TBMM Genel Kurulunda, Avrupa Birliği ve Milli Eğitim Bakanlıklarının yanı sıra Türk Akreditasyon Kurumu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ile üniversitelerin 2018 yılı bütçeleri görüşüldü.
Bütçe görüşmelerinin yedinci turunun görüşüldüğü Genel Kurul, TBMM Başkanvekili Yaşar Tüzün başkanlığında toplandı.
Genel Kurul’da söz alan CHP’li ve HDP’li vekiller AKP iktidarının Avrupa ve eğitim politikalarını eleştirirken, AKP’li vekiller iki alanda da atılan adımları anlattılar.
Salıcı: AB Bakanlığı kurdunuz ama icraat yok
Görüşmeler sırasında söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinden söz etti:
“Türkiye-AB ilişkilerinde hiçbir ilerleme yok. Ayrıca ortaya konan yeni hiçbir şey de bulunmuyor.
“Avrupa Parlamentosunun üyelik müzakerelerinin askıya alınmasına ilişkin tavsiye kararı var. Raporun içeriği ya da Türkiye'nin son dönemlerde insan haklarına bakışıyla ilgili Avrupa Konseyi tarafından da yayınlanan raporların içeriği tam bir facia.
“Hükümet Avrupa Birliği Bakanlığını kurmuş ancak icraat yok. Geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği Bakanlığının bütçesi 313 milyon lira. Bu bütçe 2018 yılı için 347 milyon lira.
“Siz eğer AB ile ilişkiyi geliştirmek istiyorsanız, bunun için bir çaba gösteriyorsanız bütçeyi daha da arttırırsınız. Bu rakamlar yapmış olduğunuz çalışmaların, vermiş olduğunuz çabanın aslında bir işe yaramadığını ya da hükümetiniz ile AB arasında ilişki kurma, Türkiye'yi Avrupa Birliğine tam üye yapma konusunda ciddi bir irade olmadığını gösteriyor."
Ayata: Çocuklar aynı koşullarda okula başlamıyor
CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Sencer Ayata ise eğitim politikaları hakkında konuştu:
“Eğitim sistemi vasıflı insan gücü yetiştirme bakımından başarı gösteremiyor.
“Çocuklar okula aynı koşullarda başlamıyor. Çocuğun nerede doğduğu, annenin babanın mesleği, çocuğun cinsiyeti, eğitim ve daha sonraki çalışma hayatında son derece belirleyici oluyor.
"Muhtaç olan ailelerin çocukları eğitimlerine şansız başlıyorlar ve bu fırsat eşitsizliği onların hayatının sonuna kadar onları etkilemeye devam ediyor.
“Hesaplamalara göre, Türkiye'de her iki çocuktan birisi bu anlamda dezavantajlı durumda.
“Çocuğa önemli yetiler okul öncesi çağında kazandırılmaktadır. Bizde toplumun yarısı bu yetilerin kazandırılmasından yararlanamıyor.
“Günümüzde teknolojiler ve meslekler hızla değişiyor. Yeni mesleklerde eleştirel düşünebilen, sorun çözebilen, yaratıcı ve iletişim becerilerine sahip elemanlar aranıyor. Dar anlamda uzman istenmiyor, dönüştürülebilir becerilere sahip elemanlar isteniyor. Biz ise dar uzmanlaşmayı teşvik etmeye çalışıyoruz. Akıntıya karşı kürek çekmeye çalışıyoruz."
İrgil: Eğitim bütçesinin yüzde 80’i personele harcanıyor
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ise bütçesinin yüzde 80'ini personel giderine harcayan bir Milli Eğitim Bakanlığından çok fazla bir şey beklemenin doğru olmayacağını vurguladı.
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu bütçesiyle eğitimde fırsat eşitliğini yaratması, eğitim yatırımlarını artırması beklenemez. Olsa olsa öğretmen ataması yapmasını bekleriz ama Milli Eğitim Bakanlığı bunu da yapmıyor.
“Milli Eğitim Bakanlığı 2018 yılında 20 bin öğretmenin atamasının yapılacağını söylüyor ama açık bulunan kadro sayısı 100 bin. Öğretmenin ücretlisi, geçicisi olmaz. Bizim kadrolu öğretmenlere ihtiyacımız var.
“Yürek yaralayan bir başka konu da KHK'ler. Haklarında hiçbir suçlama bulunmayan binlerce eğitimci işsiz bırakıldı.”
Kürkçü: AKP’nin AB’deki müttefikleri ırkçılar
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise AKP’nin Avrupa politikalarını özetle şu sözlerle eleştirdi:
“AKP’nin 15 yıldır iktidarda geçirdiği Hükûmet döneminden sonra biliyoruz ki, Türkiye’nin dış politikası denilen şey, esasen AKP Genel Başkanı’nın Türkiye dışı dünyaya dair hayalleri, fantezileri, kurmacalarından oluşan bir tahayyülattan ibaret.
“(…) Israrlı bir biçimde dile getirilen ‘Hain Batı’ kavrayışıyla bu Avrupa Birliği Bakanlığının ve Dışişleri Bakanlığının perspektifi nasıl bağdaştırılabilir, bu bir çelişki değil mi? Bence bu sorunun bir cevabını bulmamız lazım.
“(…) AB artık bir fırsat olarak görülmüyor ama ortaklık müzakerelerinin başlaması için gün almaya uğraşıldığı günlerde, özellikle TSK’nin toplum ve siyaset üzerindeki vesayetini kırmak bakımından bir imkân olarak görüldüğü için allanıp pullanıyordu. Ancak AB allanıp pullandığı zaman da şimdi tu kaka edildiği zaman da bizim için durum değişmez.
“Bizim için iki Avrupa var: Birisi bankaların, tröstlerin, finans kapitalin Avrupası; ötekisi ise halkın, halkların Avrupası, bir sosyal Avrupa ümidi ve ihtimali.
“Bugün AB’nin ya da Avrupa Kıtası’nın dünya için önemi insan haklarının doğduğu, serpildiği, geliştiği ve şimdi yeni hak kategorileriyle bezendiği bir kıtanın kültürü, medeniyeti ve gelecek ufku olmasında.
“Bu Avrupa aslında AKP’nin Avrupa üzerinden yükselirken desteklediği bütün güçlerle çatışıyor. Muhafazakâr Avrupa ile insan hakları Avrupası sosyal alan olarak aynı yer değil ama muhafazakâr Avrupa’ya duyulan öfkeyi AKP’nin dış politikası insan hakları Avrupa’sına karşı bir kalkan olarak kullanmak beklentisiyle bir dış siyaset yürütüyor.
“Çok açıktır, bugün Türkiye’nin içerisine bir kötülük timsali olarak pompalanan ‘sağcı Avrupa, ırkçı Avrupa, İslamofobik Avrupa’yı kim temsil ediyorsa, AKP’nin Avrupa Konseyinde ve AB’deki müttefikleri onlardır.
“Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde iki grup var. Demokrasi ve insan hakları ekseni etrafında sımsıkı tutunan; Birleşik Sol ve Sosyalistler ile onun dışındakiler. Sağcılar neredeyse, ırkçılar neredeyse AKP’nin temsilcileri oradadır.
“Bu çelişki nasıl açıklanmalıdır? Çok basit bunu açıklamak. Kapitalin hâkimiyetini sağlamak için Avrupa’da ırkçılarla, içeride ise ‘kızıl hurma’ idealini pekiştirmek için onlara karşıymış gibi davranmak. Bütün oyun bundan ibarettir.”
Uca: AB hedefi yoksa, AB Bakanlığı niye var?
HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca da Türkiye-AB ilişkileri üzerine konuştu:
“Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakereleri kopma noktasına geldi. Bunun da en önemli nedeni OHAL ile beraber zirveye ulaşan antidemokratik uygulamalar.
“AKP’nin AB'ye girme hedefi varsa Türkiye'nin hukuk ve idare sistemini AB ile uyumlaştırmak için neden hiç çaba harcamıyorsunuz?
“Eğer iktidarın AB'ye girmek gibi bir hedefi yoksa, temel görevi AB üyelik sürecini hızlandırmak, gelişmeleri izlemek ve üyelik sonrası çalışmaların koordinasyonunu yürütmek olan Avrupa Birliği Bakanlığının varlık sebebi nedir?
“Müzakerelerin koşullu olarak askıya alındığı 2017'de Avrupa Birliği Bakanlığına ayrılan bütçe nereye harcandı?”
Özyer: AB Bakanlığı hayat standartlarının yükselmesini sağladı
AKP Muğla Milletvekili Hasan Özyer, Türkiye'de son 15 yılda sessiz bir devrim gerçekleştiğini, reformlarla ülkenin adeta çehresinin değiştiğini söyledi.
Avrupa Birliği Bakanlığı'nın da AB müktesebatına uyum çerçevesinde gıda güvenliğinden katı atık yönetimine, enerji verimliliğinden tüketici haklarına kadar çok sayıda düzenlemeyi hayata geçirdiğini ifade eden Özyer, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği Bakanlığı bu düzenlemelerle halkımızın hayat standartlarının daha da yükselmesini sağlamıştır. Ancak Türkiye'nin nihai hedefi bunların da üstündedir. Hedefimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de isabetle belirttiği gibi, muasır medeniyet seviyesidir yani bugünkü tabirle, Batı normlarının da üstündedir.”
Şahin: Tam üyelik için gereken adımları atmaya devam edeceğiz
AKP Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta ise şunları söyledi:
"Türkiye'nin AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak görmekteyiz. Bu hedefler doğrultusunda atılan adımlar Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde yeni bir dönem başlamıştır.
“Bazı Avrupa ülkelerinin haksız ve temelsiz muhalefetine rağmen biz AB'ye tam üyelik yolunda gereken adımları atmaya da devam edeceğiz. Özel bir statü istemiyor, sadece hak ettiğimizi elde etmek istiyoruz."
Açıkkapı: Eğitim bütçesi 10 milyardan 134 milyara
AKP Elazığ Milletvekili Ejder Açıkkapı ise 2002’de 10 milyar lira olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin 2018’de 134 milyar 727 milyon liraya yükseldiğini söyledi ve ekledi:
"AK Parti olarak 2002’den bu yana vatandaşlarımızın eşit şartlarda eğitim ve öğretim hakkını sağlamak için temel altyapı ve erişim problemlerini önemli ölçüde çözüme kavuşturduk.
“Şu an görev yapan her üç öğretmenden ikisi iktidarımız döneminde atanmıştır. Yine, öğretmenlerimizin yüzde 66'sının 40 yaş altında olması da oldukça dikkat çekici ve önemlidir. Ülkemizin her bölgesinde öğretmen norm doluluk oranları birbirlerine yaklaştırılmıştır." (EKN)
-----------------------------------------------------------------------------------
* Bugün TBMM Genel Kurulu’nda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının 2018 yılı bütçeleri görüşülüyor.