Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) Eş Başkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun, dün (29 Kasım) ulusal çapta yayın yapan gazete, televizyon ve haber sitesi temsilcileriyle bir buluşma gerçekleştirdi.
Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde (Çand Amed) gerçekleştirilen etkinliğe DEM Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, DEM Parti Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Eş Sözcüsü Canan Kebenç Özkan, DBB Meclisi Eş Sözcüleri Abdulselam İnceören ve Emine Akın, DBB Genel Sekreteri Emrullah Gördük ve DBB Basın Danışmanı Sedat Yılmaz da katıldı.
“Arkeolojik kazı yapar gibi yolsuzlukları araştırıyoruz”
Program, DBB Eş Başkanı Serra Bucak’ın “Kayyım döneminde yerel hizmetlerin yaşadığı tahribat” başlıklı sunumuyla başladı.
Sunumda öne çıkanlar şöyle:
- DBB’nin verilerine göre, kayyım dönemi boyunca 17.08 milyar TL gelir elde edilirken, 18.33 milyar TL harcama yapıldı. Harcamaların yüzde 41’i (7.69 milyar TL) sermaye giderlerine, özellikle yol ve bina yapımına ayrıldı. Yüzde 27’si (4.98 milyar TL) personel giderleri, yüzde 26.8’i (4.92 milyar TL) mal ve hizmet alım giderleri oluşturdu.
- Kayyımlar döneminde sadece 185 milyon TL borç ödendi; yönetim devraldığında borç miktarı ise 3.75 milyar TL’ye ulaştı. Yeni yönetim ilk ayda personel ödemelerine yüzde 32 (272 milyon TL) ve borç ödemelerine yüzde 10 (82 milyon TL) bütçe ayırdı. Göreve geldiğinden bu yana toplamda 523 milyon TL borç ödemesi yaptı.
- Kayyımlar döneminde 49 taşınmaz 25 yıllığına ücretsiz olarak kamu kurumlarına devredildi. Bunların 21’i ilçe belediyelerine, 3’ü dernek ve vakıflara, geri kalanlar ise çeşitli kamu kurumlarına verildi.
- Yenişehir ilçesinde 104 dönüm 544 metrekarelik, Kayapınar ilçesinde ise 5 taşınmazda toplam 97 dönüm 363 metrekarelik alan villa imarlı olarak yandaşlara satıldı. Bu taşınmazlar üzerine yapılan harcamaların büyük kısmı, kısıtlı bütçeden sermaye giderleri olarak ayrıldı ve inşaatlar ile yap-devret projelerine harcandı.
- Sosyal hizmetlere ayrılan bütçe, toplam harcamanın sadece yüzde 2.37’sini (436 milyon TL) oluşturdu. Sosyal destek kartı, gıda kolisi ve giysi yardımları, iktidar partisinin il ve ilçe teşkilatlarından gönderilen listelere göre yapıldı.
Bucak, “Sadece kayyumların yarattığı tahribatların izini sürmek değil, aynı zamanda atıl durumda bırakılmış ya da farklı alanlara yönlendirilmiş bütçelerin peşine düşmek de oldukça zor. Bu süreç hâlâ devam ediyor. Adeta bir arkeolojik kazı yapar gibi, geçmişin izlerini ve yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çalışıyoruz” dedi.
“Kayyım politikaları Kürt halkında duygusal kırılmalara yol açıyor”
DEM Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, “Belediyelerimize, bölgeyle hiçbir ilgisi olmayan, bu kentlerin sorunlarını dahi bilmeyen kişiler atandı. Yönetim, halkın iradesinden tamamen uzaklaştırıldı. Büyük yolsuzluklar yapıldı, bazıları saklanamayacak kadar açıktı ve soruşturma açılmak zorunda kalındı” dedi.
Kayyım politikalarının Kürt halkında duygusal kırılmalara yol açtığını belirten Tiryaki, “Kürt halkının verdiği oylar anlamsız hale getirildi. Halk bir daha oy verdiğinde yine kayyum atanıyor. Bu durum, halkın demokrasiye olan inancını zedeliyor” ifadelerini kullandı.
“Diyarbakır halkı ‘barış’ demekten vazgeçmiyor”
Sunum ve konuşmaların ardından program, soru-cevap bölümüyle devam etti.
Gazeteciler, DBB’ye yönelik olası kayyım tehdidi, ‘süreç’ hakkında düşünceleri, yönetimin gelecek dönem faaliyetleri, katılımcılık, şeffaflık ve hesap verebilirlik konularında sorular yöneltti.
DBB Eş Başkanı Serra Bucak’ın kayyım tehdidi ve ‘süreç’ hakkındaki görüşleri şöyle:
“2016 ve 2019’da kayyumlar atandığında Kürt siyaseti yalnız kalmıştı. 2024 kayyum atamalarında ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin başlattığı çalışmayı kıymetli buluyorum. Bu demokratik cepheyi ve dayanışmayı büyütmek gerekiyor. Bunu sadece sözde değil, gerçekten hayata geçirmek önemli.
“Sekiz yılın ardından Kürtler kayyum meselesinde nasıl haklı olduklarını, bunun nasıl bir çürümüş sistem olduğunu ve halklara hiçbir faydasının olmadığını demokratik siyasette ısrar ederek gösterdiler. Dolayısıyla bu demokrasi cephesinde buluşabilmek önemli ve kıymetli.
“Diyarbakır’da sokakta ne konuşuluyor? Diyarbakır halkı hiçbir zaman demokrasi, barış ve beraberlik demekten vazgeçmiyor. Bu çok önemli. Gerçekten bu bir samimiyet meydanı. O nedenle bu halkın sözü olmak zorundayız. Bu halk demokrasi, barış ve özgürlükler için, kimsenin kimsenin incitmediği bir coğrafya için son derece hazır. Tabii Ankara’dan bir ses yükselince tartışılıyor. Elbette ki kendi içerisinde güvenmeli miyiz güvenmemeli miyiz diye bir muhakemesini de yapıyor. Öte yandan tekrar kayyumların atanıyor olmasını da sorguluyor. İkisini birlikte buluşturamıyorlar. Sizin buluşturamadığınız gibi, bizlerin buluşturamadığı gibi…
“Bir yandan ümit etmek istiyoruz. Barışı ümit etmek kadar güzel bir şey yok bence. Bu kadar enerjisini güvenlikçi politikalara, çatışma politikalarına harcayan bir ülkeden çıkıp eğitime, istihdama, gençliğe, çocuğa ve sağlığa yatırım yapmak ve bu ülkeyi hep birlikte kalkındırmak mümkün. Ama bir türlü bunu gerçekleştiremedik. 2013’te başlayan müzakereler bozuldu, yıkıldı ve son 10 yıldır biz bu yıkımın sonuçlarını yaşıyoruz. Yıkımın en önemli meselelerinden biri de görüş, çatışma ve kaygılarla, antidemokratik bir düzenle baş başa olma durumu. Ama bugün Diyarbakır’da sokakta güzel şeyler konuşuluyor bence. Çünkü umut var.”
“Çalışanlarda sürekli kayyum endişesi var”
Serra Bucak, kayyum yönetimlerinin yarattığı psikolojik baskının belediyedeki tüm çalışanlar üzerinde etkili olduğunu söyledi.
Alternatif toplumcu, kadın özgürlükçü ve katılımcı belediyeciliğin kayyım uygulamalarıyla mümkün olamayacağını vurgulayan Bucak, “Belediyede her an kayyum atanacakmış gibi yaşayan bir ‘troll ekibi’ var. Bugün yarın kayyım atanacak gibi söylemlerle bu yedi sekiz ayı geçirdik. Bunlar bizim için bir deneyim; olumsuz da olsa bir deneyim. Bunu kendi yaşam perspektifimizde olumluya çevirmek de mümkün. Ancak personel açısından bu durum çok sıkıntılı” dedi.
“Kayyımlar, kadın kurumlarını hedef aldı”
DBB’de kayyım dönemi boyunca en çok kadın kurumlarının hedef alındığını belirten Bucak, bu dönemde kapatılan “İlk Adım İstasyonu” ve “Alo Şiddet Hattı”nın yeniden açılacağını söyledi.
Bucak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde “Sözümüz Bitmedi, Şiddeti Birlikte Durduracağız” adlı bir kampanya başlattıklarını belirtti. Önümüzdeki bir yıl boyunca, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve kadına yönelik şiddeti ele alan eylemler, etkinlikler, aktiviteler, mahalle toplantıları ve eğitimler gerçekleştireceklerini söyledi.
“Kadın danışmanlık merkezleri ve sığınakları artıracağız”
“Neredeyse her gün bir kadın cinayeti ile karşı karşıyayız” diyen Bucak, kadınlara yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım olarak sığınak sayılarının artırılacağını ve her ilçede kadın danışmanlık merkezleri kurulacağını ifade etti:
“Şu an Büyükşehir Belediyesi’nin tek bir sığınağı var ve bu kente yetmiyor. Kapasitesi oldukça küçük. Bu yüzden, sığınak sayısını artırarak, bir kampanya ile birlikte kadına dair farkındalık çalışmalarını en üst düzeyde yürüteceğiz.”
Bucak, LGBTİ+ haklarına ilişkin de “Ayrımcılık ve nefret söylemlerini ancak demokrasi ve eşitlik temelli bir toplumda, açık alanlar yaratılarak, hak odaklı çalışmalar yürüterek engelleyebiliriz. Toplumda bu sorunların karşılığını daha fazla tartışarak, birbirimize destek olarak bu süreci inşa edebiliriz” dedi.
“Kreşlerin kriminalize edilmesi doğru değil”
Serra Bucak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belediyelere bağlı kreşlerin kapatılması kararına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Zarokistan kreş ve gündüz bakım evlerimizde çok dilli kreş hizmeti sunuyoruz. Bir saat İngilizce, bir saat Almanca, Türkçe ve Kürtçe eğitim veriyoruz. Kürtçe okuma saatleri düzenliyoruz. Öğretmenler masallar okuyor. Biz çocuklarımızın kendi anadillerinde, ailelerinde duydukları gerçekleri toplumsal hayatta da mümkün kılmaya çalışıyoruz. Ancak bu, maalesef kriminalize ediliyor ve başka bir şekilde yorumlanıyor. Bu durumu doğru bulmuyoruz. Kreş, çok önemli bir hizmettir. Ailelerin bu hizmete ihtiyacı vardır.”
“Katılımcılığı ve şeffaflığı güçlendirmeye çalışıyoruz”
bianet’ten Vecih Cuzdan: Kayyım dönemlerinde yaşanan rant politikaları, yolsuzluklar ve adrese teslim ihalelerle ilgili çok şey konuşuldu. Bunların tekrarlanmasını önlemek için nasıl bir denetim ve şeffaflık politikası öngörüyorsunuz?
Serra Bucak: İlk olarak, kentte etkili bir iç denetim mekanizması kurmak son derece önemli. Sekiz aydır bu doğrultuda hareket ediyoruz. Her iki ayda bir iç denetim raporlarımızı alıyoruz ve birbirimize ulaşım, kaynak geliştirme gibi dairelerle düzenli olarak iletişim kuruyoruz. Eksiklikleri tespit edip, bunları bize iletmelerini sağlıyoruz. Böylece sürekli bir denetim ve iyileştirme süreci işliyor. İkinci olarak, tasarruf politikalarını önemseyerek bu süreçleri yönetiyoruz.
Tasarruf, sadece bir kavram olmamalı, aynı zamanda gerçekten uygulanabilir bir meseleye dönüşmeli. Kendi iç denetim mekanizmalarımızı bu anlayışla oluşturduk. Bu sistem sayesinde, kaynak geliştirmede sadece yolsuzluğun önüne geçerek yüzde 24’lük bir gelir artışı sağladık. Büyükşehir’de, 8 aylık süreçte bu artış sadece kaynak geliştirme alanında değil, ulaşım dairelerinde de elde edildi.
Örneğin, otobüslerin bakım ve onarım işlerinde denetimleri artırarak, yolsuzlukları önleyerek önemli miktarda tasarruf sağladık. Bu başarıyı ve yapılanları topluma sunmanın da öneminin farkındayız. Halkla düzenli olarak paylaşılan dönemsel raporlarla ve planlarla şeffaflığı artırmak istiyoruz. Ayrıca, seçim kampanyamızda ve partimizin manifestosunda belirttiğimiz gibi, halk toplantılarının sıklığını artırmayı, yöntem ve biçimlerini çeşitlendirmeyi hedefliyoruz. Yaratıcı yollarla halkın daha fazla katılımını sağlamak ve şeffaflığı daha da güçlendirmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
(VC)