Gezi davasından dün çıkan “mahkumiyet kararı” sonrası Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlatılan “Adalet Nöbeti” bugün de devam ediyor.
Gezi Davası avukatları ve Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla çok sayıda kişi sabah saatlerinden itibaren adliye önünde toplanmaya başladı.
Öğlen saatlerinde ise adliyede alkışlı protesto vardı. Protestonun ardından avukatlar ve siyasetçiler davadan çıkan sonuca ilişkin "polis ablukasında" konuşmalar yaptı.
Gezi Davasında İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kavala'ya hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası verdi. TIKLAYIN - Gezi'de karar: Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, 7 kişiye 18 yıl hapis |
Gezi’nin haklılığını savunacağız.
— ÇHD İstanbul Şube (@CHDistanbul) April 26, 2022
Başta meslektaşımız Can Atalay olmak üzere, hukuksuzca tutuklanan Gezi sanıklarını savunacağız!
Gezi için Adalet Nöbeti’nde, Çağlayan Adliyesindeyiz. pic.twitter.com/c7SxqTkC9d
Can Atalay da tutuklandıktan sonra gönderildiği Silivri Cezaevi'nden “Adalet Nöbeti”ne mesaj iletti. Atalayın mesajını avukat Gülendam Şan Karabulutlar okudu. Atalay mesajında şöyle dedi:
"Ülkenin gündemi açlık yoksulluk olması gerekirken, hiçbir hukuk kuralı tanımadan saçma sapan şeylerle meşgul ediyorlar. Biz İstanbul'un kent merkezinde son kalan müşterek, kamusal bir yeşil alanı, afet sonrası toplanma alanını savunduk. Polisin şiddetine karşı çıkan her bir insanımız kendi itirazını aldı geldi.
Taksim Gezisi, farklı fikirlerin, dünya görüşlerinin çoğulcu bir ortamda yaşayabileceğinin kanıtıdır. Taksim Gezisi, ekmeği paylaşmanın tadını yeniden anımsatandır. Gezi bu toprakların eşitlik özgürlük adalet umududur. Gezi'nin toplumsal politik ya da hukuki bakiyesini ancak onurla taşırız. Gezi'yi savunduk, savunuyoruz, savunacağız. Adalet istiyoruz, insan, hava, toprak ve su için adalet. Hep birlikte mücadele edeceğiz ve hep birlikte kazanacağız.”
Aytaç: Bunun hesabını soracağız
Ardından söz alan avukat Kemal Aytaç da konuşmasında “Bazen söyleyecek söz bulamıyoruz deriz ya. İşte dün bu adliyede bir facia yaşandı. Bir infaz bürosu, siyasal iktidarın görevlendirmiş olduğu infaz memurları aracılığıyla, talimatla bugün, adına hukuk diyemeyeceğiz, kanun diyemeyeceğimiz, bir rezilliği, kepazeliği yaşadık. Bu cesareti, nereden, kimden alıyorlar, gerçekten bunun cevabını vermek zor. Bilinmesi gereken bir şey var: Bunun hesabını soracağız. Bu cellatlardan bu hesabı soracağız, yaptıkları yargılama değildir, uyguladıkları yasa değildir, yürüdükleri yol usul değildi” dedi.
Özel: Gezi, Erdoğan’ı yendi
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel şunları söyledi:
“Öfkemiz büyük ama kararlılığımız da bir o kadar yüksek. Bundan sonra nereye çağırıyorlarsa oraya gidin. Baro sizi çağırıyorsa gidin, Adalet Nöbeti’ne çağırıyorlarsa gidin, barışçıl çağrılara bedeninizle, yüreğinizle, zihninizle katkı verin. Karşımızdaki bu büyük kötücül aklı hiçbirimiz tek başımıza yenemeyiz.
"Ama Gezi’de olduğunda gibi hep birlikte yeneriz. Gezi başarıldı. Gezi, Erdoğan’ı yendi ve mahkum etti. Gezi Parkı orada duruyorsa Gezi'deki ve 81 ildeki on milyonlar sayesindedir.
"Bu ülkenin bir diktatörden kurtuluşu ancak omuz omuza verilen mücadele ile olacaktır."
Ersoy: Erdoğan’a sesleniyorum: Halk sana biat etmeyecek
HDP Milletvekili Oya Ersoy da "Dünkü karar bir yargı kararı değildir, hukuk içinde tartışılamaz. Tamamen talimatlı yargının sarayın egemenliği için vermiş olduğu, onun çıkarı için, onun iktidarı için vermiş olduğu bir karardır. Bedel ödetilmek istenen arkadaşlarımızın her zaman yanındayız. Ama bu bedeli ödetmek isteyen ve siyaseten yenemediklerini yargıyı tetikçi olarak kullanıp talimatlı yargıyla cezaevlerine koyarak halkı biat ettireceğini sanan Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum: O hayallerden vazgeç. Bu halk Gezi'de olduğu gibi hayatın hiçbir aşamasında sana biat etmeyecek, sana kul olmayacak. Biz Gezi'de bir tarih yazdık hep birlikte, bu ülkenin bütün renkleriyle beraber. Ama öncelikle biz kadınlar, eşitlik ve özgürlük içinde yaşayacağımızı Gezi'de size gösterdik. Sarayın, Tayyip Erdoğan'ın korkusu da budur. Korkusu halk korkusudur. Ama korkunun ecele faydası yoktur. Gideceksiniz." diye konuştu.
Şık: Ses çıkarmazsanız yarın ses çıkarmaya hakkınız olmayacak
TİP Milletvekili Ahmet Şık ise şöyle konuştu:
"Bugün herkes sustuğu için bunu yapabildiler. Mevzu Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman değil. Hepinizsiniz, herkes! Bu karar 'Eğer ki bu zorlu mücadelede ben yine galip çıkarsam hepinizi onların yanına göndereceğim' diyor. Şimdi bir karar vakti. Yapabiliyorlar dedik ya çünkü yapıyorlar itiraz yok. İtiraz etme zamanı. Bugün ses çıkarmazsanız yarın ses çıkarmaya hakkınız olmayacağı gibi çocuklarınız nezdinde haddiniz de olmayacak.
"Şu binanın içinde olan tıpkı siyasi parti kılığına giren bir mafya var ya, burada da hakim, savcı kılığına girmiş o mafyanın tetikçiliğini üstlenenlere şunu söyleyeceğim: Biat ettikleri o suç örgütü liderinden başlayarak sizin yaptıklarınızın hesabını sormazsak, sizi arkadaşlarımızı gönderdiğiniz yere sokup onları oradan çıkarmazsak biz şerefsiziz, biz namerdiz, biz onursuzuz."
Ankara'da da eylem vardı
Daha sonra nöbet sloganlar eşliğinde sonlandırıldı. Ancak Çağlayan'daki nöbete Ankara'dan destek geldi. Ankara Barosu, Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, Hukukçular Hukuk Dayanışması, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi ve Toplumsal Hukuk, Ankara Adliyesi'nde kararı protesto etti.
Adliye binası içerisinde, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganıyla yürüyüş gerçekleştiren hukukçular, adliye binasının ana kapısında bir araya geldi. Burada hukukçular ile polisler arasında kısa gerginlik yaşandı. Hukukçular adına açıklamayı Ankara Barosu Başkanı Eren Turan yaptı.
Gezi eylemlerinin Türkiye’deki ifade hürriyetinin en yalın ve doğrudan kullanıldığı bir dönem olarak tarihimizdeki yerini aldığını söyleyen Turan, bu eylemle ilgili yapılan yargılama sonucu verilen kararın toplum vicdanında kabul görülmeyen, hukuk ve adaletle bağdaşmadığını ifade etti.
Turan, “Maalesef hukuk devleti vasfını günbegün kaybetmekteyiz. Siyasi mülahazalar yargı eliyle hüküm haline getirilmekte, yargı günlük siyasi politikaya alet edilmektedir. Bu durum kabul edilebilir değildir. Anayasal hakkın kullanımından ibaret olan eylemin anayasal bir suç olarak vasıflandırılması suretiyle, anayasal hakkını kullanan bireylerin sanık sandalyesine oturulması ve toplumun adalet duygusuna meydan okurcasına mahkum edilmesi; kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulandığı ve yargının bağımsız olduğu bir hukuk devletinde mümkün değildir” dedi.
Gezi’nin vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinden olan toplantı ve gösteri yürüyüşünü etkin bir biçimde kullanıldığı bir eylem olduğuna dikkat çeken Turan, “Hak ve özgürlüklerini kullanan vatandaşlarımızın sanık sandalyesine oturtularak mahkum edilmesi, toplumun vicdanında kabul görmemiş ve vatandaşlarımızın hukuka olan inancı bir kez daha ağır bir yara almıştır. Yargılamanın her aşaması ve sonunda verilen karar hukuk tarihimize sürülmüş kara lekedir” diye belirtti.
(HA)