Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Meclis Genel Kurulu’ndaki yargı reformu görüşmelerinde yaptığı konuşmada, değişikliklerin Türkiye’nin dünya basın özgürlüğü sıralamasındaki yerine etkisini anlattı:
“2004-2005 yıllarında AB reformları yaptık, AB’ye tam üye adayı olduk. 2005 yılında Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün sıralamasında basın özgürlüğünde 98'inci sıradaydık dünyada, 2009’da 123'üncü sırada.
“2009 yılında yargı reform paketi çıkarıyoruz, işe yarıyor mu? 2010 yılında basın özgürlüğü alanında 138'inci sıraya düşüyoruz.
“Anayasa değişti 10 basamak daha… 2010'da yargıyı derinden etkileyen Anayasa referandumu yaptık 2011 yılında 2 paket çıkardık. Bakıyoruz, 2012 yılında 10 basamak daha düşerek 148'inci sıraya geriliyoruz.
“2013 ve 2014 yıllarında 3 kapsamlı düzenleme geçiriliyor. Bakıyoruz, bu reformlardan sonra, 2014 sonunda 149'uncu sıraya düşüyoruz.
“2015 yılında bir reform belgesi daha önümüze geliyor, 2017'de 6 sıra geriliyoruz, 155'inci sıraya düşüyoruz. 2018'de 157, 2019'da yine 157'nci sıradayız. Dibe demir atmışız.
“Bizler şu anda burada reform konuşurken Türkiye'de en az 300 gazeteci yargılanıyor.”
“Düzenlemeye gerek yok, yasada zaten var”
Teklifle kanunlara haberin ve eleştirinin suç olmadığına ilişkin bir cümlenin eklendiğini anımsatan Çakırözer, şunları söyledi:
“On yedi yıllık tek parti iktidarınız süresince dibe çakılan basın özgürlüğünü bir kanuna ‘Haber ve eleştiri suç olmaz’ cümlesini ekleyerek düzeltme iddiasındasınız.
“Doğru, haberin suç olmaması gerekir, eleştirinin suçlanmaması şart ama bunun için bu düzenlemeye gerek yok, zaten var; Anayasa'da var, TCK'de var, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarında var, Yargıtay içtihatlarında, AİHM kararlarında var.
“Peki, olmayan ne? Yargı bağımsızlığı yok, yargı tarafsızlığı yok. Yargı, tek adam yönetiminin siyasi baskısı altında. Biz bu akşam bu kanunları değiştireceğiz ama yarın sabah bazı savcılar, bazı hâkimler bu kuralı görmezden gelecek.
“Günlerdir yargı reformunu konuşuyoruz ama İstanbul'da, Ankara'da savcılar Hükümetin dış politikadaki kararlarını eleştiren yurttaşları kolaylıkla terör damgasıyla damgalayarak soruşturma açabiliyor. Ne AİHM kararları ne anayasal güvenceler ne kanunlar, içtihatlar ne de buradaki konuşmalarımız onları bu keyfiyetten alıkoyuyor. Bu zihniyetteki savcıya, hâkime hangi reformu yaparsanız yapın bu gidişat değişir mi?
“Türkiye'de gazetecilere, yazarlara, aydınlara, öğrencilere yönelik haksız yargılamaların, hukuksuz tutuklamaların, insanların hayatlarından çalınan ayların, yılların gerekçesi kanunlarımızın yetersizliği değildir. Bu adaletsizliğin gerekçesi, bağımsız ve tarafsız kalması gereken yargının, tek adam yönetiminin siyasi baskısı altında kalmasıdır.
“Bu reform paketi de bu hâliyle hâkimlerin, savcıların haberden suç, Twitter'dan terör yaratma ezberlerinin önüne geçemeyecek. İhtiyacımız olan, güçler ayrılığına dayalı bir hukuk devleti.”
TIKLAYIN - Üç Ayın İyi Haberi: AYM'nin "İfade Özgürlüğü İhlali" Kararları
(AS)