"Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" isimli düzenleme, dün (4 Nisan) Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek TBMM Genel Kurulu'na sevk edildi. Tasarıyla, özel hayatla ilgili bilgilerin haberleştirilmesi suç olmaktan çıkıyor.
Tasarı yasalaşırsa, bir internet sitesine yüklenen bütün özel bilgiler, özel hayatın gizliliği yasasının korumasından çıkacak ve basında yayınlanabilecek. Hukukçular, bu maddenin "kişilerin itibarsızlaştırılmasında kullanılacağını" ifade ediyor.
Tasarının, yasadışı dinlemelerin önlenmesi ve gazetecilerin soruşturmaları haberleştirmeleri nedeniyle ceza almasının engellenmesi amacıyla hazırlandığı açıklanmıştı.
Hakkında suç isnadı olmayanlar da dinlenecek
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) yasadışı dinlemelerle ve adil yargılamayı etkilemeyle ilgili maddelerinde değişiklik öngören tasarıda şu düzenlemeler yer alıyor:
* Tasarıyla özel hayata ilişkin görüntü veya seslerin ifşası, 2 yıldan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılıyor. Ancak ifşanın "hukuka aykırı yapılmaması halinde" ceza verilmeyecek.
* İstihbarat faaliyeti çerçevesinde, hakkında suç isnadı bulunmayan kişiler arasındaki telefon konuşmalarının dinlenmesi ve kayda alınmasının suç oluşturmayacak.
* Dinleme kayıtlarının, soruşturma sonunda iddianameye konularak kamuya açık hale getirilmesi suç olmaktan çıkıyor. Sanıkların özel hayata ilişkin konuşma ve bilgileri iddianameye girdikten sonra yayınlanması suç oluşturmayacak.
* Tasarıya göre, haberleşme ya da özel hayatın gizliliği ihlal edilerek elde edilen kayıt, bir kere ifşa edilmişse, sonradan haber yapılması suç oluşturmayacak. Yasadışı dinleme kaydı, seks kaseti ve benzeri yasadışı materyallerin tamamı, herhangi bir internet sitesine yüklendikten sonra haberleştirilebilecek.
"Özel hayatın gizliliği yok sayılacak"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, "tasarının aynen yasalaşması halinde özel hayatın gizliliği ilkesini yok saymanın hukuka uygun hale geleceğini, bundan da en çok gazetecilerin zarar göreceğini" söyledi.
Erinç şöyle konuştu:
"Ceza infaz kurumlarının kapısında sıraya girmiş yüzlerce gazeteci ve yazarı dikkate alınca yasaya "evet" demem gerekiyor. Gazetecilik mesleğinin, gazetecilerin, özel yaşamın gizliliği ve masumiyet karinesi kavramlarının geleceğini dikkate alınca da "hayır" demek zorundayım.
TGC'nin 1998'de yürürlüğe koyduğu ve Tüzük hükmünde olan "Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"nde şu mesleki kurallar yer alıyor:
* Gazeteci kamuya mal olmuş bir şahsiyet bile olsa, halkın haber alma, bilgilenme hakkıyla doğrudan bağlı olmayan hiçbir amaç için, izin verilmedikçe özel yaşamın gizliliğini ihlal edemez.
* Kamu yararı adına özel hayatın gizliliğinin geçersiz sayılabileceği durumlarda bile hayatın kamuya açılan kesiti konuyla doğrudan ilgili olmalı.
* Gazeteci, sanıkların ve suçluların akrabalarını, yakınlarını, olayla ilgili olmadıkça veya olayın doğru anlaşılması için gereği bulunmadıkça teşhir etmemeli.
Tasarıya yansıyan yaklaşım ile gizliliğin iddianamelerle ya da bir yayın organı ile ifşa edilmesi halinde kaldırılmış ve saldırıya açık hale getirilecek olmasının sakıncalarına dikkat çekiyorum." (AS/EÖ)