. +
- Hayır. Bugün ne düşünüyorsam onu düşünüyordum. Kararsızlık anlarında insanı ilkeler korur. Çeviri her zaman yorumla yürüyen bir iş, fakat sansür başka. Hiçbir zaman bunun yanında olmadım. Yazarın görüşüne katılıp katılmamak da önemli değil. Ne yazdıysa o. +
- Yayınevinde bunun konusunun geçtiğini bile hatırlamıyorum. Can Yayınlarının herhangi bir kitabı sansürlediğine hiç şahit olmadım, olmaz. Öte yandan, özellikle bir not yoksa, editörden çıkmış ya da basılmış çeviriyi bir daha okumuyorum. +
- Şayet soran olmasa bunun farkına bile olmayacaktım, keza yayınevi de öyle. Ne olmuş da böyle olmuş derseniz, söyleyeceklerim tahminden öteye gitmez ve bu, suçu birilerine yıkmaya çalışmaya girer. Yalnız, dün söylediğim gibi, Coelho’nun çevirileri ajansına gider. +
- Yani, çevirinin onayı oradan geliyor, en azından o zaman öyleydi. Söylediğim gibi, o süreçle benim bir ilgim yok. Özellikle “çevirinin şurası olmamış, şöyle değiştirdik” gibi bir not yoksa çevirileri tekrar okumuyorum. Ayrıca, sansürde garip bir uyarlama var. +
- Portekizcesinde tam olarak şöyle diyor: “Entrou em um cybercafé e descobriu na internet que as curdos vinham do Curdistão, um país inexistentex hoje dividado entre a Turquia e o Iraque.” Türkçede ise Kürdistan adı geçmiyor, Kürtlerin Ortadoğudan geldiği söyleniyor. +
- Tutun ki sansürlemek istedim. Kürdistan kelimesini kaldırdım. Ortadoğuyu niye ekleyeyim? Hatta (kelimeden imtina eden kafa yapısı) Coelho’nun “varolmayan ülke” tanımıyla mutlu olabilirdi de. +
- Nasıl olduğuna dair daha fazla tahmin yürütmek, spekülasyona girer. Cevap veremeyecek durumda olanlara soru sormayı gerektirir. Şunu biliyorum, Can Yayınlarının dün hemen açıkladığı gibi yeni baskılarda bu düzeltilir. +
- Dünden beri pek bir şey hissetmeden linci seyredilorum. Vaktiyle başka türlü düşünmüş olsaydım, bunu söylerdim. Mesela korkmak mümkündü. Salman Rüşdi’nin Japon çevirmeni öldürülmüştü. Bizde bir kitap sakıncalı görüldüğünde çevirmeni de yargılanıyordu ki bu hâlâ değişmedi. +
- Çevirmenlik ve çevirmenler ancak bir sorun olduğunda akla gelir, bu böyle. Ancak, kişiliğimle, tavrımla ilgili genellemelere şaşırdığımı söylemem gerek. Mesela biri, neden Kürtlere sıra geldiğinde uzak durduğumu sormuş, mealen. Çok üzücü. +
- Bunu “benim Kürt arkadaşlarım da var” çiğliğine düşmeden kısaca ifade etmeye çalışayım. Her kimlik, halk, milliyet, din, cinsiyet, yönelim, bir diğeri kadar onurlu. Hayatı böyle yaşamaya çalışıyorum. +
- İnsanız, içimden çocuk gibi, en azından bunun için çabaladığıma dair örnekler vermek geliyor, ama bu hem ayıp hem garip olur. Lincin şehvet seli, en doğru şeyi bile söylese insanların ne kadar kötü olabildiğini gösterdi. Hangi halktan olurlarsa olsunlar, onlara kapım kapalı. +
- Yapmadığım bir şey için özür dilemem. Yüze yakın kitap çevirdim. Binlerce sayfanın içinde bu bir leke olarak kalacak. Anlamaya çalışanlar gibi anlamak istemeyenler de olacak, buna bir çare yok. Daha fazla uzatmayayım. +
- Can Yayınları benim evim, büyüdüğüm yer. Kitapta bu bölüm düzeltilecek. Can Öz’ün dostluğu, desteği her zaman gurur verici. Bu işe elbette üzüldüm, çok üzüldüm. Ama işte dostlarımız, destek olanlarımız, anlamaya çalışanlarımız var. Yola onlarla devam edeceğiz.
(MB)