Felsefeci, feminizm ve queer teorisyeni Judith Butler, kamuya açık etkinlikler için Almanya'ya gitmek istemediğini söyledi.
ABD’li postyapısalcı düşünür, haftalık Die Zeit Gazetesi’ne gönderdiği e-mailde, "Almanya'da defalarca hor görüldüğünü ve kaba bir şekilde karikatürize edildiğini” söyledi.
Butler, savaş konusunda kendisine yönelik eleştirileri agresif ve antisemit olarak tanımlayarak “altta yatan tehdit duygusu"ndan bahsetti.
Spiegel Kultur’de yer alan habere göre Butler, en son 2020 yılında Berlin'de bir etkinliğe katıldı. Bu ziyaretini de hatırlatan Butler, şöyle dedi:
“Ancak bu tür etkinliklerin güvenlik maliyetleri çok yüksek. Bu yükü ev sahiplerine yüklemek istemiyorum. Ayrıca kapıda güvenlik görevlilerinin olması gereken bir yerde de konuşmak istemiyorum.”
“Taraflı”
Butler, Filistin-İsrail Savaşı’na dair yazılarında Hamas saldırılarını ve savaşta Yahudilere yönelik şiddeti dışladığı iddiasıyla “taraflı bir duruş” sergilemekle eleştirildi.
E-mailde kendini "Yahudi bir anti-Siyonist" olarak tanımlayan Butler'a göre, İsrail'e koşulsuz desteğin kendilerinin antisemit olmadıklarının nihai kanıtı olduğuna inananlar, Filistin için adaleti savunan herkese saldırıyor.
Butler'ın BDS (İsrail'e karşı Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Hareketi) hareketine verdiği destek, 2012 yılında Theodor W. Adorno Ödülü'ne layık görüldüğünde Frankfurt’ta protesto edilmişti.
Butler ne demişti?
Butler, savaşla ilgili yazdığı son makalelerden birinde şöyle diyordu:
“Görecelik ve denklik hakkındaki tartışmalara saplanmadan İsrail’deki can kayıplarının yanı sıra Gazze’deki kayıplar için de amasız fakatsız yas tutabilir miyiz diye soruyorum kendi kendime. Belki yas tutmanın geniş kapsamı daha sağlam bir eşitlik idealine – yaşamların eşit yas tutulabilirliğini kabul eden – hizmet eder ve bu yaşamların kaybedilmemeleri gerektiğine, ölülerin daha fazla yaşamı ve yaşamları için eşit tanınmayı hak ettikleri konusunda öfke duyulmasına neden olur.
“Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin belgelediği gibi, İsrail güçlerinin ve yerleşimcilerinin mevcut eylemler daha başlamadan 2008’ten bu yana Batı Şeria ve Gazze’de yaklaşık 3 bin 800 Filistinli sivili öldürdüğünü bilmeden eşit yaşanılan bir geleceği nasıl tahayyül edebiliriz? Dünya onlar için yas tutuyor mu?”
Judith Butler, günümüzün en etkili düşünürlerinden biri. Queer feminizmin etkili bir manifestosu olarak kabul edilen "Cinsiyet Belası" kitabıyla 1990'larda dünya çapında tanındı. Toplumsal cinsiyet normlarının yıkılması gerektiğini savunan düşünür, hâlâ Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat ve eleştirel teori dersleri veriyor. (TY)