Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bir soru önergesine verdiği yanıtta "cezaevlerinde hasta tutuklu ve mahkumların tedavilerinin titizlikle yapıldığını" söyledi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, bianet'e yaptığı açıklamada, "Daha geçen hafta biri cezaevinde diğeri kısa süre önce tahliye edilen iki insanımızı yitirdik. Yetkililer, bu acıları derinleştiren gayriciddî bir üsluptan kaçınmak zorunda" dedi.
2005'ten beri Doğubeyazıt Kapalı Cezaevi'nde bulunan 48 yaşındaki Mahmut Çakan, iki yıl önce karaciğer yetmezliği hastalığına yakalandı. Tedavi olabilmek için tahliyesini talep eden ve Cumhurbaşkanlığı'na da başvuran Çakan'ın başvuruları reddedildi. 12 Nisan'da tedavi gördüğü Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.
Diyarbakır, Adıyaman ve Muş hapishanelerinde 16 yıl kalan Nurettin Soysal da cezaevinde lenf kanseri hastalığına yakalandı. Kasım 2010'da tahliye edilen Soysal, tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 9 Nisan'da yaşamını yitirdi.
3 Nisan'da da Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nde, ileri derecede şeker hastası olan, iki gözü de görmemesine rağmen tahliye edilmeyen 75 yaşındaki Mahmut Karataş hayatını kaybetti.
"520 hasta, beş dosya"
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Bingöl Milletvekili İdris Baluken, 2 Nisan'da Adalet Bakanlığı'na bir soru önergesi verdi ve şu sorulara yanıt aradı:
"Cezaevlerinde kaç hükümlü ve tutuklu var? Cezaevlerindeki revirlerde tıbbi donanım, tetkik ve tedavi imkanları hangi düzeyde, sağlık çalışanı sayısı yeterli mi? Cezaevlerinde kronik veya yaşamı tehdit eden hastalıklara sahip kaç mahkum var?"
Baluken, ağır hasta mahkumların gerekli tedaviyi göremedikleri yönündeki iddiaların da aydınlatılmasını istedi. Ayrıca, Cumhurbaşkanından af bekleyen kaç hükümlü olduğunu sordu.
Yanıt, Bakan Ergin'den geldi:
"Cezaevlerinde toplam 520 ağır hasta tutuklu ve hükümlü var ve tedavileri tıbbi gereklilik ve mevzuata uygun olarak, titizlikle yapılıyor. Cumhurbaşkanlığında af için bekleyen beş mahkumun dosyası var."
"Ruhsuz cümlelerle rakamlar sarf ediliyor"
Bakkalcı, bakanlığın açıklamasıyla ilgili, "Bu kadar acıların yaşandığı yerde, gayriciddî ve acıları derinleştiren üsluplardan yetkililer kaçınmak zorunda" dedi.
"Türkiye'de 2005'te 55 bin olan cezaevleri nüfusu şimdi 130 bin civarında. (Bakanlığa göre cezaevlerinde 36 bin 868 tutuklu, 94 bin 449 hükümlü var) Bu aşırı nüfusun ötesinde her düzeyde sağlık hakkı, doğrudan insan yaşamını sonlandıracak derecede büyük bir sorunlar yumağı halinde."
"Ruhsuz bir takım rakamlarla ruhsuz cümleleri sarf etmek yerine başta o kişiler ve yakınları ile insan hakları kurumlarının katılımıyla bu sorunu ciddiyetle masaya yatırmak gerekiyor. Ciddi bir siyasi irade gerekiyor."
Yasadaki madde bile uygulanmıyor
Bakkalcı, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 16/2. maddesini hatırlattı:
"Hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır."
"Bu maddeye hiçbir şekilde hürmet edilmediğini" söyleyen Bakkalcı, bunun toplumun vicdanında derin bir yara oluşturduğunu belirtti.
"Bakanlık bu çalışmanın önündeki engel"
TİHV, 2011 itibariyle cezaevlerinde 142 hasta mahkum ve tutuklu olduğunu tespit etmişti. Aradaki farkı sorduğumuz Bakkalcı, TİHV olarak her türlü girişimlerinin karşılıksız kaldığını, bilgiye ulaşma konusundaki sorunlarını sürekli dile getirdikleri halde bir adım atılmadığını söyledi.
Listelerinde "tespit edilebilen" notunu her zaman düştüklerini belirten Bakkalcı, bağımsız uzmanlarca cezaevlerinde etkin bir çalışma yapılmasının elzem olduğunun altını çizdi. Ayrıca, konuyla ilgili böyle bir çalışmanın önünü kapatanın da yine Adalet Bakanlığı olduğunu ekledi. (AS)