Devrimci Karargah davasının Cuma günkü duruşmasında sekiz sanık tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilirken, Bilim ve Gelecek dergisinin editörü Osman Baha Okar, Toplumsal Özgürlük Platformu Sözcüsü Tuncay Yılmaz ile üyesi Semih Aydın'ın tutukluluğunun devamına karar verildi.
Yılmaz'ın sevgilisi Gülfer Akkaya ile Okar'ın eşi Suzan Yılmaz Okar, bianet'e yaptıkları açıklamada, "duruşmada verilen savunmaların, davanın absürtlüğünü ortaya çıkardığını" söylediler. Akkaya ile Okar, 17 Kasım'da görülecek bir sonraki duruşmada üçünün de tahliye edilmesini bekliyor.
"Son Tezgah"ın ifadesiyle
Akkaya; bir PKK itirafçısı ile "Son Tezgah" isimli gizli tanığın Okar, Aydın ve Yılmaz aleyhine tanıklık ettiğini, üçünün bu nedenle hala tutuklu bulunduğunu tahmin ettiklerini söyledi ve "Mahkeme bu insanların sözüyle nasıl dava yürütür?" diye sordu.
Eylül 2010'daki 3. Devrimci Karargah operasyonunda tutuklanan sanıklar, cezaevine girdikten 11 ay sonra kendilerini ilk kez savunma fırsatı buldu.
İstanbul Beşiktaş 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve 20'si tutuklu 57 sanığın yargılandığı Devrimci Karargah davasının son duruşmasında, gümrük memuru Engin Öncü, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Rıdvan Turan, Başkan Yardımcısı Günay Kubilay, parti üyeleri Ecevit Piroğlu, Ulaş Bayraktaroğlu, Özgür Cafer Kalafat, sendikacı Kemal Hamzaoğlu ve Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖP) Sözcüsü Oğuzhan Kayserilioğlu tahliye edildi.
Okar, Aydın ve Yılmaz ile diğer sanıklar Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Fatih Aydın, Cemal Bozkurt, Ulaş Erdoğan, Özgür Dinçer, Necdet Kılıç, İbrahim Turgut, Necdet Öztürk ve Red Dergisi yazarı Hakan Soytemiz'in tutukluluğunun devamına karar verdi. Davadaki tutuklu sanık sayısı 12 oldu.
"Komplo olduğu açık"
"İkimiz de çok üzgünüz" diyen Suzan Yılmaz Okar, şöyle devam etti: "Onların da dışarıda olması gerekiyor, önünüzdeki duruşmada tahliye edilmelerini bekliyoruz. İçeride olmaları vicdansızlık, herkesin bırakılması gerekiyordu. Davaya da anlam verememiştik, tutukluluğun devamı kararına da anlam veremedik. Bir komplo olduğu çok açık."
"Savcı sınıfı geçemezdi"
Akkaya ise şöyle konuştu: "Duruşmadaki savunmalar, orada sanık olarak oturtulan herkesin yaptığı açıklamalar, davanın bir tezgah olduğunu gösterdi. Sanık avukatlarından biri, savcı için, "Hukuk birinci sınıfta olsaydı, sınıfı geçemezdi" dedi. "Kendimi nasıl savunayım, iddianamedeki suçlamalar hukuken suç değil ki" dediler. Bu kritik bir mahkemeydi, iddianame delik deşik oldu. Örgüt üyeliği suçlamasının da ciddiyeti kalmadı. Serbest bırakılmayanlarla ilgili, itirafçıların ve gizli tanıkların ifadeleri vardı. Dünyanın hiçbir yerinde mahkeme itirafçıyı ciddiye almaz. Toplumda kimse onların sözüne itibar etmezken, hukuk bunlara nasıl itibar eder ve davayı bunlar üzerinden yürütür, anlamıyoruz."
"Hukuksuzluk devam ediyor, tamamı bırakılmadığı sürece, adaletsizlik devam edecek" diyen Akkaya konuşmasını, "Baha, Semih ve Tuncay, Tekirdağ 1. No.lu F Tipi Cezaevi'nde C 84 koğuşunda birlikte kalıyorlar. C 84 koğuşuna özgürlük istiyoruz" diye bitirdi. (AS)