Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye'nin görünümünü pozitiften durağana çevirip, analizinde Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 7,5; gelecek yıl da yüzde 2,2 büyüyeceğini tahmine yer verince Türkiye'nin büyümesi tartışılmaya başlandı.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel'e bu gelişmeyi ve Türkiye ekonomisinde yakın gelecekte neler yaşanacağını sorduk. Kendisinin, pek çok iktisatçı ve kuruluşun önümüzdeki dönemde büyümenin önemli miktarda düşeceğini söylediğini kaydeden Gürsel, Türkiye'nin büyümesindeki olası düşüşü ve hayatımıza nasıl yansıyacağını bianet'e anlattı.
Ekonomik büyümedeki düşüşün nedenleri nedir?
"Bizi bir buçuk - iki yıldır büyümenin dünyada ön sıralarına yerleştiren yüksek büyüme, iç talebe bağlı bir büyümeydi. Aynı zamanda, dışarıdan büyük miktarda dış tasarrufla besleniyordu. Bu büyümede yatırımlar da çok önemli rol oynadı. Adeta yatırım patlaması yaşandı.
Ancak bunun önemli bir sonucu ortaya çıktı: Giderek artan bir tempoda çok büyük bir cari açık gelişti. Türkiye'nin tarihinde yaşayamadığı kadar yüksek düzeylere vardı.
Türk parasındaki yüksek değer kaybı ve kredilerin Merkez Bankası tarafından kontrol altına alınma çabası zaten büyümeyi düşürecekti. Burada bir sır yok. İç talebe dayalı büyümenin sürmesi mümkün değil. Büyüme düşecek; tartışma, ne kadar düşeceği...
Tahminler ne yönde?
Orta vadeli programda 2012 büyümesi yüzde 4 olarak öngörülmüştü. Fitch ise yüzde 2,2 tahmin ettiğini söyledi. Ben de yüzde 4'ün altında olacağını düşünüyorum.
Yüzde 2'lere kadar düşebilir mi, onu bilmiyoruz; olabilir, içeride uygulanacak politikalarla Avrupa'daki gelişmelere bağlı. Avrupa'da büyük bir kriz olursa, rakamları aşağı doğru revize etmek lazım.
Bugünkü görünüm Avrupa'da sıfır civarında büyüme, bunun ihracat kanalıyla Türkiye ekonomisi üzerinde yapacağı olumsuz etki ve iç talep de bir taraftan kontrol altına alınmaya çalışılıyor.
Büyüme nereden gelecek? İç talepten çok fazla bir hayır yok, tüketici güveni düşüyor, yatırımlarda sert bir fren söz konusu... Daha ihracatın önplanda olduğu bir büyüme ise şu anda hem Avrupa'daki gelişmeler nedeniyle hem de Türk Lirası'nda yeterli bir düzeltme olmaması nedeniyle soru işareti. Şimdi bunları bir araya getirdiğiniz zaman 2012'de yüzde 0'dan yüzde 3'e kadar bir aralıkta bir büyüme beklemek lazım.
Düşük büyümenin hayatımıza etkisi ne olur?
En önemli ve doğrudan etkisi işsizlik üzerinde olacak. Yüzde 3, daha iyimser olalım, yüzde 4 civarında bir büyüme bile işsizliği aşağı çekmek için yeterli değil. Oysa hâlâ işsizlik düşmeye devam ediyor, çünkü yüksek büyümenin etkileri devam ediyor ama bir süre sonra işsizlik tekrar artmaya başlayacak. Tabii ne kadar hızlı artar, biraz da büyümenin düzeyine bağlı. İşsizlik her halukarda az ya da çok ağırlaşacak. Bunun politik etkileri de olacak, bence hükümeti sıkıştıracak.
Cari açık da ciddi bir mesele olmaz mı?
Bir an önce cari açık oranının düşmeye başlaması lazım. Belki mutlak rakam olarak çok önemli bir düşüş görmeyeceğiz. Ama en azından Türk Lirası'nın istikrara kavuşması, büyümenin düşse de pozitif alanda kalması ve bu büyümenin daha çok ihracata bağlı olması; bunlar olmazsa cari açık oranı çok yüksek düzeyde, yüzde 10'lar civarında kalır.
Bu durum sürekli yapısal olarak Türk Lirası'nı baskı altına alıyor. Çünkü 80 milyar dolara yakın bir açığın sürekli finanse edilmesi lazım. Bu da kolay kolay olacak bir şey değil. Dolayısıyla temel endişem şudur: Daha yüksek bir kur düzeyi, örneğin 1,90'ların üzerinde bir dolar ve oldukça düşük yüzde 2 civarında bir büyümeyle mi ancak kontrol altına alınacak cari açık; böyle bir soru meşru bir soru şu anda.
Evet, cevabını ben şu anda vermiyorum ama mümkün bir senaryo. (YY)