Fotoğraf: AA
Hatay’daki Altınözü İlçe Jandarma Karakolu Komutanlığında meydana gelen ölüm ve işkence iddialarına dair Altınözü Savcılığı soruşturma başlattı.
Sabri Güreşçi, hırsızlık iddiasıyla gözaltına alındığında götürüldüğü Altonözü Jandarma Karakolunda ağır işkence gördüğüne dair ifade vererek şikayetçi oldu. Babası da oğlu Ahmet Güreşçi’nin ölümüne dair beyanında şikayetçi oldu.
Savcılık, işkence ve kötü muamele suçlamasıyla soruşturma başlattı.
Jandarmayla ilgili iddialarda kolluk gücü olarak jandarmanın değil polisin görev almasına hükmetti.
Savcıdan Adli Tıp’ta muayene kararı
Ağır işkence gördüğünü beyan eden Sabri Güreşçi, Adana’da Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı bulunan bir hastaneye muayene edilmesi için sevk edildi.
Şüpheli olduğu hırsızlık suçlamasıyla açılan dosyada da, avukatların, darp edilmiş ve kötü durumda olması nedeniyle ifade veremeyeceği beyanı ve tam teşekküllü hastanede muayene edilmesi talepli dilekçesi üzerine bu soruşturmayı yürüten savcı da Sabri Güreşçi’nin hastaneye sevk edilmesi yönünde ikinci bir karar verdi.
“Ahmet ne olduğunu sorunca onu da aldılar”
Sabri ve hayatını kaybeden Ahmet Güreşçi’nin babası, dün şikayetçi sıfatıyla verdiği savcılık ifadesinde şunları anlattı:
“11 Şubat 2023’te sabah saat 10.30 civarında çadırda oturduğum esnada iki el silah sesi duydum, o sırada Sabri dışarıdaydı, ben de çadırdan çıkarak ne olduğunu görmek istedim. Dışarı çıktığımda sekiz jandarma personeli bana Sabri Güreşçi’yi sordular. Sabri zaten ateş sesi sonrası ellerini havaya kaldırarak yanlarına gitti.
Sonrasında oğlum olan Sabri Güreşçi’yi jandarmanın kendi aracı olan Ford Transit tipi bir araca bindirdiler ve yaklaşık 10-15 metre hareket ettikten sonra diğer oğlum olan Ahmet Güreşçi çadırdan çıkarak jandarmalara ne olduğunu sordu. Jandarma personeli ‘Sen kimsin’ diyerek cevap verdi. Oğlum Ahmet, adını söyleyince jandarma ‘Sen de gel’ diyerek onu da araca bindirdi.
“Eşim mont vermek istedi, aracı üzerine sürdüler”
Ben jandarma personelinin oğullarımı araca bindirirken darp ettiklerini görmedim fakat mahalleden olaya tanık olan … darp edildiklerini görmüşler. Eşim, oğullarıma mont vermek istediğinde jandarma aracının şoförü aracı üzerine doğru sürdü. Bu olaylar olduğu esnada tanıklar … bulunuyordu. Tanık olarak dinlenebilirler.
Her iki oğlum jandarma tarafından alındıktan sonra haber gelmemesi üzerine aynı gün saat 17.30-18.00 sularında oğullarımı görme maksatlı Altınözü İlçe Jandarma Karakol Komutanlığına gittim. Jandarma personellerine ısrarla oğullarımı görmek istediğimi beyan etmeme rağmen göstermediler.
“Suriye uyruklu bir şahıs, dediler”
Nizamiyenin dış kapısında yol kenarında beklerken dört jandarma personelinin battaniyeye sarılı bir şahsı çıkardıklarını ve araç bindirdiklerini gördüm. Battaniyeye sarılı şahsın gördüğüm kadarıyla hareketi ve tepkisi yoktu.
Şahsın oğlum olabileceğini düşünerek Sabri’nin eşi ve çocuklarıyla birlikte hastaneye doğru yola çıktık. Hastaneye gittiğimde battaniyeye sarılı şahsı kapalı bir odaya alıp kapısını kapattılar. Kim olduğunu sorduğumda, ‘Suriye uyruklu bir şahıs olduğunu’ beyan ettiler.
“Jandarma personeli ‘O iş bitti gerek kalmadı’ dedi”
Buna rağmen hastaneyi terk etmeyerek şahsı görmeye çalıştım. Kapıya bir an yüklenmem sonrasında çok kısa bir süre battaniyeye sarılı kişiyi gördüm fakat kim olduğundan emin olamadım. Bir süre geçtikten sonra ismini bilmediğim bir doktor, jandarmaya ‘Ambulansla götürelim mi’ diye sordu. Jandarma personeli ‘O iş bitti gerek kalmadı’ şeklinde cevap verdi.
Ben ısrarla battaniyeye sarılı şahsın Sabri olduğunu düşündüğümden sormaya devam ettim. Jandarma Sabri’nin karakolda olduğunu söyleyerek alandan uzaklaşmamı istedi.
Tekrar karakola döndüm, saatlerce beklememe rağmen benimle görüştürmediler, eşiyle çok kısa süre, 5-10 saniye görüştürdüler, bir tek sesini dinletmişler, ‘Ben iyiyim’ demiş o kadar.
“Ahmet’in olaylarla herhangi bir ilgisi yoktu”
Battaniyeye sarılı şahsın Sabri olduğunu düşündüğümden bunu duyunca geri döndüm. O şahsın oğlum Ahmet olmadığını düşünmemin sebebi, Ahmet’in olaylarla herhangi bir ilgisi olmadığı ve serbest bırakıldığını düşünmemdir.
Ertesi sabah 07.00 civarında hastaneye geri döndüm, tanıdığım olan morg görevlisine morga beni sokmasını rica ettim. Kabul etti ve vefat eden şahısları gösterdi, orada oğlum Ahmet’i gördüm.
“Antakya’da yağmada dövüldüğü söylendi”
Jandarma, bana Ahmet’i serbest bıraktıklarını fakat Antakya’da yağma gerçekleştirdiği sırada vatandaşlar tarafından darp edildiğini söyledi. Morgda oğlumu gördüğümde yüzünde darp nedeniyle morluklar, açılmalar vardı, vücudunda darp izleri vardı. Ahmet’in ve Sabri’nin gözaltına alınmadan önce yüz ve vücutlarında darp izi yoktu. Şikayetçiyim.”
“Darp ve hakaret aracın içerisinde başladı”
Sabri Güreşçi de savcılıkta şu ifadeyi verdi:
“Sabah ailemizle çadırda oturuyorduk. Jandarma gelmeden önce kimse tarafından darp edilmedim, kavgaya karışmadım. Jandarma geldiğinde direkt, hiçbir şey olmamasına rağmen havaya 3-4 el ateş ederek beni ve kardeşim Ahmet’i araca bindirdi. Araç içine girer girmez ‘Sus, kafanı kaldırma’ gibi sözler sarf ettiler, hakaret ve tehditlerde bulundular. Coplarla kafama, bacaklarıma, kollarıma vurdular.
“Bidonlardaki suyla ıslatıp copla darp ettiler”
Aynı muameleye kardeşim Ahmet de maruz kaldı. Araç içerisinde 10-15 kadar jandarma vardı. Jandarma karakoluna götürüldük, iç nizamiye kapısının önünde durduktan sonra vefat eden kardeşim Ahmet Güreşçi ve beni yere atarak tekrar copla darp etmeye başladılar.
Daha sonra bizi nezarethane olmayan, depo gibi bir odaya aldılar. Yaklaşık 10 jandarma personeli bizi tekrar darp etmeye başladılar, üzerimizdeki kıyafetleri yırtarak çıkardılar, bidonlardaki suyla ıslatıp coplarla darp ettiler.
“Her türlü suçlamayı kabul edeceğimi beyan ettim”
Bu eylemler yaklaşık 2-3 saat devam etti. Ben yapmayın dememe, yalvarmama rağmen eylemlerine devam ettiler. Durmadan soru sorup cevabı beklemeden darp etmeye devam ettiler, savunma yapmama müsaade etmediler.
Aynı muameleye kardeşim Ahmet de maruz kaldı. Rütbesinin yüzbaşı olduğunu tahmin ettiğim bir şahıs darp edildiğimizi görmesine rağmen ikazda bulunmadı, izlemekle yetindi. Darbın şiddeti neticesinde her türlü suçlamayı kabul edeceğimi beyan ettim.
“Kapının önünde kan kustu, hareketsiz kaldı”
Kardeşim Ahmet çok kötü etkilenmesi üzerine ona ‘Kapıya doğru giderek seslenmesini, hastaneye gitmek istediğini söylemesini’ söyledim. Ama Ahmet kapının önüne gidince kan kusmaya başladı ve hareketsiz kaldı. [Ahmet Güreşçi’nin otopsi raporunda akciğerlerde kan tespit edildi.] Jandarma personeli kardeşim Ahmet’i aldığında hareketsiz haldeydi, hiçbir tepki vermiyordu.
Gözaltına alındığım 11 Şubat sabahından, 12 Şubat gece vaktine kadar yemek verilmedi, lavabo ihtiyacımı gidermeme izin verilmedi. Rahatsızlanmam üzerine beni hastaneye götürdüler.
Jandarma personeli, tam doktor sırtıma bakacağı sırada ‘Bu bir yağmacı, çok uğraşmana gerek yok, öyle bir bak geç, sadece ölmesin yeter’ dedi. Bu sebeple de doktor raporum tam olarak alınamadı. Doktorun yazdığı reçetedeki ilaçlar da bana verilmedi. Hastaneye götürene kadar da alt iç çamaşırım ve çorabımla bırakıldım.”
Sabri Güreşçi’nin darp iddiasına yönelik detaylı rapor, Adli Tıp’taki muayenesi sonrasında hazırlanacak. (AS)