Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Bingöl Milletvekili İdris Baluken bugün saat 14.00'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında tutuklanan ve soruşturmaya tabi tutulan öğrencilerin durumuna dikkat çekmek için 24 Nisan'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderdiği mektubu okudu.
Baluken "Bu ülkede parasız eğitim isteyen, anadilde eğitim isteyen, inanç özgürlüğü kapsamında kimliğini reddetmeden eğitim görmek isteyen, başörtüsüyle derslere girmek isteyen, bilimsel müfredatı sakal, bıyık tartışmalarından kurtarmak isteyen öğrencilerin taleplerini ve tepkilerini dile getirme hakları yok mu sayılmak istenmektedir" diye sordu ve Cumhurbaşkanı'ndan öğrencilerin ve akademinin sorunlarına duyarlı olmasını istedi.
Tutuklanan ve soruşturmaya tabi tutulan öğrencilerin eğitim ve öğretim haklarının elinden alındığına dikkat çeken Baluken, öğrencilere isnat edilen suçların trajikomik nitelikler taşıdığını dile getirdi.
Baluken mektubunda Bingöl Üniversitesi'nde yaşananları örnek olarak gösterdi: "Seçim bölgem olan Bingöl'de, Bingöl Üniversitesi'nden 76 öğrenci okuldan uzaklaştırma cezası aldı. Uzaklaştırma cezasına gerekçe; kendileri gibi bir üniversite öğrencisi olan Aydın Erdem'in öldürülüşünü, Anayasa'nın 34. maddesine dayanarak, üniversite sınırları dışında bir basın açıklaması ile protesto etmeleri olarak, kendilerine tebliğ edildi. En demokratik ve vicdani haklarını kullanmalarına karşın hukuka, etiğe ve akademinin tarihsel ilkelerine aykırı bir şekilde, üniversite rektörlüğünce eğitim ve öğretim hayatları kesintiye uğrayacak şekilde üniversiteden uzaklaştırıldılar."
Türkiye hafızasının yakın belleğinin muhtıralar sahibi generallerin talimatlarını üniversitelerde uygulayan rektörlerle dolu olduğunu belirten Baluken mektubunda şu ifadelere yer verdi:
"Rektör tayinlerini ve dolayısıyla üniversite yönetimlerini belirleyen son makam olmanız hasebiyle, üniversite yönetimlerinden kaynaklanan sorunlar konusunda, toplumsal beklentilerimizin takipçisi olma sorumluluğunuzun olduğu kanaatindeyim.
Ne yazık ki dün askeri vesayete selam duran rektör profilleri, bugün de siyasi iktidarı elinde bulunduran, konjoktürel güce selam durmaktadırlar. Bu yaklaşımın güce göre pozisyon alması, rüzgârın yönüne göre konumlanması, özgür, özerk, demokratik üniversite beklentimizi ötelemekten başka hiçbir işe yaramadığı düşüncemi belirtmek isterim.
Tüm bu belirttiğim hususlardan hareketle; üniversite rektörlüğü atamalarını yapan makamınızın mevcut olumsuzluklara dur deme şansına sahip olduğu inancımı yinelemek isterim." (SK/HK)