2008-2009 eğitim öğretim yılında 14 milyon öğrenci ve 662 bin öğretmen okula başladı. Bir de okula başlayamayan ya da geç başlayabilenler, kendi koşullarına uygun bir öğrenime kavuşamayanlar var.
Çocuk işçiler, yoksul çocuklar, engelli çocuklar, kız çocuklar...
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (IPEC) desteğiyle Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yaptığı Ekim-Aralık 2006'yı kapsayan Çocuk İşgücü Anketi'nin sonuçlarına göre 10-17 yaş grubunda 16 milyon 264 bin çocuktan 958 bini çalışıyor.
IPEC Proje Koordinatörü Nejat Kocabay geçen yıl bianet'e Türkiye'de çocuk işçiliğini engellemenin en etkili yollarından birinin çocukların sekiz yıllık zorunlu eğitime devamlarının denetlenmesi olduğunu belirtmişti.
Her yıl milyonlarca ilköğretim öğrencisi okula başlarken, mevsimlik tarım işçisi çocuklar pamuk tarlalarında çalışmaya devam ediyor. Sezon her yıl eğitim öğretim yılı sona ermeden başlıyor, okullar açıldıktan sonra da sürüyor.
Engelli çocukların eğitim hakkı...
Engelli çocukların eğitim hakkına gelince, Temmuz ayında Ruhi Uzunhasanooğlu, bianet'eki yazısında şöyle diyor:
"Meclis komisyonlarında 5378 sayılı yasada değişiklik önerisi var. Bu yasaya göre özürlü çocukların eğitimi için verilen devlet desteği bir yılla sınırlanacak...Özürlü çocuklar yaklaşık üç yıldır Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu altında kurulan özel rehabilitasyon merkezlerine devam ediyorlar. Devlet bu merkezlere çocuklar adına ayda ortalama 6-10 seans üzerinden ücret ödüyor. Bir ayda verilen seans sayısından söz ediyoruz. Yeterli midir? Bu özel eğitim, adı üstünde. Yani diğer çocukların aldığından farklı bir eğitim olmak zorunda. Devlet üç yıl sonra bu eğitim fazla masraf oluyor diyerek bir yılla bitirmek istiyor -44 hafta- olarak hesap etmişler. Sonra ne olacak bu çocuklar?"
Türkiye'de kız çocuklarının okullaşma oranı da oğlan çocuklarına göre düşük.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2008 İnsani Gelişme Raporu'na göre Türkiye'de kız çocukları ve genç kadınlar, cinsiyet ayrımcılığını besleyen muhafazakar zihniyet yüzünden hâlâ eğitimde erkek emsalleriyle eşit olanaklara sahip değiller.
Eğitimde cinsiyet eşitsizliği
2001'de kız ve oğlan çocuklarının yüzde yedisi okul öncesi eğitim aldılar, ilkokulda okullaşmada cinsiyet arası uçurum yüzde sekiz, ortaokulda ise yüzde 17'ydi.
2007'de yüzde 16'dan biraz daha fazla kız ve oğlan çocuğu okul öncesi eğitim aldı ve okullaşmada cinsiyetler arası
uçurum ilkokulda yüzde dörde, ortaokulda da yüzde sekize indi. Eğitimde cinsiyet eşitsizliği arası uçurum kayda değer sayıda kız çocuğunun ilkokulu, hatta ilk beş yıldan sonra terk etmesinde görülüyor.
Uzun sözün kısası, bugün okula başlamış olmak isteyen, okul bahçelerinde annelerinden ayrıldıkları için ağlama ve "ayrılma kaygısı" yaşama şansları bile olmayan sayısız çocuk var... (NZ/EÜ)