Ayşegül Özbek, söz yazarı, besteci, solist ve DJ Ahu ile ilk albümünü ve müzik yolculuğunu konuştu.
Evrim Kepenek, gazeteci Sinem Nazlı Demir ile 29 kadının zorlu hayat mücadelesine ve erkek şiddetine dair uzman görüşlerine yer verdiği “Katilimi Tanıyorum: Türkiye’de Kadın Kırımı'” isimli ilk kitabıyla ilgili söyleşti.
Tuğçe Yılmaz, eşcinsel olduğu için öldürülen Ahmet Yıldız’la ilgili 15 yıldır süren davaya dair yazdı: “Mahkeme başkanının ‘Zaten beş dakika sürecek’ deyip hükmünü kurduğu 39. duruşma, kelimenin tam anlamıyla beş dakika sürdü.”
Aygün Atilla, değişen devrin hayatımıza yeni “iş alanlarıyla” dahil olduğunu anlattı: “Meğer Japonya’da on yıllardır ihtiyacınız ne olursa olsun size eşlik edecek bir aile üyesi veya komple bir aile kiralamak çocuk oyuncağı imiş.”
Aykan Sever, yaklaşan yerel seçimlere değindiği yazısında, “Bu dünyayı değiştirmek için ne yapacağız?” sorusuna da yanıt arıyor.
Murat Türker, İtalya’nın Trieste kentinde bu sene 35. kez düzenlenen film festivalinden öne çıkan filmleri değerlendirdi.
Hüseyin Şengül, Ceren Lord’un İletişim Yayınlarından çıkan “Cumhuriyet’in Doğuşundan AKP’ye Türkiye’de Din Siyaseti” kitabı üzerinden, din ve siyaset ilişkisinin tarihini yazdı.
CİSST’ten Aslı Şahin, bir sosyal hizmet uzmanının gözünden ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleriyle ilgili yazdı.
Şeyhmus Diken, Kürtlerin taleplerine yönelik tepkilere dair yazdı: “Farkındayız; sağcınız, dinciniz, Kemalist solcunuz, cemi cümleniz, büyük ve de büyük çoğunluğunuzun adeta ortak paydanız; Kürt anasını görmesin.”
Burak Soyer, Yalın Alpay’ın Karakarga Yayınları etiketiyle yayımlanan son kitabı “Öteki ve Ben”in, bir “öteki” olan “ben”i ve bunun tam tersine karşılık gelen tamlamayı, hem konunun kendi alanı içerisine giren kavramlarla hem de gündelik yaşamdan örneklerle ele aldığını yazdı.
Arslan Özdemir, tartışmalı ÇEDES projesini değerlendirdi: “‘Manevi danışman’ adı altında okullarda görevlendirilen kişiler mesleki ve pedagojik bilgilere sahip değil.”
Heidi Korkmaz bu hafta şiirle seslendi bize: “bizim de bir dilimiz vardı / ki, aşka, güneşe ve suya inancı tartışmasız ve yüceydi / kıyamet kopsa bile, hiçbirinden ödün vermezdi.” (AS)