Osman Damla, "Devlet neden aynalara ateş eder? Kendi yüzünü görmeye tahammülü olmadığı için mi, yoksa yüzleşmek zorunda olduğu ötekinin yüzünü silmek için mi?" diye sordu.
Burak Sarı, günlük hayatta kazanılan alışkanlıkların beslediği sağlamcılıkla yüzleşmeye çağırdı.
Nilgün Karataş, Bir edebiyat klasiği "Uyanış" romanı üzerinden sosyal medyadaki 'tradwife' trendini kurcaladı.
Melisa Elçin Özçelikel, Cenevre'nin sokaklarında unutturulmaya çalışılan feminist ve queer mücadelelerinin izlerini keşfederek yeni bir tarih anlatısına odaklandı.
Ekrem Buğra Büte, "Erken Kış" filmi üzerine yazdı: "Özcan Alper, Erken Kış’ta savaş mağduru genç bir kadınla güç sahibi bir adamın yaşanamamış hikâyesini anlatıyor. Anlatının seyircinin bakışını hizaladığı yer üzerinden geçmişi, bugünü ve ihtiyaçlarımızı düşünmek mümkün."
Vartan Halis Yıldırım, Osmanlı-Türkiye tiyatrosunun Ermeni ve Rum kurucu figürlerinin görmezden gelinmesi ve "toplumsal alzheimer" üzerine yazdı.
Kıvılcım Akay, Avrupa'nın Küba'sı dediği Malta adasının sömürge döneminin izlerini taşıyan mutfak kültürünü yazdı.
Özgür Erbaş, 'yürümeyen' merdivenleri kaleme aldı: "Sorsan derdin nedir, diye söylemezler. Bakımın mı eksik kaldı, sen varken beton merdivenler mi tercih edildi? Nedir sorunun?"
Şeyhmus Diken, CHP’nin Kürt sorunu konusundaki çelişkili tutumu ve barış sürecine yaklaşımı hakkında yazdı.
İbrahim Genç, barış süreci, demokrasi mücadelesi ve popülist siyasal savrulmalar hakkında yazdı.
(AB)

