Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
“Kendisi de bir siyasi rehine olan babam ve tüm siyasi rehinelere…”
Gazeteci Hayri Demir, “Bir Siyasi Rehinelik Öyküsü, Selahattin Demirtaş” kitabının ilk sayfasında okura böyle sesleniyor.
2016’dan beri Edirne Hapishanesi’nde tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklanması ve sonrasındaki dava süreçlerinin sade bir dille anlatıldığı kitap, Demir’in ifadesi ile “sahte örgü gerçekliğe” karşı hakikatin kendisi.
Kitabın başka bir özelliği de QR kodu. Kitabın ilk sayfasında yer alan QR kodu telefon üzerinden okutulduğunda online bir siteye yönlendiriliyor. Böylece, fotoğraflar, kronoloji ve dava sürecine dair geniş bilgilere sahip olunabiliyor.
Yazarın, gazetecilik tecrübesi ile hazırladığı kitap, sadece mahkeme salonlarındaki hukuksuzluğu değil, hakikati de okura en yalın hali ile ulaştırıyor.
Hayri Demir’in tutuklu babası, haberleri nedeniyle kendisi hakkında açılan davalar ve Selahattin Demirtaş’ın mahpusluğu ile birlikte düşünülünce kitap, “Zincirleme siyasi rehinelik” kavramını bir kez düşünmemizi sağlıyor.
Hayri Demir ile 25 Aralık Cumartesi günü Kadıköy'deki Moda Kitap imza günü sonrasında söyleştik.
“Siyasi rehinelik kavramı Demirtaş’ın bizzat kendisine ait”
Kitabın adı nereden geliyor?
Evet bu her ne kadar kitabın adı olsa da. Bu doğrudan Demirtaş’ın tanımıydı. Ankara’da 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılanmasında bu cümleyi söylemişti. Bu cümle bana çok net gelmişti. Hem kendisinin yaşadıklarını hem o dönem yaşananları anlatıyordu. O duruşmada bu cümlesi benim dikkatimi çekmişti.
O dönem tutuklananların yaşadığı her şeyi özetleyen bir cümleydi “bir siyasi rehineyim”
Bu Türkiye tarihinde ve başka ülkelerin tarihinde birçok isim politik nedenlerle tutuklandı ve yargılandı orada da hukukun olmadığını gördük.
Sürece yanıt olması açısından bu vurguyu yaptık. Tüm bu sürece 4 kelime ile yanıt vermesi açısından bunu tercih ettik.
“Milyonların yaşadığı bir hukuksuzluk”
Sizin babanız da politik nedenlerle tutuklu. Sizin hakkınızda da davalar var… Demirtaş’ın tutukluluk halini de düşününce, "zincirleme bir siyasi rehinelik” halinden söz edebilir miyiz?
Evet, öyle de denebilir. Bu durum benim için aynı zamanda bir motivasyon kaynağı. Çünkü, kitap sadece Selahattin Demirtaş’ın öyküsü değil. Kendisi de önsözde bunu söylüyor. Bu milyonların yaşadığı bir hukuksuzluk.
Bu anlamıyla benzer hukuksuzluklarla karşı karşıya kalan herkesin kendinden bir şeyler bulduğu bir kitap. Gazetecilerin de siyasetçilerin de davalarda tanık olduğu hukuksuzluk bu. Babamın davasında yaşanan hukuksuzluk da bu.
Yıllar sonra bugünlere baktığımızda bu günleri kendi penceremizden anlatmak da istedim. Bu anlamıyla bir gazeteci olarak beni motive eden bir süreçti. Bu bir sorumluluktu benim için. Tarihe not düşmek gerekiyordu ben de elimden geldiğinde bunu yaptım.
“Çoğunluk Demirtaş’ın neden tutuklu olduğunu bilmiyor”
Tüm bu sürece baktığınızda Selahattin Demirtaş’a dair en büyük adaletsizlik, yaralayıcı olan durum nedir sizce?
Yaralayıcı olan tüm herkesin aslında orada siyaseten tutuklu olduğunu bilmesine rağmen bunu dillendirmemesi. İktidarın bilinçli bir şekilde gerçeği çarpıtması.
Bunun sadece belirli kesimlerce söylenmesi ama büyük bir kesimin bunu görmemesi. Bu yaralayıcı bir şey. Sonuçta bu ülkede muhalefet yapmış hatta iktidara en sert muhalefeti yapmış siyasetçi tutuklu. Neden tutuklandı? Nasıl tutuklandı? Ama bu konuda çok az kesim bilinçli, gerçeği biliyor. Çoğunluk bilinmiyor.Yaralayıcı olan bu. Çok az bir kesimin bilgisi var. Bu en yaralayıcı olan bir durum.
"Savcılık Demirtaş'la görüşmemize izin vermedi"
Peki, Demirtaş kitabın yazılacağını duyduğunda ne söyledi?
Kitabı yazma kararı aldığımda doğrudan bildirmek istedim. Avukatları aracılığı ile ulaştık. Kendisiyle yüz yüze fırsatım olmadı.
Savcılığa yaptığımız görüşme taleplerimiz reddedildi. Örnekleri vardı fakat bizim için bir izin çıkmadı. Ben çok isterdim kendisini dinleyerek bu çalışmayı tamamlamak isterdim ama olmadı.
Biz kendisine bu kitabı yazacağımı ilettiğimizde, “Her türlü desteği vereceğini” belirtti. Dava dosyalarına ulaşmam konusunda da çok ciddi desteği oldu. Bu dosyaları ayıklamamda da avukatlarının ciddi katkısı oldu. Bugün herkesin yargı ile karşı karşıya kalan herkesin de bir şekilde hikayesi oldu bu kitap.
Ne kadar zamanda hazırladınız bu kitabı?
Yazım süreci bir buçuk yıl olsa da… Tüm yaşananları düşününce 2016’dan bu yana süren çabanın bir sonucu diyebilirim.
Kitabın ilk sayfasında bir QR kodu var. O kod telefon üzerinden okutulduğunda online bir siteye yönlendiriliyor. Fotoğraflar, kronoloji ve dava sürecine dair geniş bilgilere sahip olunabiliyor. Okurların oraya da göz atmasını öneririm.
Demirtaş'ın kızı: "Aaa babamın yazmadığı babamın olduğu ilk kitap"
Peki, kitaba dair geri dönüşler nasıl?
Olumlu dönüşler alıyorum. Kanada’dan Güney Afrika’dan kitaba ulaşmak isteyenler oldu. Türkiye’den de kitaba ulaşmak isteyenler oldu.
Demirtaş’ın kızından bir dönüş aldım. Dılda söyleşide şöyle demişti:
“Aaa babamın yazmadığı babamın olduğu ilk kitap” demişti. Benim babamın tutuklu olması onun babasının tutuklu olması benim açımdan çok etkileyici olmuştu. Buradaki kader ortaklığı çok önemli bir veri de sunuyor aslında. Bu cümle bana iyi gelmişti.
Kitap belgesel şeklinde. Nasıl bir yazma tekniği denediniz? Gazeteciliğinizin bir katkısı oldu mu?
İlk başta dava dosyalarının tamamını ayıklamak gerekiyor. Hukuk dilini gözden geçirmek, biraz daha anlaşılır bir dile çevirmem gerekiyor. Davayla birlikte dışarıda da siyasi süreç ilerliyordu.
Yani evet mahkeme devam ediyordu ama başka gelişmeler de oluyordu. Teknik olarak sadece bir dil seçmeyi tercih ettik. Neden bir siyasi rehine? Bu süreç nasıl gelişti? Bu sorulara en yalın haliyle yanıt vermek istedik.
Ve son olarak ne söylemek istersiniz?
Bir gazeteci olarak aslında beş yıl on yıl sonra bu günlere döndüğümüzde bugünlerde ne yaşandığı sorusuna yanıt vermek istedim. Gerçeğin karşısında yaratılmak istenen bir sahte örgü var sahte kurgudan oluşan bir gerçek var. Bunu biraz göstermek istedik. Yargıda hukukta siyasette bir “Selahattin Demirtaş alerjisi” yaratmak isteniyor. Biraz bu alerjinin karşısında gerçeği yazmak istedim.
TIKLAYIN - AİHM: Demirtaş Serbest Bırakılsın
TIKLAYIN - Demirtaş neyle suçlandı, gerçekler neydi?
Hayri Demir hakkında
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Muhasebe ve Finansman bölümünde okurken, Dicle Haber Ajansı’nda gazeteciliği başladı.
Dihaber ve Mezopotamya Haber Ajansı’nda parlamento muhabirliği yaptı. Gazete Duvar, Artı Gerçek, Taz Gazete gibi çeşitli haber sitelerinde haberleri, söyleşileri ve yazıları yayınlandı.
Musa Anter ve Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri (2013) ve Eşitlik Forumu “Hak Temelli Habercilik” (2019) ödülü sahibi.
Türkiye’de 2016’da yasallaşan dokunulmazlık sürecini ve perde arkasını inceleyen “Değişen Bir Şey Yok – Meclisten Mahpushaneye Kürt Milletvekilleri” isimli kitabı Eylül 2019’da Dipnot Yayınları aracılığıyla yayımlandı.
İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde okuyor, Kürt sorunu ve politika alanlarında aktif gazeteciliğe devam ediyor.
(EMK)