İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğü'nün YÖK yasa taslağı ile ilgili öğrencilerin düzenlediği bir toplantıda konuşma yaptıkları için araştırma görevlileri Barkın Asal ve Mehmet Cemil Ozansü hakkında disiplin soruşturması açması bugün protesto edildi.
Hukuk Fakültesi'nde başlayan ve İÜ öğretim elemanları ve öğrencileri, İÜ Araştırma Görevlileri, İÜ Toplumcu Hukukçular, Özgür Düşünce ve Hukuk ile Atatürkçü Düşünce Kulüpleri, İTÜ Asistan Dayanışması ve Eğitim-Sen 6 no'lu İstanbul Üniversiteler Şubesi üyelerinin katıldığı eylem Beyazıt Meydanı'nda devam etti.
Soruşturmalar, YÖK yasasıyla ilgili ipucu veriyor
Burada yapılan açıklamalarda aynı nedenlerle öğrencilere de soruşturma açıldığı belirtilerek akademi ve ifade özgürlüklerine müdahale eden soruşturmanın YÖK yasa tasarısına karşı muhalefeti sindirme amacı taşıdığı söylendi.
Prof. Dr. Raşit Tükel: Bu soruşturmalara akademik özgürlüğü ortadan kaldıracak YÖK yasa tasarısının nelere yol açacağını gösteriyor. Üniversiteleri şirketleştirecek bu yasayla akademik özgürlüklerin yanında çalışma güvencesi de ortadan kalkacak. Ancak bugün burada olduğu gibi öğrenciler ve öğretim elemanları akademik özgürlüğü çiğneyecek uygulamalara birlikte karşı koyacak.
Prof. Dr. Mehmet Semih Gemalmaz: Mesele sadece iş güvencesinin ortadan kalkması değil, mesele üniversiteyi ele geçirip tek tip insan ve tek tip fikirden oluşan bir kurum haline getirme projesi. Ancak protesto eden grup kazanacak.
Prof. Dr. İzzettin Önder: Ben de o toplantıdaydım ve Barkın'ın anlattıklarıyla YÖK yasasının nelere yol açacağını öğrendim. Üniversitenin rolü karar alma süreçlerinde bu tip konuları halka yorumlayarak bir düşünce zemini oluşturmaktır. Bu soruşturmalar demokrasiyi ortadan kaldırıyor.
Dr. Meryem Kurtulmuş: YÖK yasa tasarısının akademik özgürlük ve iş güvencesini ortadan kaldırdığını her yerde söyledik. Soruşturmalarla bu muhalefeti yıldırmaya çalışıyorlar ancak biz bunları anlatmaya devam edeceğiz.
Ankara'dan İÜ rektörlüğüne fax eylemi
İÜ Rektörlüğü'ne fax gönderme eylemi yaparak soruşturmaları protesto eden Eğitim-Sen Ankara Üniversiteler Şubesi de dayanışma mesajları gönderdi.
Eğitim-Sen 6 no'lu İstanbul Üniversiteler Şubesi adına yapılan ve şube başkanı İsmet Akça'nın okuduğu basın açıklamasında ise Asal ve Ozansü'nün akademik sorumluluklarını yerine getirdiği vurgulandı:
"Bizler YÖK yasa tasarısına karşı kamusal, bilimsel, demokratik üniversite talebimizi dile getirmeye devam edeceğiz."
"Yarının üniversitesi YÖK'ten düşmeyecek"
Haklarında soruşturma açılan araştırma görevlilerin de üyeleri olduğu İÜ Araştırma Görevlisi Temsilciler Kurulu adına yapılan basın açıklamasını soruşturma açılan araştırma görevlilerinden Mehmet Cemil Ozansü okudu:
"Yeni YÖK yasa taslağı sözüm ona tüm kesimlerin tartışmasına açan YÖK zihniyeti, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının hakiki cevaplarını işittiğinde derhal 12 Eylül mirası bir disiplin yönetmeliğinin baskıcı hükümlerine başvurma gereği hissediyor."
"Bir hukuk fakültesi asistanı, bir kanun taslağı hakkında öğrencilerine konuşma yapamayacaksa, üniversitede kim nerede ve nasıl konuşabilecek?" diyen Ozansü öğrencilerin hayatlarını doğrudan etkileyecek bir konuda toplantı yapıp yasa tasarısını protesto etmelerinin doğal bir hak olduğunu vurguladı.
Ozansü üniversite idarecilerine seslendi: "Sizler üniversite dokunulmazlığını ve üniversite özerkliği prensiplerini pekala unutmuş olabilirsiniz. Ancak biz öğretim elemanları, yarının üniversitesinin öyle hep alışılageldiği gibi YÖK'ten düşmeyeceğini biliyoruz.
"Öğrencilerimizi yarına hazırlıyoruz. Yarın geldiğinde emniyet fezlekesiyle üniversite idare etmemelerini onlara şimdiden öğütlüyoruz. Bu kapıdan geçince polisin de korkunun da geride kaldığını, özgürlüğün yurduna geldiklerini telkin ediyoruz. Çünkü burası üniversitedir, korkmak ve korkutmak için değil, bilakis bunlardan arınabilmek için vardır."
Ozansü, üniversite idarecilerinden şu tedbirleri almalarını istedi:
* Araştırma görevlileri ve öğrenciler aleyhine açılan soruşturmanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur, bu nedenler karar geri çekilmeli.
* Akademisyenleri ve öğrencileri takip eden gizli polisin görevlendirilmesine derhal son verilmeli ve emniyet fezlekelerinin üniversite özerkliğini fiilen yok eden tarzda doğrudan işlem görmesine müsaade edilmemeli.
Eylem, soruşturma kapsamında araştırma görevlilerinin ifade vereceği 27 Mart'ta da bir araya gelineceği belirtilerek sonlandı.