Gezi Davası’nda verilen hapis cezalarını protesto amacıyla avukatların Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlattığı Adalet Nöbeti sürüyor.
Adliyenin içinde toplandıktan sonra alkışlarla C Kapısının önüne çıkan avukatlar burada bir basın açıklaması yaptı.
Nöbete CHP’den Mahmut Tanal, TİP’ten Ahmet Şık ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da destek verdi.
Mesaj var: Dişimizle, tırnağımızla söke söke kazanacağız
Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman da Adalet Nöbeti’ne ortak bir mesaj gönderdi. Avukat Mehmet Cengiz Babalık’ın okuduğu mesaj şöyle:
"Değerli arkadaşlar gösterdiğiniz yüksek dayanışma ve sahiplenme için hepinize, her birinize teker teker çok teşekkür ederiz. Az önce içinden çıktığınız ve şu anda önünde bulunduğunuz binanın özellikle ceza davaları açısından hukukla pek de ilgisinin kalmadığını artık kabul etmek zorundayız. Türkiye ne yazık ki uzunca bir süredir insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini kaybetmiştir. Biz memleketimizin eşit ve özgür geleceği için insan haklarına saygılı, sosyal bir devleti gerekirse dişimizle, tırnağımızla söke söke kazanacağız.
"Gezi direnişimiz bu memleketten ve insanımızdan umudu kesmememiz gerektiğini kanıtlayan tarihsel bir andı. Gezi, bu memleketin ve aydınlık geleceğimizin mümkün ve elimizi uzattığımızda erişebileceğimiz kadar yakınlıkta olduğunun göstergesidir. Yarın 6 Mayıs, gencecik yaşlarında en zor koşullarda dahi boyun eğmeyen, idam sehpasında dahi bugün en çok ilkeleş duyduğumuz kardeşleşmeyi haykıran Deniz, Hüseyin ve Yusuf'un mücadelesi bizlere bu yüzden hep birlikte mücadele edeceğiz. Ve hep birlikte kazanacağız. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için."
Giritlioğlu: Gezi Parkı'na sahip çıktılar
Adalet Nöbeti’nde konuşma yapan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu sözlerine “Arkadaşlarımızın suçsuzluğunu, aksine de bir o kadar haklılığını bir kez daha burada dile getirmek istiyorum” diyerek başladı. Ardından “Ne yapmıştı bu arkadaşlarımız?” diye sordu ve şunları söyledi:
“Toplumsal duyarlılık, vicdan, mesleki sorumluluklarının bir gereği olarak, İstanbul'un son açık alanlarından biri olan Gezi Parkı'na sahip çıkmışlardı. Park betonlaşmasın, inşaat firmalarına peşkeş çekilmesin, ranta alet edilmesin diye onurlu ve demokratik bir mücadele başlatmışlardı.
“Bu mücadele Gezi'de toplumsal muhalefetin, demokratik hak taleplerinin, özgürlük taleplerinin, adalet çığlıklarının meşru zeminini oluşturdu. Arkadaşlarımız suçlu değiller. Gezi suçlu değil, Gezi'ye börek taşıyan anneanneler, haklarını arayan işçiler, sömürüye karşı duran emekçiler 'biz de varız' diyen LGBTİ+ bireyler, özgür üniversite isteyen gençler, kadın cinayetlerine, şiddete karşı çıkan kadınlar… Hepsi Gezi'deydi.
"Bir suçlu arıyorsak bu suçluyu Kaz Dağları'nda, Cerattepe'de, Soma'da, Atatürk Orman Çiftliği'nde arayalım. Oraları yağma ve talanın merkezi haline getiren, ormanları katleden, çevreyi yok eden, su havzalarını talan eden kararları verenlere bakalım. Haklıyız ve sonuna kadar haklı mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Aşık: Türkiye'nin tarihinde kara bir leke
Daha sonra söz alan Avukat Elif Sıla Aşık da, “Yargılama demekten utanç duyduğumuz bu ‘faaliyet’ sonucunda sıfatları ‘Hakim’ olan ancak tamamen tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş, yargı organları tarafından bir hüküm verildi. Eminiz ki bu hüküm Türkiye’nin tarihine bir kara leke olarak geçti” diye konuştu:
"Bu hüküm hayatını bu kenti korumaya adayan mimar Mücella Yapıcı hakkında aynı fiilden ötürü yargılandığı davada kesinleşmiş beraat kararı olunmasına rağmen verildi. Bu hüküm bir şehir planlamacısı, bir akademisyen olarak Tayfun Kahraman, kente karşı hayır dediği için dur dediği için bunun mücadelesini verdiği için verildi.
“Bu hüküm meslektaşımız, yoldaşımız, Avukat Can Atalay, haksızlıklara karşı hukukla mücadele verdiği için Soma’da, Hendek'te yaşamak için hayatta kalabilmek için emeğini harcayan, canı pahasına çalıştırılan işçilerin yanında olduğu için, Aladağ'da yurtlarda katledilen 11-12 yaşındaki kız çocuklarının yanında olduğu için Validebağ Korusu’nda, Gezi Parkı'nda bu memleketin ağacının, suyunun, toprağının ve insanının yanında olduğu için verildi.
"Bu hükümle birlikte bu toprakların gördüğü en onurlu halk direnişi kirletilmeye çalışıldı. Türkiye'de hukukun, demokratik itirazların ve umudun üzerine karanlık bir perde örtülmeye çalışıldı. Ancak biz biliyoruz ki bu hüküm katilleri değil, şiddete karşı yaşamı savunanları cezalandırmak için verildi. Biz biliyoruz ki bu hüküm Gezi Parkı hala Taksim Meydanı'mızın en güzel yerinde kılına dahi dokunulmadan duruyor diye verildi. Biz biliyoruz ki bu hüküm, haklı itirazlarımız birer birer teslim olsun, en demokratik, en yaşamsal ve en barışçıl taleplerimiz için bir daha asla sesimiz çıkmasın diye verildi. Ama biz biliyoruz ki karanlık gidecek ve Gezi kalacak."
Eylem, Kaftancıoğlu ve Tanal’ın konuşmaları ardından alkışlarla son buldu.
(HA)