Organize suç örgütü liderliğinden hükümlü olan ve halen Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde tedavi gören Alaattin Çakıcı’ya süresiz sağlık kurulu raporu verildiği ve raporla, Çakıcı’ya ziyaretçi sınırının kaldırılmasının istendiği iddia edildi.
Sağlık kurulu raporunda Çakıcı’da 16 farklı türde hastalığın olduğu, altısının ölümcül risk taşıdığının belirtildiği ileri sürüldü:
“Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derecedeki akrabaları ve yakın arkadaşları ile haftanın 7 günü saat 09.00 ile 20.00 arasında hem sağlığı hem morali aynı zamanda helalleşme açısından bu zaman dilimleri arasında, istediği isimlerle, kişi, sayı adedi koymadan, kendisi için bu ziyaretler hastalıklarının kontrol edilebilmesi için ve morali açısından yeniden hayata bağlayabilir.”
Türk Tabipler Birliği (TTB) basına yansıyan raporu inceliyor, gerçekliği ve uygunluğu üzerinden araştırma yapan TTB’den henüz konuyla ilgili açıklama yapılmadı.
Çakıcı, yine sağlık sebepleriyle nakledildiği Keskin T Tipi Cezaevi’nden sağlık sorunları nedeniyle Mayıs ayında Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Halen hastanede tedavi görüyor.
Sık sık af konusunu gündeme getiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de 24 Haziran seçimi öncesinde Alaattin Çakıcı'yı hastanede ziyaret etmişti.
Hasta mahpusların tedaviye erişim hakkı için mücadele veren İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu raporuna göre, 2 Mart 2018 itibariyle Türkiye hapishanelerinde 402’si ağır durumda 1154 hasta mahpus var.
İHD, mahpusların tedaviye erişim hakkının sağlanmadığını birçok açıklamasında dile getiriyor.
Hastaneye gidemiyor, kelepçeli muayene ediliyor, ilaçlarını alamıyorlar
Çakıcı’ya tanınan tedavi hakkının tüm mahpuslara tanınmasını talep eden hak örgütlerinin raporlarına göre, hasta mahpusların sık sık karşılaştığı sorunlar şöyle:
* Hastaneye götürülmeme veya doktor ile görüştürülmeme.
* Doktor muayenesine götürülürken ring aracında sağlıksız koşullarda bekletilme, darp veya hakarete maruz kalma.
* Muayene sırasında kelepçelerin açılmaması, şikayetlerini anlatma fırsatı verilmemesi.
* Muayene sırasında odada güvenlik görevlisinin bulunması.
* İlaçlara zamanında ve gerektiği miktarda erişememesi.
* Hastanelerin veya Adli Tıp Kurumu’nun “Hapishanede kalamaz” şeklindeki raporlarına rağmen tahliye edilmemesi veya ceza ertelemesine gidilmemesi.
TIKLAYIN - Çakıcı'ya Günde 11 Saat Ziyaret İzni
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube Başkanı Zafer İncin de Mezopotamya Ajansı’na yaptığı açıklamada, ortada büyük bir hukuksuzluk ve çifte standartlık olduğunu söyledi:
“OHAL döneminde çıkartılan KHK'ler kapsamında avukat görüşü ve aile görüşlerine ciddi kısıtlamalar getirildi. Tutuklular ve hükümlüler ile ilgili getirilmiş olan bu kısıtlama söz konusuyken Alaattin Çakıcı'ya getirilmiş olan bu çifte standart açıkça hukuka aykırıdır ve hukukla izah edilecek bir durum değildir. Hasta mahpuslara uygulanan kelepçeyle muayene, ailelerinden birinin refakatçı olarak izin verilmemesi bile ortadaki hukuksuzluğu özetlemeye yeterli.”
Hasta mahpusların maruz kaldığı muameleyle ilgili bazı bianet haberleri şöyle:
TIKLAYIN - Hasta Mahpusun Kemoterapiye Gitmesine İzin Verilmiyor
TIKLAYIN - Hasta Mahpus Seyran Demir Hastaneye Ring Aracıyla Götürüldü
TIKLAYIN - “Hapishanedeki Dokuz Aylık Astım Hastası Bebeğin İhtiyaçları Karşılanmıyor”
TIKLAYIN - AİHM: Hasta Mahpusa Özel Diyet Uygulanmaması, İnsanlık Onuruna Aykırı
TIKLAYIN - Doktorlar Hafıza Kaybını Kabul Etti Ama “Hapishanede Kalabilir” Raporu Verdi
TIKLAYIN - İHD: Kelepçeli Muayene ve Ring Aracıyla Sevk, Mahpusların Tedavisini Aksatıyor
Acil talep: "Ağır hastalar serbest bırakılmalı" |
İHD, cezaevlerindeki hak ihlallerinin son bulması için alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyor: * Türkiye’deki mevzuatın uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi. * Tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde insani yaşam standartlarının oluşturulması. * Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması ve ağır hastalığı olanların derhal serbest bırakılması. * Adli Tıp Kurumu’nun resmi bilirkişi olarak varlığına son verilmesi, bağımsız bilirkişilik kurumunun kabul edilmesi ve İstanbul Protokolü hükümlerinin uygulanması. * Cezaevlerinin; sivil toplum kuruluşlarının, bağımsız izleme kurullarının, özel olarak da hasta mahpuslar sorunuyla ilgili olarak İHD, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipler Birliği (TTB) gibi kuruluşların denetimine açık hale getirilmesi, OPCAT’a [Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Sözleşmesi'nin Seçmeli Protokolü] uygun bağımsız ulusal önleme mekanizmasının kurulması. * 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun cezanın infazının hastalık nedeniyle ertelenmesine ilişkin 16. Maddesi’nin ve ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum mahpuslarla ilgili 25. maddenin ağır hasta mahpusların serbest bırakılmasını engelleyen hükümlerinin değiştirilmesi ve cezaevinde bulunan tüm ağır hasta mahpusların derhal serbest bırakılması. * 5275 sayılı kanunun 107. Maddesi’nin 4. Fıkrası kaldırılarak ayrımcılığın sona erdirilmesi, TMK 17. Maddesi’nin son fıkrası “Uzatılmış Ölüm Cezası” içerdiğinden ötürü bir an önce kaldırılması. * Cezaevlerindeki başta işkence ve kötü muamele iddiaları olmak üzere hak ihlallerinin etkili bir şekilde soruşturulması ve sorumluların yargı önüne çıkarılması. * Bugüne kadar cezaevlerinde yaşamını yitiren hasta mahpuslarla ilgili olarak etkin bir soruşturma yapılarak ihmal ve sorumluluğu olanlar hakkında cezai yaptırımların uygulanması. |
(AS)