İTO Çocuk Hakları Komisyonu'nun tespitlerinin yer aldığı raporda sağlık, gıda, barınma, iklim, eğitim, istismar, uyuşturucu, suça sürüklenme ve göç gibi konu başlıklarına yer verildi. Her konu başlığında toplumsal krizin bir uzantısı olduğu belirtilen sorunlar açıklanırken veriler de paylaşıldı.
Raporun sonuç bölümünde mevcut problemlerin giderilmesi için yapılması gerekenler de sıralandı.
Öne çıkan değerlendirmeler şöyle:
"Hukuk aşıyı anne baba tercihine bırakmamalı"
Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklar da anne karnından ve yenidoğan döneminden itibaren koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin yeterli düzeyde olmadığına dikkat çekilen raporda "Yoğun bakımların sayısı ve niteliği yetersizdir. Sağlık Bakanlığı aşı tereddüdü ve aşı karşıtlığının propagandasına karşı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemekte, bu tutum halkın gözünde aşının tehlikeli olduğu algısını beslemektedir. Hukuk aşıyı anne baba tercihine bırakmaktadır." denildi.

16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ
"Her 4 çocuktan biri yoksul her 5 çocuktan biri aç"
Beslenme yetersizliğinde 3 yaş alarmı
Sağlıklı gıdaya erişim ülkedeki çocuklar krzie dönüştüğü öne çıkarılırken şu ifadeler kullandılı:
"Açlık sadece yeterli kalori alamamak değil aynı zamanda besleyici gıdalara erişememektir. Özellikle ilk 3 yaşta beslenme yetersizliğinin zihinsel gelişimi etkilediğine dair yayınlar vardır. 2022 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre bile her gün et, tavuk veya balık yiyebilen çocukların oranı %12,7'dir. Besleyici gıdalara erişimin ekonomik nedenlerle olanaksızlığının yanı sıra sisteme içkin kâr amaçlı üretim nedeniyle katkı maddeleri, koruyucular, pestisitler ve tağşişli ürünler istisna değil sistemik hale gelmiştir, toplum sağlığını ve çocukları çoktandır tehdit etmektedir."
Depremden etkilenen çocuk sayısı 4,5 milyon
Sağlıklı konut sorununun barınma krizine dönüştüğü belirtilen raporda yerleşim problemlerine de yer verildi.
"TÜİK verilerine göre okul, yurt, kışla gibi yerler dışında ikamet eden kurumsal olmayan nüfusun %32,6’sı konutunda izolasyon nedeniyle ısınma sorunu yaşamaktadır. Yaklaşık altı kişiden biri (%17,3) konutunda karanlık ve ışık almayan odaların olduğunu belirtmiştir. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (EUROSTAT) 2021 yılı verilerine göre Türkiye'de %39,1 kişi kalabalık ev koşullarında yaşadığını belirtmiştir. Çocuk Vakfı 2023 verilerine göre Türkiye'de depremden etkilenen çocuk sayısı 4,5 milyondur."
Kreşten üniversiteye her basamak kriz
Eğitim başlığında da dikkat çekici bulgular yer aldı. Din eğitiminin eğitim sistemine okul öncesinden itibaren entegre edildiği belirtilerek bu başlıkta şunlar ifade edildi:
"Kuran kursları veya toplumda bilinen adıyla sübyan okulları, yetersiz pedagojik formasyonu olan “eğitimciler” eşliğinde ailelerin kreş ihtiyacını da istismar ederek yaygınlaştırılmaktadır. Çocuklar medrese/hafızlık adı altında 5. sınıftan itibaren yoğun dini eğitime yönlendirilmektedir Meslek lisesi ve imam hatip lisesi oranları arttırılmış ve Anadolu liselerine öğrencilerin girme şansı azalmıştır. Özel gereksinimli çocuklar için özel eğitim ortamı özel rehabilitasyon merkezlerinin insafına terk edilmiş, sistemsizliğin kol gezdiği bir keşmekeş halindedir."

10 Ekim'in çocukları: Veysel Atılgan ve Dicle Deli'yi hatırlıyoruz
29 bin çocuk istismara maruz bırakıldı
Veriler ışığında hazırlanan bir başka başlık ise çocuk istismarı oldu.
"Adalet bakanlığı verilerine göre Türkiye'de 2023'te en az 1 çocuğun cinsel istismar mağduru olduğu 66.000'den fazla dosya açılmıştır. 2015'ten 2023'e bu sayının ikiye katlamış olduğu görülmektedir. Bunlar sadece dava açılanlar olup esasında buzdağının sadece görünen yüzüdür.
Erken yaşta, çocuk yaşta evlendirmeler artmış durumdadır. 2022 yılında güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen 259 bin 106 çocuğun %89,8'ini suç mağduru, %10,1'ini takibi gereken olay mağduru çocuklar oluşturmuştur. Bu çocukların yüzde 12'ye yakını cinsel istismar nedeniyle getirilmiştir ki bu, yaklaşık 29 bin çocuğa denk gelmektedir.
2023 yılında ise 242 bin 875 çocuk güvenlik birimlerine mağdur olarak gelmiş veya getirilmiştir."
Madde kullanımında karşımıza çıkanlar
Çocuklarda uyuşturucu kullanımı yaygınlaşmış olması da raporda yer aldı.
"Emniyet Genel Müdürlüğü uyuşturucu raporuna göre hayatında en az bir kere madde kullananların % 35,4’ü 15-24 yaş grubundadır.
Madde kullananların % 5’i lise öğrencisi iken, % 10’u üniversite öğrencisidir. 2019 yılında yataklı tedavi merkezlerine başvuran 17.079 kişinin % 12,1’i 0-19 yaş, % 57,1’i ise 19-29 yaş grubundadır. 2018 yılında 15-24 yaş aralığında 154 ölüm vakası meydana gelmişken 2019 yılında en yoğun ölüm oranı ise % 33,3 ile 15-24 yaş grubunda görülmüştür.
Uyuşturucu kullanan çocuklardan bazıları uyuşturucu satışına yönlendirilmektedir. Türkiye'nin uyuşturucu trafiğinde hem bir geçiş noktası hem de pazar olduğu iddiaları korkutucu boyutlardadır."

Cezaların artması çocuklar için ne anlama geliyor?
“Çocuğun suça sürüklenmesi yapısal bir sorun”
Son günlerin de tartışılan bir başka konusu suça sürüklenen çocuklar da rapora girdi.
"TÜİK verilerine göre güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2022 yılında, 2021 yılına göre %20,5 oranında artarak 601 bin 754 olmuştur.
2023 yılında ise 178 bin 834 çocuk suça sürüklenme iddiasıyla güvenlik birimlerine getirilmiştir.
İnsan Haklar Derneği'nin 2024 raporuna göre cezaevlerinde 12-18 yaş arası 4018 çocuk tutulmaktadır. Anne hükümlülerin yanında kalan 0-6 Yaş arası çocuk sayısı ise 759'dur.
Nasıl ki bugün yaşadığımız sistem suç ve istismar üreten bir sistem ise, çocukların suça sürüklenmesi de ne yazık ki yapısal bir sorun olup gerçek çözümü kökten bir toplumsal dönüşümün konusudur."
Raporda yer alan bazı talepler
Çocuklarımızı korumak adına bütçeden daha fazla payın çocuklarımıza ayrılması, sosyal destek fonlarının oluşturulması, sosyal hizmetlerin güçlendirilmesi gereklidir.
Okullarda ve tatillerde ücretsiz nitelikli yemek verilmesi, çocuk işçiliğin yasaklanması, MESEM gibi fiilen açıkça çocuk işçi çalıştırmak olan uygulamaların yasaklanarak çocukların bedensel, zihinsel, ruhsal ve kültürel gelişimini destekleyecek nitelikli bilimsel eğitimin çocukları geliştirecek pratik uygulamalar eşliğinde verilmesi talebimizdir.
Eğitim uluslararası çapta kullanılan dilleri, azınlık ve göçmen/mülteci gruplarının dillerini ve anadili kapsayacak şekilde çok dilli olarak sunulmalıdır.
Engelli çocukların engellerinin aşılması tüm toplumun ödevidir.
Devlet dini eğitimden elini çekmeli, Diyanet üzerinden kendi din anlayışını tek taraflı olarak topluma empoze etmekten vazgeçmelidir. Dini eğitim dini toplulukların kendileri tarafından üstlenilmelidir.
Çocuğun cinsel, fiziksel duygusal istismarını ve ihmalini önleyecek bütünsel politikalar oluşturulması gerekmektedir.
Göçmen ve mültecilerin maruz kaldığı eşitsizlik ve mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir. Örneğin mülteci aile ve çocuklara özgül dil eğitimi ve entegrasyon programları oluşturulmalıdır.
Çocuk adalet sisteminin öncelikli ve asıl amacı suça sürüklenen çocukları cezalandırmak değil; onarmak, dönüştürmek, desteklemek ve yeniden suçla ilişkilenmeyi önlemek olmalıdır.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(NÖ)

