Önce haber stüdyosuna bakalım. Bir ana, bir yardımcı kameranın olduğu stüdyo diğer TV kanallarının haber stüdyolarından küçük ve sıkışık. Genellikle evlerimize benziyor. Bir evde bile bu şekilde bir stüdyo kurulabilir. Bir masa, masa üzerinde sunucuya yönelmiş iki adet ayaklı mikrofon, mavi bir kahve fincanı (mug), kağıtlar iki veya üç blok halinde masa üzerinde durmakta, arka tarafta da büyük mavi bir ekran fon olarak kullanılmakta. Toplam 6-8 metrekarelik bir stüdyodan Türkiye'nin en çok seyredilen haber programını yayınlayabildiği için kendisini öncelikle tebrik etmek gerekiyor.
Genel yayın yönetmeni "sunucu" olursa...
Hem Genel yayın yönetmenliği ve hem de sunuculuğu bir arada yapan kişi, stüdyoda yüksek bir koltuğa oturmakta. Bu oturuşu ile masanın sadece ellerini koyduğu kısmı ile masadaki kağıtlar görünüyor. Ana kamera durduğu pozisyonda kilitlenmiş durumda. Sunucu haberleri okurken yaptığı sistematik hareketlerle ve farkında olarak kullanılan tekniklerle yüksek reytingi gerçekleştiriyor olabilir mi? Bu soruya belki siz de evet cevabı vereceksiniz bu yazıyı okuduktan sonra ya da bu kadar tesadüf olamaz cümleleri söylenecektir.
Öncelikle kanallarda haber yayın yönetmenleri ve sunucular artık farklı insanlar. Daha önce başka haber kanallarında bu model kullanılıyordu ama artık bir kişi, belki de son kişi bu modeli kullanıyor. Zira haberi hazırlayan ve okuyan kişinin aynı olması aslında bunu yapan kişiye ciddi bir güç veriyor televizyon yönetimi içinde ve kamuoyunda.
Haberi istediği şekilde kullanabilme gücünü elinde bulunduran kişiler, kendi yaptıkları diğer programlara çağırdıkları insanları da kolaylıkla çıkarıyorlardı. Böylece sadece kendi istediği haberleri kamuoyuna duyurmak gibi çok ciddi bir güce sahip oldukları gibi, gerektiğinde haberleri manipüle edebiliyor ve bunu uygulayabiliyorlar. He var ki, bu modeli kullanan kişiler ise kanal değiştirdiklerinde önce ekrandan kaybolmakta ve daha sonra da geri gelmemek üzere ekrandan silinmektedirler. Bu model ile parti liderlerimiz arasındaki bağlantıların da aslında çok benzer olduğunu düşünmek gerekir.
Ekrana"bağlamanın" sırları
Artık aynı kanalda kalmak ve insanları aynı ekrana bağlamak için her şey kullanılabilir. Belki de ekranda kalabilmek her şeyin önüne geçmiştir. Şimdi gerçekten gelişmiş tekniklerin çok dikkatli olarak kullanıldığı haber programını dikkatli şekilde inceleyelim.
Birincisi, haberi okuyan kişi toplam olarak ekranda çok az kalmaktadır. Bu normal haber akışı içinde her haber için 30-45 saniye arasındadır. Ancak tartışma, kızma ve fırçalama gibi içeriklerde bu süre uzamaktadır. Böylece sunucunun yüzünün eskimemesini sağlamayı ve seyreden insanların sıkılmamalarını, hatta yeniden görmeyi istemelerine gayret edilmektedir. Sunucu haberin başlangıcını okuduktan sonra görüntülerle birlikte ses tonu ve vurguları çok farklı olan arka plan sunucu tarafından haberin detayları okunmaya başlamaktadır.
Haberi okuduğu kısa süre içinde sunucunun standart hareketleri var. Haber başlangıcında masanın önünde duran kalem tutan sağ el, haber okunmaya başlandıktan hemen sonra geriye doğru çekilmekte ve kağıtlara dokunduktan sonra masanın alt kenarına kadar çekilmeye devam etmekte ve buradan sağa doğru hareket ettirilmektedir. Bu hareket sona erdiğinde sunucunun haber okuması bitmekte ve görüntülere geçilmektedir. El hareketleri dikkat edilmesi gereken noktaların başındadır.
Haber sunumundaki "tekrarların" işlevi
Haber aktarımlarında da birkaç farklı model kullanılmaktadır. Bu modellerden biri çevrimlerdir. Görüntüler ve haberler sürekli olarak tekrar edilmekte gibi görünse de, her çevrimde yeni bir kelime veya cümle ilave edilmektedir. Böylece haberi dinleyen kişi aslında haberi en başında öğrenmekte fakat ilavelerin ne olacağını merak ederek seyretmeye devam etmektedir. Yeni ilaveler "az" fakat "sonra" verilmektedir. Haberler devam ederken ekranın altındaki banttan soru formunda, bir kaç dakika sonra okunacak yeni haberlerle ilgili bilgiler verilmekte ve kişinin ekrandan ayrılması veya "zaplaması" önlenmeye çalışılmaktadır.
Diğer bir model ise haberin hiç beklenmeyen bir noktada aniden kesilerek, sunucunun yeni habere geçmesidir. İzleyici ya da bu şekilde sonuçlanmamış bir haberi düşünürken, yeni haberin okunmaya başlamasıyla şaşırmakta, ancak neden böyle olduğunu farkında olmadan düşünürken yeni haberi de izlemeye devam etmektedir. Sunucunun haber okuduğu kısımlarda arka planda mutlaka bir müzik sesi duyulmakta ve bu müzik sesi kişisel ya da haberlerle ilgili bir takım bağlantıları hatırlatmaktadır. Şu anda kullanılan müzikler, Nilüfer'in bir şarkısı ve Berkant'ın Samanyolu parçası ve bazen Mehveş Emeç'le bağlantılı Carmina Burana'dır.
Seyircinin iç sesini harekete geçirmek
Yine görüntülü haberlerde habere konu olan kişi mikrofona konuşurken, bu kişinin söylediği cümleler ekrana yazılı olarak verilmektedir. Bu şekilde programı izleyen kişi röportajı dinlerken altta geçen yazıları da kendi iç sesi ile okumakta ve haber kendisine görsel/işitşel yerine görsel/işitsel/içselses ile algılanmaktadır. Böylece, haberleri dinleyen kişi, haberi kendi iç sesi ile de duyduğu için haberi kendisi okuyormuş duygusuna kapılmaktadır. Bu modelde de aynı şekilde içeriğe uygun bir müzik arka planda çalınmaktadır.
Sunucunun haber yapma biçimi ve kullandığı ses tonu da oldukça dikkat çekicidir. "Sevgili Seyirciler" kelimeleri sürekli olarak kullanılmakta ve programın seyredilmesi gerektiği mesajı da verilmektedir. Haber programı haber-show programına uzunca bir süre önce döndürülmüştür.
Kullanılan dilin ele verdikleri
Kullanılan dil motiflerini incelemeye başlarsak şu anlatımlar karşımıza çıkıyor:
"Sevgili Seyirciler, ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses ve Popstar Tarkan arasındaki gerginlik bu gün yeni bir gelişmeyle iyice suyu yüzüne çıktı. Sevgili Seyirciler Tarkan kendisi hakkındaki bazı sözleri nedeniyle İbrahim Tatlıses'i mahkemeye verdi. Tarkan kendisine hakaret ettiği kanısıyla İbrahim Tatlısese elli milyar liralık tazminat davası açtı."
İbrahim Tatlıses ünlü sanatçı, Tarkan ise Popstar olarak tanımlanmaktadır. İbrahim Tatlıses'in sunucu için daha değerli olduğunu bu veriliş biçiminden anlamaktayız. İbrahim Tatlıses ve Tarkan arasında bir gerginliğin önceden beri varolduğunu ve yeni bir gelişmeyle iyice su yüzüne çıktığını anlamaktayız ancak gerginlik konusunda hiçbir bilgi verilmemekte ve beynimizde olan kayıtlarla bu boşlukların doldurulması sağlanmaktadır.
İkinci cümlede bu gerginliğe sözlerin sebep olduğu ve Tarkan'ın İbrahim Tatlıses'i mahkemeye verdiğini öğrenmekteyiz.
Son cümlede ise Tarkan kendisi hakkındaki sözlerde hakaret olduğu kanısına varmış ve 50.000.000.000 liralık tazminat davası açmıştır. Haber bu şekilde boşluklu cümlelerle aktarılmakta ve bilgi sıralı fakat "az" şekilde verilmektedir.
Daha sonra görüntülü haberlere geçildiğinde, bu sözlerin neler olduğu ve sanatçıların birbirleri hakkında neler söylediği yazılı ve sözlü görüntülerle verilmekte, boşluklar doldurulmaktadır.
Böylece sunucu haberi bu veriş biçimi ile -belki de farkında olmadan ya da kesinlikle farkında olarak- İbrahim Tatlıses'i korumakta ve cümlelerini kurma biçimi ile bunu gerçekleştirmektedir.
Tarkan'la sunucunun arasındaki gerginlik
Tarkan ile sunucunun arası da "popstar'ın" özel hayatına ait fotoğrafların ekranda yayınlamış olmasından dolayı gergindir. Bu ve diğer haberlerin veriliş biçimi bile çok özeldir ve planlıdır. Tarkan, İbrahim Tatlıses'in kendisi hakkında söylediği sözleri hakaret kabul ederek İbrahim Tatlıses hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuş ve dilekçesine 50.000.000.000 tazminat davası açmak istediğini de belirtmiştir. Haberin özü bu olmasına rağmen, farklı bir anlatım biçimi ile haberin veriliş biçimi uzatılmakta ve yetersiz bilgi akışı ile kafamız karıştırılmakta, ancak programı seyretmeye devam etmemiz sağlanmaktadır.
Ekrandaki görsel büyüler
Haber stüdyosundaki arkada bulunan ekran da incelenmeye değer ve yazacaklarımız içinde en önemli noktalardan biridir. Bu ekrandaki sabit ve sürekli hareketlere ilginizi çekmek isterim. Mavi olan bu ekran üç bölümden oluşmakta. Baktığımız şekli ile sol ve sağ üst bölüm ve alttaki bant olarak ayrılabilir. Sol bölümde sabit ve güçlü bir ışık birlikte ile yanıp sönerek + işareti yaratan 15-20 ışık noktası. Bu ışıkların da yerleri sabit. Yanıp sönen ışıkların arkasında belli belirsiz meridyenlerden oluşturulmuş büyük bir dünya dönmekte. Ekranın sağ tarafında dönen bir dünya ve bu dönen dünyadan çıkan dört adet çember çıkmakta ve genişleyerek kaybolmakta. Bu bölümünde hareketleri düzenli ve sabit. Ekranın altında ise benim kıtalar olarak algıladığım soldan sağa doğru kayan bir şerit. Burada da hareketler gayet düzenli. Hiçbir şey yapılmasa, hiç haber okunmasa bile sadece bu ekrana bakmak insanı uyutabilir. Bu ekranın olmadığı kendisinin yönettiği diğer programlarda sunucu tavır değiştirmekte, birinde şeytanın avukatlığına, soyunurken diğerinde melek rolüne bürünmektedir.
Bütün bu yukarıda anlatılanlara bakıldığında çok gelişmiş bir model kullanıldığı anlaşılabilir. Programın neden yüksek reyting yakaladığını anlayabilmek için modeli açıklamak gereklidir. Programa, anonsundan sonuna kadar süreklilik hakimdir. Arka plandaki ekrandaki hareketler, sunucunun sesi, kullanılan kelimeler, sunucunun hareketleri ve ekranda kalış süresi ile sunucunun yaptığı hatalarda bile süreklilik vardır ve süreklilik ikna mühendisliğinin temel koşullarından birisidir. İkna mühendisliğini ikinci koşulu ise istenenin verilmesidir. Haber programında istenenler verilmektedir. Kamuoyunda önemsenen insanların düştüğü durumlar haberlerde verilmekte ve seyredenler "biz önemsiz insanlarız ama iyi ki bu durumda değiliz" diye düşündürülerek rahatlatılmaktadır.
"Bizden biri" ya da ikna mühendisliği
Sunucu bir açıdan bizden biri gibi görünmektedir. Kelimeleri kullanması ile bize benzeyen, çapkınlık yapan, içki içen, hata yapan özellikleri ile de bize benzemektedir. Bu ikna mühendisliğinin üçüncü temel koşuludur.
Gerektiğinde sunucu bir bakana, bir sanatçıya veya bir iş adamına ekrandan kızabilmekte ve önemli olduğunu ifade etmekte ve bu kişilere karşı bile otoritesini göstermektedir.
Örnek vermek gerekirse, İbrahim Tatlıses ile çatışmış onu ekrandan söylediği sözlerle aşağılamış fakat bir süre sonra programına davet ederek katılmasını da sağlamıştır. Çok önemli bir sanatçının bile hayatını yönetebilmekte olduğunu hepimize göstermiştir. Otorite de iknanın temel koşullarından birisidir.
Son olarak ise haber programı eksik olan şeyi doldurmaya çalışmaktadır. Zaten sorunlarla ve krizlerle yıllardır uğraşan ülke insanının rahatlamaya ihtiyacı vardır. Bu rahatlama sunucunun hatalarından başlayarak sağlanmakta ve bizim düşünmemize hiç gerektirmeyen şaka veya eğlence içerikli haberlerle rahatlama devam ettirilmektedir.
Alttan akan yazılardaki "hatanın" büyüsü
Bir önemli detay da haberlerde yazının ekranın altında sürekli kullanılması ve bu yazılarda da bilerek hata yapılıyor olmasıdır. Zira toplumda genel olarak hatalar üzerinde düşünülmekte, görülmekte ve sunucu bunu bildiği için burada bile hata yapmaktadır. Okuma yazmayı yeni öğrenen kişiler ve özellikle çocuklar bu yazıları okumaya çalışmakta ve hataları bulmakta ne zaman yeni hata olacağını da merak ederek programı izlemeye devam etmektedirler. Reytingin yüksek çıkmasının nedenlerinden biri de programın çocukları ekrana bağlayabilmesinden dolayı olsa gerektir.
Böylece sunucu, bu haber programı ile kendisini hem seven ve hem de kendisine kızan insanları ekrana bağlamakta, geçmişte kullanılan Keloğlan, Turist Ömer, Şaban modellerini çok daha bilimsel bir şekilde devam ettirmekte ve izlenmektedir.
Kişisel başarısı açısından tebrik edilmesi gereken sunucu, ekranda sahip olduğu çok önemli bir gücü toplumsal gelişme için kullanamadığını da bilmekte ve bunun kendi üzerinde yarattığı gerginlikler yüzünde giderek daha derin şekilde belirginleşirken, aslında hiç istemediği bu duruma uyabilmek için ilave araçlara ihtiyaç duymaktadır.
Temel koşul ise, bu ekranda canlı kalmaya devam etmektir ve bunu yapabilmek için her türlü manipülasyon ve bilimsel yol kullanılmaya devam edecek gibi görünmektedir, o zamana kadar....(NU/BB)
Cengiz Eren [email protected] http://www.erenlp.com