22 Temmuz'da yapılacak Genel Seçimlere 10 gün kala, Demir'le geçmiş dönemin değerlendirmesini ve yeni Meclisten beklentilerini konuştuk.
"İfade özgürlüğü ve yayıncılık açısından geride kalan Meclisi değerlendirir misiniz?"
Aslında iktidar ve ana muhalefet partisi CHP, ifade özgürlüğünü ilgilendiren meselelerde, tıpkı son dönemde seçim barajı, birleşik oy pusulası ve Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası gibi anti-demokratik tutumlarda söz konusu olduğu gibi uyum içinde çalıştılar.
Bu anlamda geçen dönem iki partide sınıfta kaldı. Muhalefetin sesinin alabildiğine kısıldığı TRT'de kadrolaşma had safhadaydı. TRT'de haber programlarında iktidarı eleştiren herhangi bir şeye rastlamak mümkün olmadı. Ancak, ana muhalefetteydi diye CHP'nin bu konuda daha demokrat olduğunu düşünmek yanlış olur.
Kurumsal olarak değilse de, Mecliste soru önergeleriyle TRT yönetimin icraatlarını sorgulayan yine birkaç CHP milletvekiliydi.
CHP, Türkiye'de televizyon yayıncılığını denetleme yetkisine sahip ve tamamen özerk olması gereken Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile ilgili yasaya bu kuruma kendi kontenjanından üç üye seçilmesi karşılığından imza koydu.
Böyle bir kurumun kamu ve özel yayın alanını denetlemesi başlı başına ciddi bir problem.
Bu partilerin başka ne gibi hataları oldu?
301. madde konusunda AKP'den bile geri bir tutum takınan CHP'nin bu seçimlerde bunun bedelini ödeyeceğini göreceğiz. CHP ne sol bir parti oldu ne de AKP'ye soldan bir muhalefet yapabildi. Kaybettiği sol oyları yükselen milliyetçiliğin peşine takılarak telafi etmeye çalıştı.
301. maddede gösterdiği tutum, CHP'nin gerici, statükocu ve milliyetçi tutumunun tavana vurduğu noktadır.
Hrant Dink, Elif Şafak, Orhan Pamuk, Etyen Mahçupyan ve Aydın Engin yargılanırken kendini solcu tarif eden bir CHP'nin ortalığı ayağa kaldırması gerekirken üzerine düşeni yapmadı. Dink suikastine giden yolun taşlarından biridir bu.
Gelecek meclisi ne yapmalı?
Gelecek dönemde bağımsız adaylardan yana umutluyum. Siyasetin alışılagelmiş şekli değişecek. Baskın Oran'ın ifadesiyle, ezberlerin bozulacağını düşünüyorum.
Bu süreçte çok sert saldırılara maruz kalabilirler. Ufuk Uras'ın da belirttiği gibi, sadece kendi seçmenleri değil, yıllarca parlamento dışında kalan çok geniş örgütlü kesimlerin de desteğiyle orada çalışacaklar.
2954 Sayılı TRT Yasası ve 3984 Sayılı RTÜK Yasalarının baştan aşağı değişmesi, değiştirilirken toplumun bütün örgütlü kesimlerinin katılımı sağlanmalı.
TRT'nin mali ve idari özerkliğinin sağlanmalı ve yasal güvenceye kavuşturulmalı. Medyada tekelleşme mutlaka engellenmeli ve medya organ sahiplerinin yayıncılık alanı dışında bir sektörde faaliyet göstermemesi sağlanmalı.
Bunun önü kapanmadığı sürece haber alma hakkından, ifade özgürlüğünden, bağımsız bir medyadan söz etmek mümkün değildir. (EÖ/EÜ)