Bu hafta biamag’ın editörlüğünü Evrim Kepenek üstlendi. Tema, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları, çatışmalar ve elbette yeryüzünün barış umudu…
Ayça Söylemez, Küresel Güney’den ülkelerin uluslararası mahkemelerde açtığı davalar ve başvuruları sonucu İsrail hakkında alınan kararları derledi.
Nilgün Karataş, Georgi Gospodinov’ın ödüllü romanı Zaman Sığınağı’nı yazdı: Geçmişin karanlık yüzünü bize hatırlatırken, özellikle bir tarihi üzerinde duruyor: 1 Eylül 1939.
Diyar Saraçoğlu, “Apartheid’a Karşı Apple Emekçileri”(Apples Against Apartheid) kampanyasından Tarık Rauf ile konuştu: İsrail’in korkunç ırkçılığı ve şiddeti konusunda sessiz kalmaya devam ederlerse, yüzlerine tutacağımız bir ayna ile orada olacağız ve dünyanın en zengin şirketlerinden birinin gerçekte ne kadar ikiyüzlü olduğunu tüm dünyaya göstereceğiz.
Aygün Atilla, dünyadaki savaşlardan örneklerle savaşın insani boyutuna vurgu yaptı: Barış ya her yerdedir ya da hiçbir yerde!
Hikmet Adal, İsrail’in saldırısında öldürülen gazetecileri hatırlattı: Hakikatin peşinden gidenleri saygıyla anıyoruz.
Osman İşçi, İsrail’in Filistin’e saldırısı üzerinden “barış ihtiyacını” yazdı: Savaşın panzehri barıştır. Yaşanan acıları dindirmek ve ihlalleri önlemek için tek çözümümüz barıştır. Özcesi, tek seçeneğimiz barıştır.
Metin V. Bayrak, savaşa giden yolda devletin rolüne değindi, barışın imkânını yazdı: Gerçek bir toplumsal barış, ancak ve ancak Hakikatin peşine düşmekle olanaklıdır.
Tuğçe Yılmaz, 7 Ekim'in yıldönümü dolayısıyla İsrail’in Filistinlilere ve Filistin davasına destek verenlere uyguladığı sansürü ve dünya çapında öne çıkan İsrail’e kültürel boykot girişimlerini derledi.
Murat Türker, “Maria Olmak (Being Maria)” filmini yazdı: Mesele erkeklerin hâkimiyetindeki bir dünyada, fazlasıyla hürmet edilen bir sanat ortamında vuku bulmuş öylesine çirkin bir olayı hatırlatmak ve kadın direnişine katkıda bulunmaksa “Helal” demekten başka ihtimal kalmıyor.
Elif Çelebi, çocuk ve medya konusunda detaylı bir söyleşi ile karşımızda. Eğitimci Yazar Nevzat Süer Sezgin anlattı: Artık çocuklar şiddet içeren davranışları doğal bir olguymuş gibi algılamakta ve öğrenmekte. En vahimi de artık masum çocukluk kültürünün yok edilmiş olması.
Aslı Deniz Çelebi, bianet’te stajyer olmayı yazdı: Burası da hiç durmayan bir telgrafhane gibi benim gözümde. Ama öyle ‘tık haberi’ değil, gerçekten haberin yapıldığı bir yer. Burada öğrendiğim en değerli şeylerden biri de bu.
Burak Soyer, savaşı anlatan üç romanı yazdı: Savaşın yakıcılığı, yıkımı, vahşeti karşısında düşebileceğimiz en kötü durum olan “kanıksanmışlık” nehrindeyiz artık.
Mustafa Yıldız, yerel yönetimlerin karar alma mekanizmalarını yazdı.
Evrim Kepenek, Gazze’den Türkiye’ye gelen Dr. Ahmed Abuelreesh’u dinledi: Türkiye'ye getirilen yaralılar arasında akrabalarım da var, ama Gazze'de hâlâ yüz binlerce insan yardıma muhtaç.
(EMK)