Ayça Söylemez’in hazırladığı biamag’da bu hafta…
Nilgün Karataş, faşizmden kapitalist toplum eleştirisine kadar geniş bir yelpazede atıflarla dolu bir roman olan George Saunders “Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı” ile ilgili yazdı.
Murat Türker bu hafta bizi Hindistan’a götürüyor: İntihar eden çiftçilerin ve geride bıraktıklarının anlatıldığı Karanlıkta yürümek, kocasının yerine polis olmak zorunda kalmış bir kadının hikayesini anlatan Santoş, Keşmir’de LGBT toplumuna yönelik muameleleri afişe eden Trans Keşmir ve Hindistanlı felsefeci, konuşmacı, yazar ve ruhani kişilik Jiddu Krishnamurti hakkındaki belgesellerle…
Sinan Ok, iş kazalarının neden olduğu engelliliklerle ilgili yazısında, bu “kazaların” önlenebilir olduğunu, işçi sağlığı ve güvenliğine dair çözümleri yazdı.
Burak Sarı bu haftaki yazısında, ayrımcılık hiyerarşisine değindi: “Kim sesini daha yüksek çıkarıyorsa ve politika belirleyebiliyorsa onun uğradığı ayrımcılığa karşı hassasiyet daha gelişkin oluyor.”
Ercan Jan Aktaş, hayatında iz bırakanları yazdığı diziye Hasret Gültekin ile devam ediyor: “Hasret Gültekin’in müziği, müzikleri eşliğinde okuduğu dörtlükler, bizim kendimizi yapmaya, donatmaya, hayata hazırlamaya, isyana durmaya yapı taşlarımızı döşüyordu.”
Şeyhmus Diken, Gökçe Bilgin’in ikinci romanı 05.45 İstanbul ile ilgili yazdı: “Sanırsın ki; Orwell’in 48’i tersine döndürerek 84’e gönderme yaptığı 1984’ün 40. yılında bir İstanbul 2024’üyle alın size distopya diyor yazar.”
Atiye Kalkan, hayvanlarla ilgili yasa daha çıkar çıkmaz gerçekleşen katliamları yazdı: “‘Güvenli sokaklarda’ cinnet getiren ve ne yapacağı kestirilemeyen insanlar dolaşıyor serseri mayın gibi.”
Arslan Özdemir, niceliği artan üniversitelerin, nitelik bakımından eğitime etkisini yazdı.
Ece Yassıtepe Ayyıldız, bir süre çalışma fırsatı da yakaladığı Genco Erkal’ı hem sanatsal hem insani açıdan anlattı: “Onsuz değil, onu örnek olarak devam edeceğiz yaşantımıza.”
Burak Soyer, Prof. Dr. Esin Şenol’un yeni kitabı, Ay Işığıyla Yıkanan Kadınlar ile ilgili yazdı.
Nedret Öztokat Kılıçeri, Gönül Kıvılcım’ın Küçük Umutlar’ıyla ilgili yazdı: “Değişen dönüşen İstanbul’u, kendi koşturmacası içinde İstanbul’da yaşayanları, Gezi’yi, Türkiye’nin içine girdiği salınmayı, kadın-erkek hikâyelerini bugünde düşünmek için önemli bir metin.”
Kıvılcım Akay, St. Julians Tiramusu adını verdiği tarifini ve bu arada geçen günleri yazdı.
(AS)