"Uzun hizmet yıllarından sonra hatırımda kalan bir askeri marşın nakaratı şöyleydi: Eski Askerler asla ölmezler, sadece gözden kaybolurlar. Şu an bu marştaki gibi ben de askeri kariyerinin sonuna gelmiş biri olarak sadece gözden kayboluyorum. Ancak kalbim hep Silahlı Kuvvetler'in sıcak duygusuyla yaşamaya devam edecek."
Orgeneral Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı olarak yaptığı son konuşmada hüzünlü ancak görevini layıkıyla yerine getirmiş bir askerin iç huzuruyla "Biçimlerin içine sıkışıp kalmak yerine Atatürkçü düşünce sisteminin özünde yer alan 'devrimcilik' ilkesinin itici gücüyle geleceğe emin adımlarla ilerlemek için uğraştığını" söyledi, "Bu saydıklarıma bakıp büyük işler yaptığımı iddia edemem. Ben ulusuma hizmet etme gayesiyle görevimin omzuma yüklediği sorumluluğun gereklerini yerine getirmeye gayret ettim" dedi.
Görev başındayken sıkça yaptığı gibi son gününde de Büyükanıt Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelen saldırılara dikkat çekti:
"Bu seviyesiz saldırılar belki bizi incitebilir ancak hiç bir şekilde Türk ulusunun TSK'ya karşı beslediği ve bizim en büyük güç kaynağımız olan güvenini sarsamaz. Bu gerçeğe TSK mensupları büyük bir içtenlikle inanmaktadır. Yaşadığımız olaylar ve bunların sonuçları bu hususun açık göstergeleridir."
"Yılanın kuyruğunu koparmanın faydası yok"
Büyükanıt, bugün etnik milliyetçilik ve bölücülükle irtica tehdidiyle karşı karşıya olduğumuzu söyledi.
Büyükanıt elbette bu konuşmasında da Türkiye'nin ulusal, üniter ve laik yapısını bozmak isteyenlerin olduğunu tekrarladı, her zamanki unutulmaz metaforlarından dinleyenleri mahrum etmeyerek "Yılanın başı Irak'ın kuzeyinde, kuyruğu da ülkemizin içindedir. Yılanın başını ezmeden kuyruğunu koparmamızın çok fazla bir faydası da yoktur" diye konuştu.
Büyükanıt Aralık 2007'deki sınır ötesi operasyonların amacının "Terör örgütünün başarılı olma ümidini kırmak ve Irak'ın kuzeyinin terör örgütü için güvenli bir bölge olmadığını", hem 'teröristlere' hem 'terör'ü destekleyen iç ve dış mihraklara öğretmek için düzenlendiğini" anlattı ve "Bu husus da gerçekleşmiştir" dedi.
10 yıl önce Zaho'dan taksiye binip teröristleri ziyaret ediyorlardı
"Operasyonlar öncesi terör örgütü Irak'ın kuzeyinde kendisini öylesine güvenlik içinde hissediyordu ki teröristler sebze bahçeleri, basit de olsa binalar, tören alanları tesis ediyorlardı. Burayı bilen bir insan olarak, bunları 10 yıl önce hayal bile edemezdim. Kandil Dağı, Zap, Avaşin, Hakurk ve diğer bölgeler onlara göre erişilmez kalelerdi. Zaho'dan taksiye binip teröristleri ziyaret edenler oldu. Teröristleri gitar çalan insan hakları savunucusu olarak göstermek, onlara sevimli insan maskeleri takmak isteyenler oldu."
"Kanlı katilleri masum insanlar olarak kamuoyuna göstermek isteyenler vardı. Bunları yaşadık. Askerliğe veda etmek üzere olan bir insan, bir subay olarak, büyük harflerle ifade ediyorum; artık bunlar yok. Olanlar da kaldırılacaktır."
"Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bölgede yaşayan insanlarımızı asla ve asla potansiyel terörist olarak görmeyiz. Onlar bizim vatandaşlarımız ve kardeşlerimizdir. Biz teröristle vatandaşları birbirinden ayırırız. Vatandaşlarımıza saygı, sevgi ve şefkatten başka hiçbir duygu da beslemeyiz."
Askeri öğrenci olarak 1953 yılında, "yurda ve ulusa adanmışlar yuvası olan şanlı kurumda" başladığı, farklı rütbe ve kademelerde yürüttüğü hizmet süresinin sona erdiğini anımsatan Orgeneral Büyükanıt şöyle konuştu:
Üniformamı son kez giyiyorum
"Askerliği bir meslek olarak tanıyıp, yaşam şekli olarak benimsediğim günden bu yana büyük onurla taşıdığım bu üniformamı bugün son kez giyiyorum. Bir asker için en büyük ödülün, 'şerefle tamamlanmış görev' olduğu bilinciyle yürütüğüm tüm çalışmaların nişan ve rütbelerini taşıyan bu üniformamı bu törenden sonra çıkarıyorum."
"Meslekten duygusal olarak ayrılmak söz konusu olamaz"
"Takdir edersiniz ki yaşam biçimi olarak benimsenmiş bir meslekten duygusal olarak ayrılmak söz konusu olamaz. Hele de bizler gibi çocuk denilecek yaşta bu üniformayla tanışanlar için mümkün değil. Sadece şeklen ayrıldığım bu şanlı yuvaya hizmet düşüncesi ve göreve başladığım ilk günkü heyecanıyla yaşamımın bundan sonraki döneminde de yaşamla aramdaki en büyük güç bağı olacak. Yıllar önce General Douglas Mc Arthur'un 1951 yılında Meclis'te yaptığı bir veda konuşmasını okudum. Emekli oldu. Son sözleri şöyleydi; 'Orduda 52 yıldır sürdürdüğüm görevim sona eriyor. Orduya katıldığımda tüm çocukluk hayallerim ve ümitlerim gerçekleşmiş oldu."(NZ/EZÖ)