Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan 13. "Çalışma Meclisi"nin, 1 Mayıs arifesinde, 29-30 Nisan’da Beştepe’de yapılacağını duyurdu.
Işıkhan Pazartesi günü, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ konfederasyonlarını ziyareti sonrasında yaptığı yazılı açıklamayla "sosyal diyalog mekanizmaları"nı çalıştırdıklarını, Üçlü Danışma Kurulu, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nu işlettiklerini ve Ortak Paylaşım Platformunun gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Işıkhan 1 Mayıs kutlamaları için Taksim'e çağrı yapan işçi sendikaları konfederasyonlarını da “1 Mayıs'ı, her yıl dönümünde, huzursuzluk gününe çevirmek iste[mekle], çözümün ve uzlaşmanın değil; sadece sorunun bir parçası olmayı bilinçli bir şekilde tercih etmek[le]" suçladı.
"BİR ELİMİZDE KARANFİLLER, BİR ELİMİZDE ÇOCUKLARIMIZ"
Sendikalar ve emek örgütlerinden 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama daveti
CHP'den 1 Mayıs açıklaması: Valilikle görüşeceğiz, 1 Mayıs alanı Taksim'dir
Bakan, konfederasyonlarla görüşmesinde "Çalışma Meclisi"nin en kapsamlı ve kritik öneme sahip sosyal diyalog mekanizmalarından biri olduğunu vurguladı. 1946'da oluşturulan "önemli" Meclis, aradan geçen 78 yıl içinde yalnızca 12 kez toplanmıştı.
Işıkhan bununla birlikte “Bu meclis[in], ülkemizde 1947 yılından beri, çalışma hayatını ilgilendiren temel konulara ilişkin sorunları gündeme getirmekte ve hazırlanan politikaları tüm tarafların katkılarıyla hayata geçirmekte [olduğunu]" iddia etti. Çalışma Bakanı 12. Çalışma Meclisinin de en son 2019 toplandığını belirtti.
2019-2023 arasında dünyada ve
Türkiye'de yer yerinden oynadı
"Çalışma Meclisi" toplanmadı
Meclis'in toplanmadığı beş yıl içinde Türkiye ve dünyada günümüzdeki büyük ekonomik darboğazları tetikleyen küresel ölçekli gelişmeler arasında Türkiye'yi doğrudan doğruya etkileyenlerin başında, 2019'da patlak veren küresel borç krizi geliyordu. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde artan borçluluk, küresel ekonomiyi olumsuz etkiledi. 2018'de başlayan ve 2019'da da devam eden döviz kuru krizi, Türk Lirası'nın (TL) değer kaybetmesine ve enflasyonda devasa yükselişe neden olurken ithal ürün fiyatlarında artışa ve yurt içi borçlanma maliyetlerinin yükselmesine yol açtı. 2019'da Erdoğan'ın Merkez Bankası Başkanı'nı değiştirerek başlattığı faiz indirimleri yatırımcıların güvenini sarstı, döviz kurunda ve enflasyonda dalgalanmalara neden oldu.
2020'de başlayan COVID-19 pandemisi, küresel ekonomiyi derinden sarsan en büyük krizlerden biriydi. Koronavirüs salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamalar, üretim ve hizmet sektörlerini durma noktasına getirdi. Küresel ticaret hacmi önemli ölçüde azaldı ve işsizlik oranları arttı. Küresel daralma Türkiye ekonomisini de derinden etkiledi. Turizm, perakende ve hizmet sektörlerinde faaliyetlerin durması ve tedarik zincirlerinde aksaklıklar, ekonomiyi daralmaya itti. İşsizlik oranlarında artış ve yoksulluk riski yükseldi.
2021'de COVID-19 pandemisi ve artan talep, küresel tedarik zincirlerinde darboğazlara yol açtı. Ürün teslimatlarında gecikme ve fiyat artışları birçok sektörde hissedildi. Küresel tedarik zinciri sorunları, hammadde fiyatlarındaki artış ve yükselen talep, 2021'de birçok ülkede enflasyonda yükselişe neden oldu. Bu gelişmeler, 2021'de Türkiye'de de enflasyonda yükselişe neden oldu. Bu durum, alım gücünü düşürdü ve yoksulluk riskini artırdı.Enflasyonla mücadele için Merkez Bankası 2021'de faiz oranlarını yükseltmeye başladı. Bu durum, borçlanma maliyetlerini artırarak ve yatırımları frenleyerek ekonomik büyümeyi yavaşlattı.
2022'de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, küresel ekonomiyi önemli ölçüde etkiledi. Enerji fiyatlarında artış, gıda güvenliği riskleri ve yatırımcı güveninde azalma gibi unsurlar birçok ülkede ekonomik gerilemeye yol açtı. Bu durum, Türkiye ekonomisini de olumsuz etkileyerek enflasyonu daha da yukarı çekti. Rusya-Ukrayna savaşı ve küresel piyasalardaki belirsizlikler, 2022'de Türk Lirası'nda (TL) yeni dalgalanmalara neden oldu. Döviz kuru risk primi arttı ve yatırımlar azaldı.
2023'te de enflasyon Türkiye ekonomisindeki en büyük sorun olmaya devam etti. Yüksek enflasyon, alım gücünü düşürdü, yoksulluk riskini artırdı ve yatırımları engelledi. Merkez Bankası'nın 2021 ve 2022'de enflasyonla mücadele için yaptığı faiz artırımları, 2023'te ekonomiyi yavaşlatmaya başladı ve 2024'te büyüme hızı düşerken, işsizlik riski artıyor.
Bu gelişmelere karşın, geçtiğimiz beş yıl boyunca toplanma ihtiyacı duyulmayan "Çalışma Meclisi"nin hükümetin uğradığı yerel seçim yenilgisinin ardından, işçi ve işçi emeklilerinin hak taleplerinin yükseldiği bir dönemde, güçlü 1 Mayıs kutlamaları için sendika konfederasyonlarının harekete geçtiği günlerde toplantıya çağrılması dikkat çekti.
Işıkhan, 1 Mayıs'ta Taksim'de
buluşma çağrılarına "istismar" dedi
Çalışma Bakanı Hak-İş, Türk-İş, Kamu-Sen, TESK ve TZOB’u ziyareti sırasında 1 Mayıs'ta Taksim'de kutlama için Taksim’e yapılan çağrılarını hedef gösterdi.
Işıkhan “1 Mayıs'ı, her yıl dönümünde, huzursuzluk gününe çevirmek isteyenler, çözümün ve uzlaşmanın değil; sadece sorunun bir parçası olmayı bilinçli bir şekilde tercih etmektedirler” dedi ve DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB ve diğer emek örgütlerinin "emeği savunmak değil bunun istismarı peşinde oldukları"nı iddia etti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de Taksim'de toplanmmanın hak olduğunu dile getirmişti. Bakan "Hak, hukuk ve adalet kavramlarının sloganla değil icraatla tesis edilebileceğini unutmamalıyız. İşçilerimiz, emekçilerimiz ideolojik sloganların değil, samimi icraatların muhatabı olmalıdır” dedikten sonra “İşçilerimizin, ülkemize zarar verecek, ilerleyişimizi ve büyümemizi sekteye uğratacak, toplumu gerecek hiçbir eylemin içinde yer almaları mümkün [olmadığı]nı" ileri sürdü.
"Toplumsal kaos fırsatı"
AKP'li Çalışma Bakanı, “Böyle zamanları; toplumsal kaos için bir fırsat olarak görerek günün sonunda arkalarında bıraktıkları dağınıklığı yine emekçilerimize toplatan anlayışın iyi niyeti sorgulanmalıdır. Bunlar eski Türkiye'de kalan icraatlardır” dedi ve sendikaları “Böyle önemli bir konunun tek bir alan ya da meydanla, Taksim Meydanı ile sınırlandır[makla]" suçladı.
"Taksim'de sendikalarımıza,
sınırlı katılım izni verilmektedir"
Çalışma Bakanı Işıkhan 1977’de Taksim’de katledilen 34 işçi ve emekçiyi “rahmetle yad ettiğini” söyledikten sonra, Taksim'e çağrı yapan sendikaların, hemen hepsi DİSK üyesi olan 1977'deki kayıpların "isimlerini bile hatırlamad[ıklarını]" iddia etti.
Bakan "Bu alanda kitlesel kutlama inadı, 1 Mayıs'ın dayanışma ruhunu zedelemektedir. Bildiğiniz gibi, 1 Mayıs'ta kaybettiğimiz canlarımızı Taksim'de anmak için sendikalarımıza, sınırlı katılımlarına izin verilmektedir” dedi.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay bu yıl 1 Mayıs’ta Bursa'da, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise bu yıl 1 Mayıs’ta Kocaeli’de olacaklarını duyurdu.
(AEK)