Büyük Ortadoğu Projesi'ni, "ABD'nin Ortaasya'da hegemonya kurma, Kafkaslar ve Ortadoğu'yu ele geçirme projesi" olarak nitelendiren Bulut'a göre, proje kapsamında Türkiye; komşularına karşı bir cephe ülkesi olarak tarif ediliyor.
Bulut, Büyük Ortadoğu Projesi'ni ABD'nin Türkiye'yi Avrupa Birliği'nden koparma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriyor ve ekliyor; "Eskiden Avrupa ve doğu ülkeleri arasında 'köprü' olan Türkiye, artık bir 'merkez ülke'. Bu, Türkiye'nin AB'den uzaklaşması, AB'ye girse bile ABD adına hareket etmesi anlamına geliyor".
Bombalı saldırılarla ABD politikalarının ilişkisi
Irak'a müdahalesi sırasında ABD stratejilerine aykırı tavırlar sergileyen, Irak ve Filistin konusunda savaş ya da barış alanı olmayı kabul etmeyen Türkiye'nin İstanbul'da gerçekleşen bombalı saldırıların ardından bu tavrından vazgeçtiğini hatırlatan Bulut, Büyük Ortadoğu Projesi'ne ilişkin gelişmeleri bombalı saldırılarla da ilişkilendiriyor.
Bulut'a göre, patlamalardan sonra, ABD yönetiminin verdiği "ortak mücadele" mesajları, Türkiye'yi savaş alanına çekme politikasıydı. Türkiye, ABD'nin stratejik önceliklerini kabul edince, attığı adımlar onu Büyük Ortadoğu Projesi'ne getirdi.
"Türkiye'nin görevi, komşularını hizaya getirmek"
Projenin Türkiye'de ekonomik, siyasal, askeri alanda istikrarsızlığa neden olacağını savunan Bulut, görüşlerini bianet'e açıkladı:
* Büyük Ortadoğu Projesi, Beyaz Saray'daki yeni muhafazakar ekibin Avrasya kapışmasında Çin, Rusya, Japonya, Hindistin'a karşı Orta Asya'da hegemonya kurma, Kafkaslar ve Ortadoğu'yu ele geçirme projesidir.
* ABD, Irak'ı sıçrama tahtası olarak kullandı; işgalden sonra stratejisini netleştirdi. Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı Bush'u ziyaretinden sonra, Türkiye İran, Suriye ve Arap ülkelerine karşı cephe ülkesi olarak tarif edildi.
* Başbakan Erdoğan'ın, "ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi içerisinde, Diyarbakır bir yıldız, bir merkez olacak" şeklindeki sözleri, Türkiye'nin merkez ülke olarak anılması, üs olarak kullanılacağı anlamına geliyor.
* Buna göre, Türkiye ABD ve İsrail'in yanında yer alacak. ABD'nin müttefiki olarak daha aktif bir rol oynayacak. ABD stratejisi doğrultusunda, komşularını hizaya getirecek ya da ABD'nin hizaya getirmesine yardımcı olacak.
* Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ın Arap-İslam ülkelerine "Kendinizi değiştirin, değiştirmezseniz değiştirirler. Biz size örnek ülke olacağız" mealindeki sözleri, Türkiye'nin pratiklerinin ABD stratejilerine gösterdiği uyumun işaretleriydi.
"Türkiye'ye istikrarsızlık getirir"
* ABD geçici, askeri başarılar gösteriyor. Ancak, Türkiye'nin ABD adına maceralara atılması, komşularıyla ilişkilerinin bozulmasına neden olacak.
* Komşularından gelecek tepki, Türkiye'ye ekonomik, siyasi, askeri bakımdan istikrarsızlık olarak yansır. Etnik ve mezhepsel çatışmalar yaşanabilir.
* Türkiye, bir süper devlet değil. Müslüman-laik devlet modelini başka devletlerin benimsemesi için, Türkiye'nin problemsiz bir devlet olması gerekirdi. Oysa Türkiye'nin pek çok sorunu var.
* Kerkük, Kürt fobisi, İran ve Irak'taki Kürtlerle ilgili sorunlar gündemde. 28 Mart seçimlerinden sonra, siyaset sahnesinde de pek çok altüst oluşlar yaşanacak.
* AKP, ABD desteği ile seçimlerden başarılı çıksa da; Türkiye'deki tek karar merci olamayacak. Yönetim ve siyaset sadece AKP'den ibaret değil, farklı karar ortakları da var.
* Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Ankara'da gerçekleştirdiği "Hilafetin İlgası, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun 80. Yılı" paneli, gelecekteki çelişki ve çatışmaların habercisi olabilir.
* AKP'nin, yerel seçimlerden başarılı çıktıktan sonra Amerikancı tavrını yoğunlaştırması, Erdoğan'ı Adnan Menderes kompleksine götürebilir. (BB)