Orwel'in bir başka kitabı "Hayvanlar Çiftliği"yle aynı günlerde okumuştum 1984'ü. Bu gün geriye dönüp baktığımda halen bende iz bıraktığına göre etkilenmedim dersem yalan olur. Yine de rahattık ve tuzumuz kuruydu.
Ama yine de bizler gibi teknolojinin gerisinde kalmış ülkelerinde henüz Orwel'in anlattığı boyutlarda bir izleme, fişleme ve yönlendirme çerçevesi olmasa da yakın gelecekte olmayacağı anlamını taşımıyordu doğrusu.
Yeme içmeden sevişmeye
Orwel öylesine çarpıcı bir tablo çiziyordu ki, "Büyük Birader"in gözleri her yerde izliyordu. Yeme içmemizden tutun sevişmeye kadar her şey kontrol altındaydı. Orwel daha o tarihlerde bu gün koca bir dünyanın lügatine giren "soğuk savaş", "büyük birader" ve "düşünce polisi" gibi kavramları dünya diline kazandırmıştı.
Ve temel felsefe de "büyük birader size bakıyor"du. Bir çoğumuz daha o tarihlerde belki bunun Amerikan ya da batı toplumu için mümkün olabileceğini, ama bizim (doğu toplumlarının) henüz bu tehlikelerin epeyce uzağında olduğumuz yönündeydi.
Ama kaderin cilvesine bakın ki; kazın ayağı hiç de öyle değilmiş. Biz daha bu tehlikeyi tehlike boyutunda algılamamışken, yani bundan tam 31 yıl önce 1970'lerde Türkiye'de MERNİS (Merkezi Nüfus İstatistikleri) projesine başlanmış.
Dijital hikaye
Şimdi bu yazıyı okuyan ve hala bu projeden haberi olmayanlar MERNİS de ne ola ki diye sorabilirler. Doğumdan ölüme kadar hayatın her safhasında bütün hikayeniz dijital ortamda size verilecek bir numara ile kodlanacak.
Bir şekilde numaranız bilgisayarda tıklandığında sizinle ilgili her şey ortaya çıkacak. Belki de özel hayatınız sır olmaktan çıkacak. Sakın ola bana ne, ben Televole'cilerin konu mankeni değilim demeyesiniz. Onlar zaten oldum olası bu gibi mevzuları kendilerine dert etmiyorlar.
Ama siz, siz olun artık "Bizim bir numaramız yok" muhabbetine yatmayın.
Birileri belki Mersin'e gidecek. Ama bizim rotamız şimdiden belli, biz MERNİS'e gideceğiz. (ŞD/NM)